1. dakikada Lazetiç, süratiyle ve herşeyin denk gitmesiyle soldan dibe inip topu ortaya çıkarttı. Bursa defansının, bilhassa Tahir'in ıska geçmesiyle Andersson ile golü buldu. Daha güzel bir şey olabilir mi? Bundan daha büyük moral olur mu? Daha maçın 1. dakikasında golü atıyorsun.
Ondan sonra ne oldu? Geriden ileriye topu şişiren, iki pas yapamayan bir F.Bahçe seyretmeye başladık. Hakimiyet tamamen Bursa'ya geçti. Evsahibi, ablukaya aldığı F.Bahçe kalesine sağdan-soldan indi, ama net pozisyon üretemedi.
F.Bahçe şunu anlamalı... Elindeki futbolcular kaliteliyse, teknikleri yüksekse, bu oyunculara topu ileriye şişirerek futbol oynatamazsın. Kaldı ki, bu şişirilen topların tümünü Bursa defansı alıp oyuna soktu. Yalnız F.Bahçe değil, hiçbir takım, bu anlayışla iyi futbol oynayamaz.
Peki nasıl oynamalı? Topu kontrolüne alarak, kısa paslar yaparak, kaçan adamlara top atarak tabii...
Şişirme toplarla oynanan maçlarda F.Bahçe seyircisinin de, yöneticisinin de, futbolcusunun da yürekleri hep ağızlarında. Her an gol yiyeceğiz endişesi hakim. İyi futbol da oynanamıyor.
F.Bahçe 2. devrenin başında topu yere indirince futbolu zevk verdi. Ama bunu 5-10 dakikalık bir zaman diliminde ve tesadüf eseri yaptı. Oysa 90 dakika boyunca böyle oynamalı F.Bahçe.
İlk gol şansaydı belki, ama 2. gol yapılış ve vuruş olarak fevkalâdeydi. Yusuf'un topu kurtarışı ve pası, Andersson'un gol vuruşu kusursuzdu.
Ama maç 2-0'dan, hem de 10 kişi kalmış rakibe karşı 2-2'ye geliyorsa, burada Mustafa Denizli'nin oturup düşünmesi lazım. F.Bahçe'nin oyun mantalitesini değiştirmesi şart. Topu şişirmeyi bir yana bırakmalı. Kaldı ki F.Bahçe, tarihinde hiçbir zaman böyle oynamadı.