Cezaevlerindeki ölüm oruçlarına tıbbi müdahale konusu tartışma yarattı. Türk Tabipler Birliği'nin hekimlere ölüm orucundaki tutuklu ve hükümlülerin istemiyorlarsa bilinç kaybı durumunda dahi yaşatılması için müdahale etmenin etiğe aykırı olduğu uyarısında bulunması, tartışma konusu oldu. TTB, Dünya Hekimler Birliği'nin kararını dayanak olarak gösterirken, Başbakan Bülent Ecevit ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş bu tavıra karşı çıktı. Osman Durmuş yaşama hakkının önemli olduğunu belirterek, "Doktorlarımız ne yapacağını bilir" diyerek müdahaleden yana tavır koydu. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu da, ölüm orucunun "dini bir suç" olduğunu belirterek, tıbbi müdahale yapmanın gerekli olduğunu bildirdi.
* Açlık grevcisi zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle bir zaman için yiyecek veya sıvı almayı reddeden kişidir.
* Açlık grevi bir intihar biçimi değildir, protesto biçimidir. Grev ölümle sonuçlanabilir, ama temel amaç ölüm değildir.
* Hekim hastanın öyküsünü alır, fiziki muayenesini yapar. Beslenmeyi reddetmenin olası sağlık sonuçları ayrıntılı olarak anlatılır. Hekim ya da diğer sağlık personel açlık grevinin sonlandırılması için herhangi bir baskı yapamaz.
* Eğer açlık grevindeki kişi başka bir hekimin de görüşünü isterse ya da ikinci bir hekimin tedavisini sürdürmesini arzu ederse bu sağlanmalıdır.
* Hekim açlık grevindeki kişiyi hergün kontrol eder. Takip formunu doldurur. Bu formda, tıbbi bilgiler açısından hastanın kendi yazısıyla greve devam edip etmeme isteği, bilinç kaybı durumunda tedaviyi kabul edip etmeme isteği mutlaka yeralmalıdır. Gizliliğinden hekim sorumludur.
* Açlık grevi yapan kişi baskı altında tutulabildiği ortamlardan korunmalıdır.
* Açlık grevcisinin bilinci bozulur, komaya girerse hekim açlık grevcisinin tutumuna saygı gösteren tutum alacaktır. Zorla besleme etik açısından doğru değildir. Bunun aksi tutum hasta haklarına aykırıdır.