kapat

CUMARTESÝ EKÝ
02.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber Ýndeksi
Yazarlar
Günün Ýçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Ýstanbul
Ýþte Ýnsan
Astroloji
Reklam
Sarý Sayfalar
Arþiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ.

Kadýnlar için tek yol þarkýcýlýk
Vivet Kanetti 'Turuncu Kayýk'ta ünlü yazarlarý ve karakterlerini konuk ederken, Türk edebiyatýna da 'kadýn bakýþýyla' eleþtirilerde bulunuyor

Gazeteci Vivet Kanetti, E. Emine adýyla yazdýðý yeni kitabý "Turuncu Kayýk" ile okuyucuyu Türk edebiyatýnýn sularýnda bir yolculuða çýkartýyor. Bu kayýða kimi zaman Ahmet Haþim, kimi zaman Ahmet Hamdi Tanpýnar ve onlarýn kahramanlarý biniyor. Reenkarne hayatlar yaþayan Refika isimli kahramanýnýn "Geçmiþ Ruhlar" kliniðinde o hayattan bu hayata yaptýðý yolculuklar ile karþýmýza çýkan bu kiþiler, bize daha önce okuduðumuz romanlarý bir de 'kadýn' gözüyle okutuyor. Biz kendisiyle "Turuncu Kayýk"a bindik ve biraz erkek yazarlarý biraz da Tanpýnar'ýn ünlü Nuran karakterini 'çekiþtirdik.'

"Turuncu Kayýk" birçok roman ve yazarý içeriyor. Bu edebiyata dair bir söz söylemek miydi?

Edebiyatta çimeni ezilmemiþ, kalýplardan çýkan yollar arýyor insan. Teknik olarak, bir miktar yeni televizyon programlarýndan esinlendim. Bir konuk, sevdiði kiþileri aðýrlýyor. Her biriyle, tonu, dili, gülüþü bile deðiþiyor. Her arkadaþýyla biraz baþka. Bu format bende bir özenme yaratmýþ olmalý. Bir roman da niye baþka yazarlarý birkaç sayfa, birkaç bölüm aðýrlamasýn ve onlarla "kendi dillerinde" konuþmasýn? Niye romanýmý bir misafir odasýna dönüþtürmeyeyim? Ahmet Haþim, A. Hamdi Tanpýnar'ýn bazý kahramanlarý, Nihat Genç'in bir öyküsü, baþka kýta ve dillerden yazarlar böyle bindiler Turuncu Kayýk'a. Buna cesaret etmiþ olmak bir eðlence duygusu verdi bana.

NURAN ANTÝPATÝK
Türk edebiyatýna 'kadýn bakýþý'ndan hareketle eleþtirilerde de bulunmuþsunuz. Özellikle Tanpýnar'ýn Huzur romanýný içeren bölümde çok belirgin... Onun Nuran karakterini neden sevmiyorsunuz?

Romana, yani kayýða Nuran'dan önce Emma bindi. (Nuran'ýn kocasýný ayartmýþ Romen kadýn.) Huzur'da birkaç satýrlýk ömrü var onun. Ama o birkaç satýr onu þeytan kýlmaya yetmiþ. Modern kadýnýn, "yabancý" kadýnýn erkeklerde uyandýrdýðý bütün iðrenme-arzu-aþaðýlamayý üzerinde toplamýþ. Acýdým ona açýkçasý... Nuran ise ideal bir resim, bir kültürel sentez hayali. Ama üç yýl önce Huzur'u yeniden okuduðumda, bana o kadar antipatik geldi ki Nuran!

Bu yazarlar 'kadýn'ý nasýl ele almýþlar?

Ahmet Haþim'e minnet duyuyorum. Çünkü kadýn meselesiyle çok didiþti. Hiç alýþýk olmadýðýmýz çið ve çýplak bir dille. Çeliþkilerden ürkmeyen ender yazarlarýmýzdan.

Onun sayesinde, Cumhuriyet'le birlikte toplumun içine fýrlatýlan kadýnýn dedelerimizde, babalarýmýzda nasýl bir panik yarattýðýný görüyoruz. Bu konuyla boðuþan 10-15 tane makale yazdý. "Kadýn yükselip büyüdükçe, erkek geceye düþen þekiller gibi süratle kararýyor, küçülüyor, siliniyor" dedi. Çok varoluþsal bir korku... Bu panikle boðuþtuðu için, sonunda kadýnla barýþabilmiþtir o. "Bu asýrda iki geri kalmýþ mahluktur, þair ve kadýn" der. Burada kadýný erkeðe deðil ama, belki daha da önemlisi þaire, yani kendine eþit koyar ki, bu müthiþ bir þey!

Günümüz edebiyatýnýn kadýna bakýþý ne yönde?

Kadýna ya çok yukardan ya da çok aþaðýdan bakýyor. Batýlýlaþma iradesiyle topluma fýrlatýlan kadýnýn erkeklere verdiði "o varoluþsal panik"le yüzleþmedik (ki bundan erkekler kadar elbette kadýnlar da sorumlu), iltihap akýtýlmadý, böylece sinsi ve çok derin bir cinsiyetçilik iþte bu günlere kadar geldi. Hem toplumu, hem modern edebiyatý iðdiþ etti. Bugün yerli yersiz pohpohlamalara, en banal genellemelere bürünüyor o sinsi cinsiyetçilik. Kadýn þöyle güzel, böyle üstün, dibinde bizden daha olgun falan. Ne münasebet, kadýnlar neden daha olgun, yetenekli, becerikli oluyor! Sýð genellemeler. Ve elbette tuzaklar. Bunlarla kýyaslarsak, Haþim'in kadýnlarla açýk açýk boðuþmasýnda, Tanpýnar'ýn Nuran'ý dilsiz bir resim gibi yaratýþýnda, billur bir saflýk buluyorum. Huzur'da hiç deðilse Türk erkeðinin kadýný ne kadar az tanýdýðý, bu varlýkla ne yapacaðýný bilemeyiþi o kadar açýk ki... Nuran için, büyük iltifatý þu: 'Bir sükžt aðacýnýn meyvesi". Hakikaten hep susar Nuran, sadece Mahur Beste'yi, her yöreden türküleri söylemek için aðzýný açar! Bizde bugüne dek erkekleri en rahatlatan kadýn. Eþit iþe, eþit ücret biliyorsunuz yýllar önce bir tek gazinolarda saðlanabildi... Bir de sendikalar zamaný, fabrikalarda. En son Sibel Can'ý gördüm TV'de, bir Hafýz Post söylüyordu. Tanpýnar görseydi, gözleri yaþarýrdý... Kimileri popüler kültür içindeki insanlarý eleþtiriyor. Kýz çocuðu yetiþtirmem gerekseydi, þarkýcý olmasýný isterdim. Madem hiçbir þeyi deðiþtiremedik, kendi kaderini tayin edebileceði tek alan olarak orayý görüyorum.

Nuran'ýn baba tarafýndan Mevlevi, anne tarafýndan Bektaþi olmasýný da eleþtiriyorsunuz...

Yok caným... Sadece Nuran'da her þeyin "ecdad mirasý" oluþunu, ve hep bununla övünmesini antipatik buluyorum. Birey kendini inþa eder, ecdad mirasýyla o kadar övünmez. Ama ne yapsýn Nuran? Kültürel ve varoluþsal "self made man"lik, erkek iþi o kitapta. Kadýnda "ecdad mirasý" bu kadar makbulsa, birey olmak ona asla yakýþtýrýlmadýðý için.

Son zamanlarda kadýn yazarlarýn ve kadýn romanlarýnýn sayýsýnda çok hýzlý bir artýþ var. Bu iyiye mi alamet?

Bir bakýma. Çok büyük kalite farklarýna raðmen, ki bu da doðal... Ama elbette çok sayýda yazar kadýn olmalý ki, aradan nadir sesler çýksýn. Onlara bugünün 'sessiz nakýþ iþleri' diyebiliriz... Sonra, bize özgü bir þey, bir kadýn yazarlar kontenjaný var edebiyat ortamýnda, her kadýn yazarýn çýkýþý neredeyse "moda" gibi sunuluyor. Birkaç mevsimlik. Yeni birini modalaþtýrdýðý zaman, öncekini sandýða kaldýrmak üzere... Bir yazar kadýn yerine bir baþka yazar kadýný koyma ve illa onlarýn arasýnda bir rekabet, bir gladyatörler güreþi yaratma eðilimiyle... Belki bundan ötürü, ilk günden beri moda olmamak için çok gayret ettim.

Kadýn yazar tanýmýný nasýl deðerlendiriyorsunuz?

Kendime yabancý bulmuyorum, ama bireysel özellikleri görmemeyi amaçladýðýnda pek çok yazar kadýný rahatsýz etmesi doðal. O kötü niyeti sezdiðimde, beni de irite ediyor. Yazar kadýn, sadece hemcinsleriyle deðil, bütün yazarlarla yarýþmak için yola çýkýyor. Belki budur, bazýlarýnýn iþine gelmeyen... Örnek alýnacak yer, tenis deðil, týp dünyasý olmalý... Çünkü bu alanda doktor haným, doktor bey denir. Ben de bu tanýmýn þart koþulmasýndan yanayým: Yazar kadýn. Bakalým o zaman bu tabiri o kadar sýk kullanmaya yanaþacaklar mý?

Türkçe edebiyatta, sadece gerçek kadýn kahramanlar deðil, yeni ses ve biçim arayýþlarý da çeþitlenebilir; kadýnlarýn daha fazla, özellikle daha özgürce ve daha cesurca yazmasýyla... O zaman binlerce farklý kadýn karakteri ve duruþunun olabildiðini keþfedeceðiz. Bu da Kristof Kolomb'un Amerika'yý keþfetmesinden daha sarsýcý olacak.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr