|
İslam en kolay dindir
Hz. Muhammed, "İşlerin en hayırlısı orta olandır," (Keşfü'l Hafa) demiştir. İslam bir "orta yol" dinidir. Allah kullarından yapamayacakları bir şeyi istememiştir. Peygamberimiz de dünya veya ahiret işlerinde aşırıya gidenlere çok kızmıştır!
Şüphesiz İslam dini, esas itibariyle kolaylık prensibine dayanan son ilahi dindir. Dinde yaratılışa aykırı ve zor hiçbir teklif yoktur. Nitekim Cenâb-ı Hakk, insanın taşıyamayacağı, altından kalkamayacağı hiçbir şeyi teklif etmemiş; bu durumu da "Allah kimseye gücünün üstünde sorumluluk yüklemez" (Bakara, 286) ayetiyle açıkça ifade buyurmuştur. Hz. Peygamber de, her konuda olduğu gibi ibadetleri de zorlaştırma cihetine gidenleri şiddetle tenkit etmiş, "kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin" buyurmuştur.
Bir Müslüman'ın sağlıklı bir şekilde dini hayatını pratize edebilmesi ve dini vecibelerini eksiksiz yerine getirebilmesi ancak, Cenâb-ı Hakk'ın insanlığa gönderdiği en son peygamber Hz. Muhammed'i iyi tanıması ve O'nu bu konuda yegâne örnek almasıyla mümkündür. Hz. Peygamber; "İşlerin en hayırlısı orta olandır," (Keşfü'l Hafa, C.I, S.391) buyurarak bütün işlerde aşırılıktan sakınmamızı emretmektedir. Bu emir gelek din gerekse dünya işlerinin tamamı için geçerlidir.
Peygamber'in sünneti: 'Oruç tut... Namaz kıl... Yuva kur...'
İşte ve ibadette orta yolu takip etmek, aşırılığa kaçmamak konusunda bize en güzel örnek Hz. Muhammed'dir. Onun hayatı orta yolu temsil etmektedir. Hz. Peygamber iki iş arasında tercih yapmak durumunda kaldığı zaman kolay olanı tercih etmiştir. (Ebu Davud, Edeb, 4)
Üç kişi Hz. Peygamber'in evine gelerek hanımlarına O'nun ibadetini sordular. Kendilerine haber verilince onu kendileri için az gördüler ve, "Onun yanında biz neyiz ki? Onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır," dediler. Onlardan birisi, "Ben yaşadığım müddetçe bütün gece namaz kılacağım," dedi. Diğeri, "Ömrüm boyunca oruç tutacağım, iftar etmeyeceğim (ara vermeyeceğim)," dedi. Üçüncüsü, "Kadınlardan uzak kalacağım ve hiçbir zaman evlenmeyeceğim" dedi.
Hz. Peygamber bunlara şöyle dedi:
- Şöyle şöyle diyenler siz misiniz? Dikkat ediniz! Allah'a yemin ederim ki, Allah'tan en ziyade korkanınız ve ona karşı gelmekten en fazla sakınanız benim. Böyle iken ben bazen oruç tutuyorum, bazen de tutmuyorum. Namaz kılıyorum, uyuyorum ve evleniyorum. Eğer bir kimse benim sünnetinden yüz çevirirse o kimse benden değildir. (Buhari "Nikah",1)
Bir Hıristiyan olan müşteşrik M.G. Demombynes, "Muhammed" isimli önemli eserinde, İslâmiyet'in Hıristiyanlığa üstünlüğünü ve Hz. Peygamber'in başarısının sebeplerini şöyle anlatıyor: "İsa'nın vaazında öbür dünya için hazırlık, bu dünyanın nimetlerinden vazgeçmekle başlar. İslâm'da ise kesinlikle böyle bir şey yoktur... İslâm'a göre, iyi bir şekilde kullanmak şartıyla hiçbir nimet kötü değildir."
İbadet ne menfaat için yapılır, ne de fizyolojik bir gaye için
Kuran-ı Kerim ve Peygamber'in önerdiği dini hayat her yönüyle kolaylıktır. Dini ve ibadetleri zorlaştıran, dolayısıyla hem dini, hem de kendisini çıkmaza sokan müslümanın kendisidir. Sahabe döneminde olduğu gibi bugün de bunun örneklerine rastlamak mümkündür. Şüphesiz ibadetten maksat nefsi öldürmek değil; bilâkis ona canlılık kazandırmak ve onu Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmek anlamına gelen "ihsan mertebesi"ne yükseltmek; kötü eğilimlerden koruyarak ona "istikâmet" kazandırmaktır.
İbadetler ne menfaat elde etmek için, ne de; fizyolojik veya sosyolojik bir gaye için yapılır. İbadet sadece Allah'ın rızasını kazanmak gayesiyle yapılır. Allah'a ibadet insan için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Allah'a yaklaşma adına dünyadan el-etek çekerek bekâr yaşamayı prensip edinmek olan "ruhbâniyet", takvâ ölçüsü değildir ve dinimiz bunu şiddetle reddetmiştir. Yukarıda ifade edildiği gibi bu anlayış Hıristiyan kaynaklıdır ve Hz. Peygamber'in Sünneti'ne de aykırıdır.
Açıkça görüldüğü gibi dine ilavede bulunmak, dini kendine zorlaştırmak, aşırılığa gitmek demektir. Bunun karşısında dini kolaylaştırmaya çalışmak adına dinin bir takım esaslarını emir ve yasaklarını çeşitli bahanelerle kaldırmaya, değiştirmeye çalışmak da aşırılıktır ve dinimizce reddedilmiştir.
Sonuç olarak şu söylenebilir: Kuran'ın anlattığı, Hz. Peygamber'in hayatında tatbik ederek, yaşayarak bize örnek olduğu ve sahih hadis kaynaklarıyla bize ulaşan İslam dini, orta yolun ta kendisidir. Hangi sebeple olursa olsun onun dışına çıkmak aşırılığa kaçmak demektir ki, dinimiz bunun her türlüsünü reddetmiştir.
MEHMET NURİ YILMAZ
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|