* Türkler size göre ne kadar yaratıcı?
Ben yaratıcılık konusunda ırklara göre ayrım yapmıyorum. Yaratıcılık eğitim düzeyiyle, yaşadığımız ortamın bize verdikleriyle, kültürümüzle, bugün dünyanın gelişimiyle olan entegrasyonla, bilgi kaynaklarıyla ilgili diye düşünüyorum. İngiltere'de yaşadıklarıma bağlı olarak bir deneyimimi aktarabilirim. Bize değişik ülkelerden gelen öğrenciler değişik yaklaşımlar sergiliyorlar ve bu onların bize gelmeden önceki eğitimleriyle çok ilgili. Örneğin Almanya'dan gelen öğrenciler çok daha güçlü, düzenli, sistematik çalışma alışkanlığıyla geliyorlar. Buna karşı İngiliz öğrenciler daha rahat ortamlarda ve serbest düşünmeye alışmış olarak karşımıza çıkıyorlar. Uzakdoğu'dan gelenler ise teknik olarak çok iyi. Ama buna karşılık eğitimden çok şey bekliyorlar. Halbuki biz öğrencilerin kendi tasarım çizgilerini kendilerinin bulmalarını istiyoruz.
* Türk öğrencilerin tavrı nasıl?
Hangi üniversiteden ya da liseden geldiğine göre değişiyor. Genelde portfolyo yokluğu sıkıntısı çekiyorlar. Ellerinde gösterecekleri eskizler, çizimler, tasarımlar ya da resimler, baskı fotoğraf gibi malzemeler yok. Dolayısıyla onların sanata, tasarıma yatkınlığını anlamak zor oluyor. Fakat ben bu konuda başarılı olabileceğimizi düşünüyorum. Kararlılığınız ve direnciniz varsa çok iyi bir tasarımcı olabilirsiniz va yurtdışında da başarılı olabilirsiniz.
Beymen Academia'nın akademik bir misyonu yok. Biz ne bir sertifika veriyoruz ne de bir diploma. Beymen Akademia daha çok tasarımcı yetiştirmeye, tasarım üretmeye özen gösteren bir yaklaşım.
* Bunun için eğitim gerekiyor mu?
Evet. En azından sanat ve tasarım alanında bir kursa gidilmiş olmalı. Önümüze çıkan tasarımların gerçekleşitirilebilir nitelikte olması için bu şart. Yoksa spekülatif diyebileceğimiz yaklaşımlar gerçekleşebilir. Bunun yanında sadece düşünceleriyle de yarışmaya katılınabilir. Kendine tasarımcı bir ekip bulur ve katılır. Kavramsal yaklaşımlara açığız. Bugünün teknolojisi ve koşullarıyla belki gerçekleştiremeyebiliriz ama içinde başkalarına esin kaynağı olacak nitelikte fikirler vardır. Bu tip projelere de açığız.
* Her alanda tasarım var mıdır gerçekten?
Etrafta görüğünüz her şey, saçınızın şekline kadar, tasarlanabilir. Bazı insanlar ihtiyaçlarından dolayı bir şey yapar. Tasarım tasarımcılara aittir, kimse yapamaz diye bir şey yok. Günlük hayatta evde mobilyalarımızın yerini değiştirerken de tasarım yaparız.
* 'Portfolyodan hayata' ne demek?
Siz bir tasarımcısınız, bir öğrencisiniz ve bazı tasarımlarınız var. Bunlar da portfolyonuzda duruyor. Biz onları görmek istiyoruz ve gerçekleştirilebilecek gibi olanları hayata geçirmek, üretilmelerini sağlamak istiyoruz. Bu arada portfolyoda bizim için hazırlanmış işlerin yanı sıra eski projeleri de görebiliriz.
* Portfolyosu olan biri Beymen Academia'ya başvurduktan sonra nelerle karşılaşıyor?
Son başvuru 5 Ocak. Bir jüri var ve bu portfolyoların içinden birlikte çalışabileceğini, geliştirebileceğini düşündüklerini seçiyor. Bundan sonra o kişileri Beymen Academia'ya davet ediyoruz ve tasarımcılardan, akademisyenlerden, Beymen'in uzmanlarından oluşan bir ekip işleri inceleyerek tasarımcılarla birebir konuşuyor. Biz bunu kullanabiliriz deniyor. Şeklinde renginde birkaç değişiklik olursa üretebiliriz deniyor ve böylece ortak bir çalışma başlıyor. Bu tavsiyeler sonucu tasarımcı gidiyor, çalışıyor, bir ay sonra yine geliyor. Bu böyle üç ay sürüyor. Bu sürenin sonunda projeyi tamamlanmış haliyle istiyoruz ve jüri sergilenecek olan eserleri seçiyor.
* Bir portfolyoda neler olmalı peki?
Öncelikle portfolyo hazırlama alışkanlığını kazandırmak istiyoruz. Bunun içinde çizimler, eskizler, maketler, gelişim sürecini anlatan hikâye olabilir. Çünkü biz burada bir projeyi değil, o projenin arkasındaki tasarımcıyı anlamaya çalışacağız.
* Projeler seçilirken günün trendleri etkili oluyor mu?
Hayır. Bu projede biz tasarımcıların kendi çizgileriyle, yaklaşımlarıyla, anlayışlarıyla çalışmalarını istiyoruz. Herhangi bir stil, moda, akım empoze edilmiyor. Her tasarımcının kendisiyle yarışması sağlanıyor.
*YYaratıcı insanın tarifi var mı?
Bence herkes yaratıcıdır. Bu tabii ki insandan insana değişebilir. Bazı toplumsal koşullar, kültürel şartlanmalar, genetiksel bir yetenek var. Ama bütün bunların dışında eğitimin de yapacağı önemli katkılar var. Dolayısıyla yaratıcı insan, yaratıcı olmayan insan diye ayırmıyorum. Bugün Türkiye'de endüstri tasarımı eğitimi veren ciddi kurumlar mevcut. Buradan mezun olan gençlerin başarılarına şahit oluyoruz. Türkiye'de yaratıcı insan, iyi tasarımcılar var ama bazı sektörler tasarıma ihtiyacı olduğunu fark etmiyor. Varolanla yetinmek gibi mütavazı bir yaklaşım içindeler. Diyelim belli bir ürünü piyasaya sürmüş satıyor, onu geliştirmeyi hiç düşünmüyor.