Kabir, ahiret yolculuğunun ilk durağıdır. Ölen insanı bir kabristana defnetmek, hem dini, hem de insani bir görevdir. Ancak kabirler görkem ve gösteriş mekanı değildir. Orası kişinin sadece ameliyle baş aşa kaldığı bir yerdir. Binaenaleyh gösterişli ve oldukça masraflı mezarlar yerine, daha sade bir mezar yaptırılarak, o masrafları; ölen kişi için hayır yerlerine sarf etmek, ona devamlı bir sevap kapısı açmak demektir. İşin doğrusu da budur.
Ölümü hatırlamak, ahiret hayatını düşünmek ve ibret almak gibi güzel duygularla kabir ziyaretlerinde bulunmanın dinimizce bir sakıncası yoktur. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V) de: "Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü size ihareti hatırlatır." (İbn-i Mace, H.No: 569) buyurmuşlardır. Ancak mezar veya türbelerden medet ummak, onlardan bir takım şeyler talep etmek, İslam'ın ruhuna aykırıdır. Bu yanlış uygulamalar, İslam dışı batıl inançlardan ve cahil adetlerde kaynaklanmaktadır. Dini bilgilerden yoksun kişilerce sergilenen bu tür kabir ziyaretlerinin dinde yeri yoktur. Kaldı ki, dua ibadetin özüdür. O da sadece Allah'a yapılır. Dünya ve ahiretle ilgili dilekler de sadece Allah'ın sonsuz hazinesinden talep edilir.