Tabii oyunun her yerini görebilmeleri için iyi bir oyuncu olmaları da lazım. Maalesef bu da her babayiğidin harcı değil. Genç ömrünü oyuna vakfeden zehir gibi zeki çocuklar bile gece gündüz demeden oynayıp ancak çözebiliyorlar işi.
Mesela Sims'i ele alalım. Kan yok, barut yok, çok temiz bir oyun. Ortam da steril, daha başlangıçta Amerikan rüyasının sağladığı avantajlarla oyuna giriyorsunuz. Uslu durup, her sabah erken kalkanlar, işe gitmeyi ve faturaları yatırmayı ihmal etmeyenler hayatta kalıyor. Kız arkadaşıyla limana gidip bira içmeyi ve aylaklık etmeyi alışkanlık haline getirenler evsiz kalıyor ve açlıktan ölüyor. Durum bu. Şimdi en saf hislerimle soruyorum, iyi bir Sims oyuncusu üniversiteye girerken güzel sanatları mı tercih eder, bankacılık ve sigortacılık bölümünü mü? Okulda dersi kırıp kız arkadaşını konsere götürür mü? Yoksullara yardım eder mi?
Ya da Command & Conquer'a bir bakın. Red Alert'de Rus general Romanov, her nedense aklına esip özgürlük anıtını bombalıyor. Bu durumda oyunu oynayanlardan da mukaddes değerlerine küfredilmiş gibi kızması bekleniyor. Kötü general Romanov en sonunda yeniliyor ama Amerika'nın yarısı da hâk ile yeksan oluyor. Haliyle bu oyun Ruslar tarafından pek sevilmiyor.
Alis Harikalar Diyarında'nın oyun versiyonunda ise Alis'in yer altında görmediği silah, tanık olmadığı işkence kalmıyor. Final Fantasy'de İskenderiye Krallığı'nı sihirli baltalar ve uçan kılıçlar sayesinde kurtarabiliyorsunuz. Faul yapmanın serbest olduğu sokak futbolu Backyard Soccer'da kemik sesleri geliyor. Bunlar araştırılmaya değmez mi?