Dilimizde yaygın olan bir atasözü vardır; "Dost acı söyler" derler... Ben de dost olduğum için, kendimi dost olarak gördüğümden uyarılarımı acı da olsa yapmaktan kendimi alamıyorum. Bakın daha üzerinden 35 gün geçti, yani 35 gün evvel uyarımı yapmışım... Ne demişim;
"Banliyö trenlerindeki soygunlar.." başlığı altında, "Çok enteresan bir şey... Bu konuda ben yazıyorum, ertesi gün trenlere görevliler, ekipler, polisler konuyor, vatandaş bir nebze rahatlatılıyor. Ama nedense bir hafta 10 gün sonra uygulmamalar gevşetiliyor ve sabah-akşam banliyö trenlerinde seyahat etmek zorunda kalan vtanadaşlar yine cüzdanlarını çarptırıyorlar, soyuluyorlar. Haydi bakalım, yine bana müracaat, yine bu köşeden uyarılar, yine trenlere ekipler... Oyun mu oynuyoruz yahu!....Ayıptır, günahtır... Gariban insanlarımız sabah karalığında, ekmek parası için yola koyuluyorlar, sonra da soyuluyorlar. Bu işe çözüm ne zaman getirilecek?... Vatandaşın "elleri kırılsın" bedduaları ve benim uyarı yazılarımla bu işler yürümüyor. Bu son uyarım, daha sonra aynı şikayetler geldiği taktirde, soluğu Saadettin Tantan'ın makam odasında alacağım, haberiniz olsun..." demişim...
Ama anlayan olmuş mu?.... Pek sanmıyorum... Bu yazıdan çok kısa bir zaman sonra Suadiye Tren İstasyonu'nda bekleyen 2 kadın yolcunun, kapkaççılar tarafından nasıl saldırıya uğradığı gazetelerin sayfalarında yer alıyor. Zavallı iki kadın ellerinden çantalarını kapıp, kaçmak isteyen soygunculara direniyorlar ama nafile... Yerlerde sürüne, sürüne, tekmeyi yiye, yiye, hem mallarını kaptırıyorlar, hem de hastanelik oluyorlar.
Evet şimdi ne yapacağız?.. Gazete haberlerini okuduktan sonra yine bu istasyonlara göstermelik birer ekip konulacak, bir hafta sonra ise, yine herşey unutularak, trenler ve istasyonlar başıboş kalacak... Sakın kimse "hayır" demesin... Bal gibi de böyle olacak... Artık ezberledik... Tekrar söylüyorum, kimse kusura bakmasın... Ben kimsenin düşmanı değilim ama yolda yürüyenlere müdahale için görevlendirilen elemanları daha faydalı işlerde kullanma imkanı varken, kullanmamak yanlış diye düşünüyorum. Bunu başta İçişleri Bakanımız olmak üzere bütün yetkililer gayet iyi anlamıştır sanıyorum. Dedim ya, "Dost acı söyler" diye... Kalıcı tedbirler alalım, kalıcı..