Herkes Soros oldu!
Bugün ya da yarın anlaşılır, açığa çıkar, netleşir. Bilinmeyen bir yerden piyasalara 1 katrilyon lira para pompalandı. 1 katrilyon lira...Yazmaya kalksan kalemin sersemler, söylemeye kalksan dilin dolanır. Ama nakit krizi aşıldı...Durum normale dönmeye başladı... Faizler yüzde 200'lere geriledi. Dövize talep durdu. Türkiye'den çıkıp giden para ise 7 milyar doları buldu.
Başbakan, "Kabus geçti" dedi
Beklenen haber de yayıldı.
IMF veriyormuş...
Ne veriyormuş?
Ballı veriyormuş?
Ne kadar? 7 milyar dolar...
7 çıktı, 7 giriyor...
Hayır, 3 milyar dolar da diğer kurumlardan geliyor. Dolayısıyla giren döviz 10 milyar dolara ulaşıyor.
Şimdi oturalım... Bu 3 milyar doları da yiyelim.
Bir yeni kriz patlayıncaya, faizlerin yine yüzde 1400'lere ulaşıp, dövizini kapanın dışarıya kaçtığı, borsanın da diplere inip yere yatacağı güne kadar bekleyelim.
Titreyip kendimize dönmeyelim.
***
Bu kriz neden patladı?
Bir daha çıkar mı?
Ne zaman çıkar? Onu görmeyelim...
Kabus gibi gelip geçen, faturayı da gelecekte ödemek üzere bütün topluma yükleyerek delip geçen krizin aslında "döviz krizi..." olduğunu görmeyelim. Likit krizi diye çıktı, döviz krizine dönüştü. "25 milyar dolar rezervim var....Kale gibiyim....Faiz yüzde üç bine de çıksa, bir şey olmaz..." diyenlerin sadece ve sadece iyi niyetli oldukları ortaya çıktı. Merkez Bankası para bastı. Piyasanın lira iştahını dindirmeye, durdurmaya, frenlemeye çalıştı.
Fakat ne gördü...
Merkez Bankası'nın piyasalara kanama dursun diye sürdüğü liralar, dolar talebi olarak döndü. Yüzde 1400 faiz var diyorsun, adam gidip yine dövize yatırdı, onu da alıp ya yastık altına ya da dışarıya götürdü.
Titreyip kendimize dönelim...
Türk ekonomisinin hâlâ en zayıf karnı döviz... Dövize karşı çok hassas bu ekonomi. Herkes kendi çapında izliyor. Prof. Asaf Savaş Akat'ın dediği gibi "Türkiye"de kapıcılar da genel müdürler de herkes banker Soros oldu", ekonomik parametrelere bakıyor. Banker Soros, ekonomilerdeki temel parametlere bakıp, onların gideceği noktayı önceden sezinleyerek paradan para kazanan fırlama beyinli banker...
***
Ülke ithalatla mı büyüyor?
İhracatla mı büyüyor? Cari açık ne?
Ülkenin döviz geliri ile döviz gideri arasındaki fark ne kadar açılıyor? Ve bu açıklık ülkeye; "sürdürülebilir bir büyüme" imkanı verecek düzeyde mi gidiyor yoksa tersi mi? Eğer toplam döviz gelirin ile toplam döviz giderin arasındaki fark GSMH'nın yüzde 3'ü civarında gidiyorsa iyisin... Sürdürülebilir bir büyüme tutturabilirsin.
Fark çok açılıyorsa...
Örneğin, şimdi olduğu gibi yüzde 4.5'lara doğru gidiyorsa, "ithalatla zenginleşme olmayacağını" ve bu gidişin bir yerde tıkanıp kalacağını kestirirsin.
Soros buna bakıyordu.
Eeeee... Türkler de öğrendi bunları...
Herkes Soros oldu...
Herkes Soros olmadan önce...
"Döviz biter, asker gelir" diye düşünüyordu.
Herkes şimdi Soros olunca...
"Döviz biter, kriz gelir" diye düşünüyor.
Herkes Soros oldu...
Hassas noktayı gördü...
Türk ekonomisinde kriz patlasa patlasa "Çok yüksek ithalat yapıp, yüksek dış borçlanma yapıp, buna karşılık çok az ihracat yaptığı için büyüyen ticaret açığından" olacağını herkes öğrendi.
Kriz de buradan patladı.
Titre ve gör....
Sen ithalatını yüksek, ihracatını düşük tutarsan, 110 milyar dolar dış borç alıp yersen, açıkları kapatmasan, ordun harcamaya devam ederse, belediyelerin israfa devam ederse, KİT'lerin verimsizliğe devam ederse, özel sektörün tekelciliği sürdürürse, Meclis'in harcamaya devam ederse, 3 milyon dolara mal edeceğin bir sismik araştırma gemisini 28 milyon dolara satın almaya kalkarsan bu krizler bitmez.
Bugün biter, yarın yine patlar.
Titre ve kendine dön...
Titre ve gerçeği gör...
IMF'nin 7 milyar doları biter, kriz bitmez.