Etrafımızdaki ülkelerden Kürtçe yayın yapılıyor. Bunlarla ilgili miyiz?
Onlar FM'le yapıyor. Biz ancak kısa dalgadan yayın yapılırsa dinleyebiliriz.
Dünyada kısa dalgadan Kürtçe yayın yapan kaç radyo var?
Arnavutluk 15 dakika, Ermenistan'ın Sesi 45 dakika, İran Radyosu 2 saat, Amerika'nın Sesi 2 saat yayın yapıyor. İçerikleri hakkında bilgimiz yok.
Avrupa'dan uyduyla yapılan Kürtçe yayınları da mı dinlemedik yıllarca?
TRT'nin görevi değil onları dinlemek. Çünkü karşı yayın yapmak gibi bir durumumuz yok onlara. Devlet mutlaka dinliyordur. Zaten açık kaynaktır. Arzu eden çanak anteni varsa dinler. Kısa dalgadan yayın yapsalar bile dinleme yapacak, çevirecek adam lazım. O da yok şu anda.
İsteseniz bulamaz mısınız?
Araştırırız tabii. Güneydoğu bu işe gönüllü insanlar çıkabilir. Yeter ki bu konuya ihtiyaç duyulsun, bulunur.
Diyelim ki Kürtçe yayına izin çıktı. Hemen yayın yapabilir misiniz?
Yasal gereklerin yerine getirilmesi tek başına bir şey ifade etmez. Hangi lehçe ile yayın yapacaksınız? Sonra yeni vericilere ihtiyacımız olacak. Tek verici yetecek mi? Coğrafyası çok geniş çünkü.
Size kaç eleman lazım?
Her gün bir saat yayın yapacaksanız, en az dört kişi. Hepsi de dili çok iyi bilen, çeviri yapabilen, okuyabilen ve konuşabilen insanlar olacak. Hem Kürtçe'den Türkçe'ye, hem Türkçe'den Kürtçe'ye çeviri yapabilecek nitelikte eleman bulmak çok zor.
O kadar da zor olmasa gerek. Üniversite bitirmiş Kürt asıllı pek çok kişi var.
Evet. Hem Türk dili ve edebiyatını hem kendi dillerini bilip kullanan insanlar var. Eski milletvekili Abdülmelik Fırat gibi. Eğer ülkeyi sahiden seviyorlarsa, yardımcı olurlar.
MİT'in Kürtçe yayına yeşil ışık yakmasına ne diyorsunuz?
Görüşlerini biz de okuduk ama Avrupa'nın bize verdiği belgede söylenen şu: Kendi anadilleriyle radyo ve televizyonda yayın yapma hakkının tanınması, bunun için engeller varsa kaldırılması. Şu anda Türk hükümetinden beklenen sadece yayın yapma engellerinin kaldırılması. Yayını devletin yapması yönünde bir talep yok.
Bu işi TRT yapmak zorunda değil mi yani?
TRT'ye böyle bir görev verileceği şu anda belirsiz. Belki yayın izni "özel olarak kurulur ve işletilir" diye verilir.
Sizce devlet modeli mi, özel yayın mı daha rahat işler?
Eğer izin çıkıyorsa özele bırakmak lazım konuyu. Devletin kurumları da denetler onları. TRT'nin böyle bir konuya dahil olmasının bir anlamı yok. TRT'nin yasayla verilmiş kendi görevlerini yapması lazım.
Zaten 26 dilde yayın yapıyorsunuz, ne olur 27'nci de Kürtçe olsa?
Yani Başbakanlık derse ki yapın, tabii ki yaparız ama bir dış yayıncı olarak düşünürseniz, Kürtçe'yi de bizim yurt dışına yapmamız lazım.
Mı acaba?
Evet çünkü bizim görevimiz dış yayın. Türkiye içersinde yayın yapılabilecek diller belli. Türkçe artı evrensel kültür dilleri. Onların dışında bir dili kullanıp yayın yapabilmek için yasal değişiklik gerekiyor. Biz şu anda içeriye yönelik yayın yapmıyoruz.
Niye? Turistlere yönelik yayınınız var. Yasa değişikliğine gerek olmadan aynı mantıkla Kürtçe yayın yapılamaz mı?
Ama onlar Türkiye'ye gelen turist mi? Zaten Kürtçe yayın yapma hakkı özel kişi, kuruluşlara verilirse bile Kürt kökenli vatandaşlar kullanabilirler mi acaba bunu? Sanmıyorum. Apo mesajlarını Türkçe veriyor. Özgür Gündem Türkçe çıkıyor. Hastanede, okulda Türkçe lazım. Kürtçe yayının Kürtler açısından pratiği yok. İşletmeciliği çok pahalı. Neyle finanse edilecek? Reklam alamaz, bağış toplayamaz. 500 kw vericinin bir saatlik elektriği günde 480 milyon lira. Bu, sırf elektrik ve bir günlük.
Her şeye rağmen TRT yapacak derlerse?
Yani böyle bir talep gelirse o zaman sadece "yap" şeklinde değil, "şu parayı al da yap" diye gelmesi gerekir. Aksi takdirde yapamayacağımız ortada. Çünkü biz önceden belirlenmiş hizmetler için bu bütçeyi yaptık.
Doğu ve Güneydoğu'daki bütün evlerden izlenen Kürtçe yayınları biz dinlemiyoruz dediniz. Aslında devletin dinlemesi gerekmez mi?
Tabii o yayınlarda ne söylendiğinin bilinmesi gerekir ama TRT'nin dışında birileri zaten tahmin ediyorum ki dinliyor ve değerlendiriyordur.
Genelkurmay dinliyor olabilir mi?
Bilemem. Evet de desem yanlış olur, hayır da desem yanlış olur.
Türkçe dahil 26 dilde. Avrupa'nın belli başlı ülkelerine, İtalyanca ve Portekizce, Lehçe hariç, kendi ana dilleriyle ulaşıyoruz.
İtalyanca'nın olmayışını yadırgadım.
1976'ya kadar vardı. Sonra, "çok önemli değil" diye yayından kaldırıldı. Şu anda yeni bir dil ilave etme şansımız yok, çünkü vericiler tam dolu.
Devlet için çok önemli olan yeni bir dil daha eklenmesi kararı alınsa, mevcut dillerden birini yayından çekmek mi gerekecek?
Çaresiz kalırsanız, yarın başlayacak denirse tabii.
İlk planda hangi dil feda edilebilir?
Sırpça ve Urduca olabilir.
Yayın saatlerinde ölçünüz ne?
Genelde günde birer saat. İki saat yayın yaptığımız diller, Arapça, Farsça, İngilizce. Bunların dışında günde yarım saat yayın yaptığımız diller, İspanyolca, Sırpça.
Peki neden Ermenice yayın yok?
Ermenice geçmişte önemli değildi.
Olur mu? Her zaman önemliydi.
Hayır. Koçaryan'ın Cumhurbaşkanı olmasından sonra Ermenistan'ın politikası değişince önemli hale geldi ve Ermenice yayın yapılmasını TRT üst yönetimine önerdik. Genel Müdür hangi mercilerle görüştü, ne yaptı bilemiyorum, olumlu bir yanıt almadık. Zaten imkanlarımız şu anda yeterli değil.
Türkiye, dış yayınlarda İran'a hangi yüzünü gösteriyor?
İran'a edebiyat ve dinimizi anlatan özel programlar yapıyoruz.
Yani Şiilere sünniliği anlatıyorsunuz.
Tabii, kendi dini yaklaşımlarımızı anlatıyoruz. Avrupa ülkelerine ise İslamiyeti bir hoşgörü dini olarak anlatıyoruz, detay vermiyoruz.
Hitap ettiğiniz kitleleri iyi tanıdığınızı söyleyebilir misiniz?
Söyleyemeyiz. Bilimsel metotlarla kamuoyu araştırması yapma şansımız yok. Buna karşılık oradan aldığımız mektuplar, telefonlar, bireysel tepkiler bize ışık tutuyor.
Hedef kitleyi yeterince tanımadan verilen mesaj, yerine ulaşmaz ki.
Doğru. Hedef kitlenin istediklerini bire bir yakalamak şart. Kurumumuzun kısıtlı imkanlarıyla program yapımcılarının gidip işin ruhunu yakalaması zor.
Kaç ülkede kaç kişi lazım size?
En büyük ihtiyaç Almanya'da. En azından 500 kişilik, o toplumun yapısal özelliklerini aktaracak, örnek bir grup lazım ki sesleneceğimiz insanların düşüncelerini öğrenelim. Bizimse düzenli olarak bu işi yapacak bir kişimiz bile yok. Zaman zaman arkadaşlarımızı göreve gönderiyor ve onların tesadüfi olarak yakaladığı kişilerle konuşuyoruz.
Acıklı bir durum yani.
Ama bu para işi. Almanya'nın Sesi Radyosu kendi ülkesi dışında anket yaptırdı. Her soru için harcadığı para bin mark. 30 soru sordu. Bunu sorduğu insan sayısıyla çarpın. Çok yüksek maliyetli bir iştir.
Diasporada öncelik Almanya'da mı?
Türkçe yayınlarımızda en yoğun ülke Almanya. Avustralya'da 100 binin üzerinde Türk var. Onlar için neler yapılabiliri düşünüyoruz. Çünkü orada Yunanistan daha fazla bir yayın imkanıyla var. O Yunan propagandasına karşı bizim insanlarımızın vereceği cevapları da buradan hazırlayıp göndermemiz lazım.
Siyaset bilimci, sosyolog, dış politika uzmanlarından oluşan bir ekibiniz yokken Türkiye'nin sesini dünyaya nasıl duyuracaksınız?
Sürekli bir kadro değil bu, ama akademik çevrelerden uzmanlar çağrılıyor, strateji onlarla oluşturuluyor. Onlara ödeyebildiğimiz ücretler çok az. Bu iş onların bütün mesaisini kapsayacaksa, buranın bir araştırma enstitüsüne dönüşmesi lazım ki bunun TRT bünyesinde de olması gerekmiyor.
Kaç yayını dinliyorsunuz?
13 ayrı dilde, 90-100 arasında radyoyu dinliyoruz. Bunları 30-35 sayfalık bültenler halinde Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı'na, Devlet Bakanlığı'na sunuyoruz. İsteyen olursa piyasaya da satmaya hazırız. Çünkü çok ilginç iddialar, tespitler var. Ama hiç kimseden talep gelmedi bugüne kadar.
MİT de mi almıyor bültenlerinizi?
MİT alır zaten. Genelkurmay'a, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne de ulaştırıyoruz tabii.
Bu birimler, dinlemelerden özellikle ne öğrenmek istiyorlar?
Dini yayınları, tarikat konularını.
NURİYE AKMAN