1907 artık İnternet'te
Fenerbahçe 1907 Derneği artık bilgisayarı olanlara çok daha yakın.
Çünkü titiz bir çalışmadan sonra 1907 Fenerbahçe Derneği sanal ortama taşındı. Artık https://www.1907.org sitesini tıklayanlar karşılarında derneğin İnternet sayfasını bulacaklar.
1907 Fenerbahçe Derneği'nin İnternet sayfası çok zengin. Fenerbahçeliler ve tabii Fenerbahçeli olmayanlar da dahil, isteyen herkes başta 1907 Fenerbahçe Derneği olmak üzere Fenerbahçe ile ilgili pekçok bilgiyi anında alabilecekler.
İnternet sayfasında ayrıca herkesin ilgisini çekecek konular da var.
Sizlere 1907 Fenerbahçe Derneği sayfasında neler bulabileceğinizi aktarayım.
1907 Derneği: Bu sayfada dernekle ilgili bilgiler, yönetim kurulu, derneğin amacı var.
1907 Etkinlikleri: 1907 Fenerbahçe Derneği'nin düzenlediği tüm toplantı, panel, açık oturum, konferans, eğlence toplantılarının ayrıntılarını bulacaksınız.
1907'den görüşler: Dernek üyelerinin Fenerbahçe konusundaki görüşlerini özgürce yazdıkları bir sayfa bu.
Sizin fikirleriniz: 1907 İnternet sayfasına girenler dilerlerse kendi görüşlerini de belirtebilecekler.
1907 Forum: Belli aralıklarla belirlenecek konular tüm Fenerbahçeliler'in tartışmasına açılacak. Burada oluşan fikirler Fenerbahçe yönetimine ve Fenerbahçe sevgisiyle dolu olanlara iletilecek. Futbol: Fenerbahçe futbol takımı ile ilgili tüm bilgiler, tüm ayrıntılar, futbolcular, yöneticiler, teknik heyet, ne öğrenmek istiyorsanız burada bulacaksınız.
Basketbol: Çok başarılı sonuçlar alan basketbol takımı ile öğrenmek istediğiniz herşey burada. Diğer şubeler: Fenerbahçe Spor Kulübü'nün diğer spor branşlardaki takımları ile ilgili öğrenmek istediklerinizi burada bulacaksınız. Fenerbahçe tarihinden: Fenerbahçe'nin tarihi ile ilgili eşsiz bir arşiv.
1907 Light: Esprili fotoğraflar, heyecanlı anlar, üyelerin anıları, Fenerbahçe karikatürleri, fıkralar, oyunlar. Bu sayfadan çıkmak biraz zor gibi.
1907 Vizyon: 1907 Fenerbahçe Derneği'nin yayın organı "Vizyon" artık sanal ortamda. Bulmayanlar, ulaşamayanlar ve özellikle arşiv yapmak isteyenler için çok cazip.
İnternet sayfasında "canlı" haberler de olacak. Fenerbahçe ile ilgili tüm gelişmeler aynı anda sanal ortama taşınacak. Antrenmanda neler oldu, bu hafta takım nasıl çıkacak, son demeçler, soyunma odasından notlar olay anında size ulaşmış olacak. Fenerbahçeliler'e, ister 1907 üyesi olsunlar, ister olmasınlar, bu siteyi tavsiye ediyorum.
Bu sayfanın gelişmesinin, oluşacak fikirlerin tartışılmasının Fenerbahçe'ye çok faydası olacağını söylemeye gerek yok herhalde.
Biletix avantajı
1907 Fenerbahçe Derneği sayfasında "Biletix" de var. Biletix çok amaçlı bir bilet organizasyonu. Biletix'e girdiğinizde Fenerbahçe'nin tüm maçları için bilet rezervasyonu yapabiliyorsunuz. Ayrıca Beşiktaş ve İstanbulspor'un biletleri de buradan alınabiliyor. Basketbolda ise Fenerbahçe ile birlikte Efes Pilsen ve Darüşşafaka takımlarının maçlarına da bilet alabiliyorsunuz. Bunun dışında Biletix sanatseverlerin de hizmetinde. İş Bankası'nda, Cemal Reşit Rey'de, Babylon'da, Dormen Tiyatrosu'nda, Polat Renaissance'da, Lütfü Kırdar'daki tüm sanat etkinliklerinin biletlerini Biletix'ten almak mümkün.
İlk fıkra
1907 Fenerbahçe Derneği'nin İnternet sayfasından, sizler için seçtiğim bir fıkra. Tabii bu fıkra ister istemez büyük rekabetin, Galatasaray'la rekabetin de tatlı bir esprisi. Trabzon'da Galatasaray-Trabzon maçı oynanıyormuş. Maçın 5'inci dakikasında dışarıdan bir düdük sesi gelmiş. Trabzonlu futbolcular maç bitti sanıp soyunma odasına gitmişler. Kalan 85 dakikada da Galatasaray gol atamayınca maç 0-0 berabere bitmiş. Galatasaraylılar kızacak biraz ama, rekabetin keyfi de bu işte.
Bu af iyi olmadı
Çok konuşuldu üzerinde, tam iki yıl af umuduyla yandı tutuştu mahkümlar ve tutuklular. Başta karşı çıktık, ama af giderek toplumsal bir yara olmaya yüz tutunca "Çıkarın artık" dedik. Ancak af o kadar sömürüldü ve partiler arasında çatışma yarattı ki, şimdi ortaya bir ucube çıktı.
Af eğer toplumsal bir barış ortamı sağlayacaksa gereklidir. Bunun için de öncelikle devlete karşı işlenen suçların bu kapsamda olması gerekir. Oysa siyasi çekişmeler nedeniyle herkes kendine yakın olan çevreleri kollama yarışına girdi.
Şimdi önümüze af diye konan şey, aslında bir af kanunu değil "salıverme kararnamesi"dir. Türk Ceza Kanunu'nun bazı maddelerini "kapsam dışı" tutup, geri kalan kim varsa hepsinin cezasından düşmek hiçbir şeyi çözmeyecek. Bu salıvermenin sadece cezaevinde olup da özgürlüğüne kavuşmayı hasretle bekleyenlere faydası var.
Oysa çıkarılacak af kanunu ile yasalarda da düzenlemeler yapılmalı, bazı suç kavramları üzerinde tartışılmalı, bunlar düzeltilmeliydi.
Şu anda katiller, hırsızlar, gaspçılar, trafik canavarları, kimi dolandırıcılar sadece salıverilecek. Ama bunların bir bölümü ve tabii yenileri yine aynı nedenlerle tekrar içeri girecek. O zaman yeniden mi af çıkacak?
Bu af ya da salıverme kararnamesi toplumda barış değil öfke yaratacaktır.
Ancak Türkiye gerçek bir açmazla karşı karşıya şimdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Sezer'in de durumu çok zor. Bu kanunu imzalamak da imzalamamak da çok zor. Kimbilir belki de sırf Sezer'i açmaza sokmak için böyle bir kanun çıkarılmıştır.
Türkiye'yi bölmek bu kadar kolay mı?
Karşımda Hayrullah Mahmud oturuyordu. Genelkurmay'ın "Kürtçe TV PKK'nın işine yarar" açıklamasını konuşuyoruz. Hayrullah "Bu durum etnosantrik bir hal aldı" dedi.
Güzel, Hayrullah maaşallah çok okur, çok bilir, iyi entelektüeldir de, peki nedir bu etnosantrik? Kavramı ilk kez William Graham Sumner ortaya atmış; Folkways adlı eserinde. Statü, ırk, fiziki görünüş, cinsiyet, dil, ideoloji, tarih ve türlü tuhaf veya sapık davranışlar, gruplararası gerginliklere düşmanlıklara, anlaşmazlıklara yol açabilir. Bu potansiyel düşmanlığı besleyen duyguya etnosantrizm denir.
Bunu Türkiye'ye uyarladığımızda şöyle diyebiliriz: Sorun gerçeğin de ötesinde kamplaşmalar içinde hapsolmuş, karşılıklı olarak düşmanlığı besleyici hamasi bir edebiyat ile yara deşilmiştir. Sosyolojik olguların yeteri kadar dikkate alınmaması ve şimdiye kadar uygulanan çifte standart çözümü sürekli geciktiriyor.
Kürtçe televizyon yayını Türkiye'yi gerçekten böler mi? Uzun yıllar teröre karşı verilen mücadele ve çekilen acılar açısından bakıldığında askerlerin bu konuda çok hassas olmaları son derece normal. Ancak dünyanın başka köşelerinde yaşanan benzer olaylara bakıldığında bunun bir bölücü sonuca gideceğini söylemek zor.
Örneğin Atatürk kitabının yazarı Andew Mango bu konuda İskoçya'yı örnek göstermişti bir yazısında. Mango, İskoçların çoğunun İngilizce konuştuğunu, ancak İskoç dilinin bazı adalarda ve dağlık bölgelerde kullanıldığını belirterek "Buna rağmen anababalar mahalli dille eğitim yapan okulları seçebiliyorlar. Ama bu ailelerin büyük çoğunluğu çocuklarını İngilizce eğitim yapılan okullara gönderiyor, çünkü bu çocuklar kendi köylerinde kalmayacağına göre İngilizce eğitim yapmaları çok daha doğrudur" diyor.
Mango, "Ancak" diyor ve ekliyor "TV için de bu durum aynı. İskoçya'da mahalli dille konuşanlar kendi dilleriyle tv yayınını sağlamak için açlık grevleri de yapmışlardı. Bugün İskoçya'da mahalli dille yayın yapan bir TV var, seyircisi yok. Kendi dilleriyle tv için açlık grevi yapabilirler ama seyretmezler, çünkü asıl amaç kültürlerine saygı gösterilmesidir."
Türkiye'nin tartıştığı sorun örneğin İtalya'da, İspanya'da, Kanada'da yaşanıyor. Elbette oradaki halkların ve devletlerin ilişkilerinin bizdeki ile aynı olmadığı söylenebilir, ama sonuçta baskı ve uzlaşmaz tavırların o ülkelerde de zamanında sorunlar yarattığını unutmamak gerek.
Bu açıdan bakıldığında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin konuya çok hassas yaklaşmasını saygıyla karşılamakla beraber, olayın sosyo-politik boyutunun bugünkü öfke ve hamaset çizgisinden kurtarılması gerektiği söylemek herhalde hakkımızdır.
Şunu söyleyebiliriz örneğin: Kıbrıs savaşında Kocatepe muhribi eksik bilgi, yanlış koordinatlar nedeniyle bizim tarafımızdan batırılmıştı. Bugün de Güneydoğu sorununda eldeki bazı bilgilerin eksik, koordinatların yanlış olabileceği ihtimalini de gözardı etmemeliyiz.