Siyasi toplum
Kriz üstüne kriz patlak veriyor.
Normal şartlar altında bir ülkede, meydana gelen normal bir krizi anlamak o kadar zor değil...
Ama bizim anormal krizleri anlamak zor...
Günlerdir, ekonomide uzmanlaşmış arkadaşlara soruyorum:
Bana bu krizi anlatır mısınız?
Anlatmaya çalışıyorlar... Ben de, kafasında yem torbası asılı araba beygiri gibi kafa sallıyorum.
Sallıyorum ama anladığımdan değil...
Arkadaşın morali bozulmasın diye sallıyorum, kendime çok iyi anlıyormuş süsü veriyorum.
O yüzden, sanmayın ki, şimdi oturup size bu anormal krizleri anlatacağım...
Çok meraklıysanız, gidin bayiden bütün gazeteleri toplayın, ne kadar ekonomi yazarı varsa, okuyun... Eğer mevzuyu, olanı biteni anlayabilirseniz, aşkolsun!..
Çünkü krizlerimiz anormal...
O yüzden normal ekonomi kriterleri, kavramları ve doğruları ile maalesef açıklanamıyor...
SEBEBİ NE?
Sebebi anlasak, krizi de anlayacağız.
Fakat el yordamıyla şunu kestirebiliyoruz.
Yıllardır "para oyunları" ve "likit transferleri" ile canlılık kazanmaya alışmış olan "dandik ekonomi", bir ya da birkaç odaktan çıkan büyük likit transferleri ile derhal sallanmaya başlıyor.
Ekonomi esas olarak "güçlü" ve "yüksek teknolojili" üretime, devasa yatırımlara dayanmıyor çünkü...
Türkiye'de "yatırım, kazanç ve kar" hesapları da hep yanlış yapılıyor.
10 milyon dolarlık yatırım yapan yatırımcı, iki yıl içinde parasını geri almak istiyor.
"Kar haddi" ve "sağlıklı kar marjı" diye bir kavram yok çünkü... Neden yok?
Yüksek enflasyon, yatırımcıda "makul kar" kavramını silip süpürdü de ondan...
Aşağı yukarı 15 yıldır "bas parayı kap parayı" sistemiyle yürüdüğümüz için, ne bu krizler biter ne de kolay kolay düzlüğe çıkılabilir.
YATIRIM-ÜRETİM
Meselenin esası yatırım ve üretimdir.
Diyelim 100 bin dolar paranız var.
Repo faizlerinin çıldırdığını görüp de, koştunuz bir bankaya repo yaptınız ve 40 bin dolar "repo kazancı" elde ettiniz.
Bu sizin için bir kazanç olabilir ama ülke ekonomisi için kazanç değildir.
Birisinin cebindeki 40 bin dolar, onun cebinden çıkıp sizin cebinize girmiştir, hepsi bu...
Ama ülke ekonomisine 40 bin dolarlık "artı değer" girmemiştir. Ve sizin cebinize girmiş olan 40 bin doların faturasını, üretimden kaynaklanmadığı için, yine ülke ekonomisi ödeyecektir.
Türkiye ekonomisi, şimdiki hükümetin gayretleri ile enflasyonu yenmeye çalışıyor.
Enflasyon yenilip, psikolojisi de bertaraf edildikten sonra ancak krizlerden kurtulabiliriz.
BÜYÜK İHMAL
Bu ülkeye hiç yatırım yapılmadı değil...
Ama yeterli yatırım yapılmış değil...
Mevcut yatırımlar, insanları sağlıklı bir biçimde ve insanca yaşam koşullarında taşımaya yetmiyor.
Yılların bu ihmali, devamlı olarak yatırım ve üretim dışı kazanç kapılarını açık tutuyor, insanlar o kapılara hücum ediyorlar.
ÇOK SİYASİYİZ
Bütün bunların altında Türkiye'nin son derece "siyasi bir toplum" olması yatıyor.
Tepeden tırnağa herkes siyasetle ilgileniyor, siyasetle yaşıyor, siyasetle geçiniyor.
Ama düşünülmüyor ki, sağlam ekonomisi ve kazanç perspektifleri olmayan bir toplumun siyaseti de "sağlam" ve "kazançlı" olamaz.
"Siyasi toplum" olmaktan vazgeçeceğiz.
İşimizde, gücümüzde, kazancımızda olacağız...
Herkes kendi işini mükemmel yapmaya çalışacak...
İşte o zaman siyasetin de tıkır tıkır işlediğini göreceğiz.