Akıllı adamları dinlemek
Murat Birsel'in başarılı programı Gündemdekiler'in konuğu İshak Alaton.
İshak bey, o kadar doğru şeyler söylüyor ki onu dinlerken sık sık onaylayarak başınızı sallamak durumunda kalıyorsunuz.
Sonra aklınız takılıyor: Niye Alaton gibi insanlara kulak verilmez ki?
İshak bey işe sıfırdan başlamış, İsveç'te kol gücüyle çalışmış, okumuş, sonra da çok başarılı bir iş kurmuş.
Demek ki yaşamı doğru noktadan kavrıyor, durumun analizini yapabiliyor ve doğru çözümlere ulaşıyor. Yani başarıyı biliyor.
O zaman böyle insanların düşüncelerinden yararlanmak gerekmez mi?
Mesela, İshak bey yıllardan beri Zonguldak'taki maden ocaklarını kapatın diye haykırıyor. Her yıl 550 milyon dolar zarar eden ve sık sık masum madencilerin canını alan bu ocakların hiç bir verimliliği kalmamış.
Devlet bu ocakları kapatsa zarardan kurtulacak.
Madencilerin aç açık kalması da söz konusu değil. Bu zararın küçük bir kısmını maaş olarak ödeseniz, hem devlet zarar etmeyecek hem de madenci geçimini sürdürecek.
Ama hayır!
Bu iş bir türlü olmuyor. Hem zarar edeceğiz, hem de ocakları kapatmayacağız anlayışı inatla sürdürülüyor.
***
Bir başka örnek de batık bankalar konusunda.
Bunların toplam zararı 6 milyar dolar deniliyordu, sonra bu miktar 10 milyar doları aştı: eğer böyle giderse gelecek yıl 20 milyar dolar olur diyor Alaton.
Çare, bunların tasfiye edilmesi.
***
Ne var ki bizde yönetimler, bu ülkenin akil insanlarını dinlemiyor.
Eğer kulak verselerdi bugüne kadar içine girilen bir çok yanlıştan zamanında dönülürdü.
Gazete arşivlerini karıştırsanız ve yıllar öncenin yazılarını okusanız, bir çok yazarın yaşamsal konularda uyarılar .aptığını görürsünüz.
Hem bu uyarılar yapıldı, hem de ülke bile bile belalara sürüklendi.
Bütün bunların sebebi, fikre değer vermeyen bir ülke oluşumuz.
Ankara yönetimi, yani gücü elinde tutanlar, başkalarının fikirlerine değer vermiyor, kendi aklını seviyor, kendi düşüncesinden başka doğru tanımıyor.
***
Bu sıralarda da durum böyle. Toplum ayağa kalkmış affa karşı çıkıyor, hükümet tınmıyor bile.
Önümüzdeki günlerde cezaevlerinde ölümler başlayacak. Ölüm oruçları kiritik noktaya geldi. Avukatlar, doktorlar, sanatçılar, insan hakları örgütleri yürüyor, uyarmaya çalışıyor, diyalog imkanları arıyor; ama Ankara bu konuda da sert ve katı.
Dolayısıyla bu ülkede bir türlü akıl adamları, üniversiteleri, düşünürleri işin içine katan bir fikir platformu oluşamıyor.
Sonuç da ortada!