Özel tarihi anıların...
Bugün, biraz geç de olsa Neyzen Ahmet Doğan Özeke'nin anılarından söz etmek istiyorum.
Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra muhabirlik ve memurluk yapan, bir süre "Şoför" dergisini çıkaran, daha sonra İstanbul'u terk ederek iki yıl önce Muğla'da dünyadan ayrılan Özeke'den...
Özeke, ölümünden önce anılarını kaleme alıyor ve başta hocası Gavsi Baykara olmak üzere Nezih Uzel, Aka Gündüz Kutbay, Ulvi Erguner, Şükrü Tunar, Erol Uras, Necmi Rıza gibi günün ünlülerinden söz ediyor.
Bu anılar şimdi "Neyzenler Kahvesi" adıyla Pan Yayınları arasında çıktı.
İyi bir çayın demlenmesi için demliğe yarım paket "Bafra" sigarası boca etmek gibi yararlı bilgiler dışında, çok "özel" ayrıntılar da var anılarda.
Mesela, "kadınlara karşı doymak bilmez bir açlık vardı" dediği hocası Baykara'yı şöyle anlatıyor: "Çapkın mapkın değildi. Düpedüz sulu zampara. Ablamın kızını görünce, daha iki metreden dudaklarını uzatırdı. Öpecek ya! İlle de on beş on altı yaşlarındaki kızlara meftundu. 'Bunların' derdi, 'limon kabuğu memeleri olur."
Fakat hocasının hakkını da vermemezlik etmiyor:
"Öylesine bir hayat sürmüştü ki, Yılmaz Öztuna gibi, raflardan kitap çekip kopya ederek tarihçi, aynı minval üzre müzikolog kesilenlerin kendisine 'Derbeder' demelerine bile şahit olmuştu."
Aka Gündüz, gençliğinde bir ayakkabıcı yanında çalışmıştır ve işe biraz geç kalsa ustasından dayak yiyecektir. Nezih Uzel, ideallerinin bir kadını mutsuz etmesine gönlü razı olmadığı için hiç evlenmemiştir. Erol Uras, kendini beğenmiş bir müzisyeni kıskandırmak için piyanosunun nota sehpasına bir dev aynası koyarak çalmıştır. Ulvi Erguner'i de şöyle kalemine dolar Özeke:
"Cehennemin azabını dünyada çekti de gitti. Diş etinden başlayan menhus hastalık onun başını yedi. Son gördüğümde gözü dahil suratının yarısı gitmişti. Hayatının son devirlerinde yüzüne maske takmak zorunda kaldı."
Anıları "yazan"ın olduğu kadar, "yazılan"ın da "özel tarihi" olarak okuyabiliriz.
Hele yazan da, yazılan da "elveda"sını çekmişse dünyaya, yorumu artık okuyanın değil midir?
Türkçenin en leziz eseri!
Bugün modern Türk şiirinin mimarlarından Yahya Kemal Beyatlı'nın doğumunun tam 116. yılı. "Üstad"ı bu mutlu günde, iki "fıkra"sı ile yâd etmenin sırası değil midir?
Ağzının tadına düşkünlüğüyle de ünlü Yahya Kemal, bir öğle vakti Abdullah Efendi Lokantası'nda büyük bir keyifle yemek listesini gözden geçirmektedir.
"Tatar böreği, iç pilav, zeytinyağlı enginar, kuzu çevirme, yoğurtlu kebap, badem tatlısı, kaymaklı baklava..."
Liste böyle sürüp giderken, üstat ağzını şapırdatarak her günkü sofra arkadaşına şöyle diyecektir: "İşte, Türkçe'de okumaya doyamadığım en leziz eser!"
Üstadın hani, "Sana dün bir tepeden baktım az”z İstanbul!" diye başlayan o ünlü "Bir Başka Tepeden" şiiri var ya, onun yazıldığı günler olmalı. Üstat, İstanbul'a "bakmak" için Boğaziçi'nde bir tepeye tırmanmakta. Fakat yolda nefesi kesilir ve koca bedenini bir bakkalın önündeki sandalyeye yerleştirir.
Bakkal, hemen fırlar ve "Bir şey almak ister misiniz?" diye soracak olur.
Üstat, hiç istifini bozmadan arzusunu dile getirir:
"Evet, biraz nefes alacaktım."
HAFTANIN KİTABI
Çağımızın önemli entelektüel düşünürlerinden Francis Fukuyama, "Sabah Kitapları" arasında çıkan "Büyük Çözülme" başlıklı çalışmasında Amerika ve öteki gelişmiş Batı ülkelerindeki sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin kışkırttığı derin değişimleri inceliyor.
"Sanayi"den "bilgi" toplumuna geçiş sürecinde refahın kaynağı olarak üretimin yerini hizmetlerin aldığını belirten Fukuyama, dolayısıyla 60'lı ve 70'li yıllardaki "Büyük Çözülme"nin, ağır ağır "Yeniden Oluşuma" dönüştüğünü ileri sürüyor.
Fukuyama, Zeynep Avcı ile Aslı Telli Aydemir'in Türkçe'ye kazandırdığı çalışmasının birinci bölümünde "Büyük Çözülme kaçınılmaz mıydı?" sorusunun yanıtını ararken, ikincisinde "Ahlak tarihi" üzerinde durmakta, son bölümde ise "geçmişin, bugünün ve geleceğin yeniden oluşumları"nı irdelemekte...
Peki, nedir "gelecek" için en önemli soru? Ünlü düşünürün yanıtı şöyle: "Evrensel kültürel kimlik şekillerinin, kültürel çeşitlilik anlayışının ötesine giden çok kültürlülük inancına rağmen ayakta kalıp kalmayacağı..."
Sosyal düzen ve insan doğası üzerine bir "büyük düşünme" kitabı...
|