"Son 2 haftadaki gelişmeler veya karşılaştığımız güçlükler, yoğun bir çaba sonucunda tahmin ediyorum ki son noktasına ulaşmış ve IMF'nin de ek rezerv kolaylığı şeklinde nitelendirilen ve miktarı 10 milyar doları aşan bir rezerv artışına yol açacak bir finansman desteği ile belirli ölçüde noktalanmıştır. Özellikle bir konunun altını çizmek istiyorum. Hükümetimizce uygulanmaya konulan programda herhangi bir şekilde bir sapma yoktur ve olmayacaktır. Özellikle bu konu para politikaları ve kur politikaları açısından her şeyden önce gereklidir." Bugüne kadar programla ilgili olarak aldıkları sonuçların enflasyon, büyüme, kamu finansmanındaki gelişmeler, yapısal reformlar ve gelir politikası diye adlandırdıkları önlemlerin önümüzdeki dönemlerde de çok daha güçlenerek devam edeceğini belirten Erçel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, Türkiye'nin IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda 21 Aralık'ta yapılacak toplantısından sonra yine her zaman olduğu gibi açıklayacağımız niyet kısmında detaylı bir şekilde görülecektir. Bizim programımızın en güçlü yanı bu güçlü politikalarla yürütülmesidir. Hükümetin kararlılığı ve bu kararlılıkla desteklenen her alandaki güçlü politikalar bizim programımızın en önemli güvencesidir. Bu programı niçin yaptığımızın bir kere daha altını çizeyim. Bunu yapmamızın en önemli nedeni düşen enflasyonla birlikte Türkiye'nin birinci sınıf ülkeler arasına, orta dönemde girmesini sağlamaktır. Geçtiğimiz dönemlerde ortaya çıkan bir takım olumsuz gelişmeler ne programımızın uygulanmasını aksatacak, ne de bu programdan herhangi bir sapmayı ortaya çıkarabilecektir. Dolayısıyla IMF'nin burada çok süratli hareket eden, bu konuda özellikle finansman desteğinden daha çok güveni sağlayacak politikalar üzerinde yoğunlaşan yaklaşımı, tahmin ediyorum ki programımızı ileride çok daha güçlü şekilde ortaya çıkaracaktır."
Merkez Bankası Başkanı, konuşmasının sonunda 2001 yılının 2000 yılından çok daha iyi olacağına inandığını belirterek, "Sonuçları hep birlikte göreceğiz" diye konuştu.