kapat

CUMARTESİ EKİ
02.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Aşk en güzel şey
Rock'un hassas kadını PJ Harvey, yeni albümünde aşkı, hayatı ve kadınları anlatıyor. 'Stories from the City, Stories from the Sea' Harvey'nin herhalde hep 'olmak istediği' Patti Smith'e, hürmetlerini sunması niteliğinde

Güzel bir ismi var hâli hazırda; Polly Jean Harvey. Eski İngiliz romanlarındaki karakterlerin isimlerini çağrıştırıyor. Onlar gibi davranıyor zaten; dudaklarına kopkoyu rujlar sürüyor, beyaz tenine tezat siyah deri kıyafetler kuşanıyor, tüylü fularlarla dolaşıyor... Ve rüyalarında atlar görüyor. "Bir gün 'yuvam' diyebileceği" bir yerin olacağına inanıyor...

PJ Harvey -ki biz onun isminin haricinde de güzel olduğunu düşünüyoruz, ama kimse bize katılmıyor- tatlı bir hatun, ama 'tatlı' bir müzik yapmadı hiç. Kendisini kendisi de "fazla zayıf ve tuhaf" bulduğundan, 'tatlı' bir hayatı da olmamıştır muhtemelen, şarkılarındaki hayata bakışından tahmin ediyoruz. Ama ilk defa şöyle demiş yeni albümünde: "Hayatın bu denli karmaşık olduğuna inanamıyorum/Benim tek yapmak istediğim senin soyunmanı izlemek oysa/Evet, bu hissettiğim aşk/Tekrar acıya dönebileceğime inanamıyorum/İnsan yazın, baharda bile böyle mutlu olamaz oysa..."

PJ Harvey'nin yeni albümü "Stories from the City, Stories from the Sea" kısaca 'mutlu' bir albüm. Daha doğrusu onun yaptığı en mutlu albüm. Ama daha romantik diyemeyiz, en sevdiğimiz Harvey albümü "To Bring You My Love"daki 'eski usžl', olmayan sevgiliye yakarışları duyduktan sonra...

THOM YORK'LA DÜET
Rolling Stone dergisi Harvey'deki bu değişikliği sekse bağladı; Harvey'nin nihayet seksin 'eğlenceli' bir şey olduğunu keşfetmesine... Akabinde Q dergisi de Radiohead'in Thom Yorke'uyla yaptıkları muhteşem düet "This Mess We're In"de bile, "Gece gündüz seninle sevişmenin hayalini kuruyorum sevgilim" sözlerinin bulunmasını, kadıncağız için resmen bir reform ilan etti. (Yorke'un da 'kamu' gözünde ne denli 'patetik' addedildiği hesaba katılırsa, böylesi 'tuhaf' bir ikilinin böylesi sözler icra ediyor olması, dikkat çekecektir elbet. Ama atladıkları şey belki de şarkının New York'ta gökdelenlerin ortasında bir apartman dairesinde yaşanan ve bir daha asla yaşanmayacak olan bir aşkı anlatıyor olmasıydı...)

Bizce PJ Harvey'deki yegane değişim "Bir gün suyun yüzüne çıkacağız/Hayatı geldiği gibi yaşayacağız" gibisinden sözlerinde; ya da TV'lerde gördüğünüz o çantasını sallaya sallaya sokaklarda gezindiği "Good Fortune" kilibinde, yüzümüze bakarak "Bir zamanlar imkansız olduğunu zannettiğim herşey başıma geliyor!" demesinde...

Aynı şarkıda bir de "çingeneler gibi sevgilisinin ve tüm dünyanın etrafında dans ettiğini" söylemesi var ki, bu tek bir şeyi akla getiriyor: PJ Harvey, eskiden beri göğsünü gere gere hayattaki en büyük ilahesi bellediği, rock'un kadın şairi Patti Smith'e, git gide daha çok benziyor. Müziğinden, şarkı söyleyiş tarzına, bir nevi saygı ifadesi gibi albüme koyduğu "Horses"da rüyalarında gördüğü atları bizimle paylaşmasına kadar. Zaten Interview dergisine de şiire merak saldığını söylüyor...

30 yaşını idrak eden Polly Jean, hâlâ hayatı sevmiyor, ama aşk hayatını anlatmakta sakınca görmüyor ve "Is this desire?" gibi sorular sormuyor artık. "This is love" diye bağırıyor.

Ayşe Deniz Poyraz

Müzik paradan da önemlidir bebek!
Allan Harris, gençlerin klasik cazı unutmasından mustarip: 'Bebek seni seviyorum diyerek, milyonlar kazanmak kolay. Eski müzisyenler meteliksiz ölürdü' diyor

Amerikalı caz vokalisti Allan Harris geçen hafta İstanbul'daydı. AFM Kerem Görsev Caz Bar'da sahneye çıkan Harris'i cazseverler, Q Caz Bar'daki konserlerinden hatırlayacaklar. Geçen yıl Kerem Görsev'le birlikte Universal'dan çıkan "Laid-Back" adlı albüme imza atan Harris, önümüzdeki mart ayında tekrar bir aylığına gelecek İstanbul'a...

Annesi konser piyanisti, teyzesi ise şancı olan Harris, büyüdüğü Brooklyn'de çocuk yaşlarda bulmuş müziğin içinde kendini. Bunda teyzesinin katkılarını gözardı etmemek gerek. Harris, sahneye ilk çıktığı günü dün gibi hatırlıyor. Henüz 14 yaşındayken teyzesinin götürdüğü bir yetenek yarışmasında nota anahtarını unutunca önce sahnedeki baba cazcılardan, sonra da "Bu şarkıyı kaç kere söylemedik mi?" diye kendisine çıkışan teyzesinden büyük azar işitmiş. Ama bu da hazırlıklı olmak konusunda kendisine büyük ders olmuş. Artık dünyanın neresine giderse gitsin ne notaları ne anahtarlarını unutuyor!

Harris, iyi bir caz vokalisti olmasını sadece tecrübeye borçlu olduğunu söylüyor. Bir de hayran olduğu Nat King Cole, Louis Armstrong gibi ağabeylerine...

HANGİ RÜZGAR ATTI
Bugüne dek altı albüm kaydeden, CNN'deki "Showbiz Today"in ülkenin en iyi caz vokalistleri arasında saydığı Allan Harris, peki nasıl olmuş da Türkiye'ye gelmiş? 1995'te Q Caz Bar'a davet edilen Harris o tarihte Kerem Görsev'le ilk defa tanışıyor ve Görsev'in müzikal bilgisinden etkileniyor. Böylece müzikal birliktelik başlıyor ve geçtiğimiz aylarda da bir albüm çıkarma fikri doğuyor. "Laid Back", piyanoyla vokalin birbirlerini sırt sırta dinledikleri, 1950'lerin (dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasından çook önce) Amerikası'ndaki güzel aşk şarkılarının yer aldığı bir albüm. Yani hiddet ve zulüm içermiyor...

"Peki ama, modern dünya, şimdiki gençler farklı?" diyecek oluyoruz; "Genç müzisyenler ve dinleyici, klasikleri neredeyse unutacak. Bu şarkıların çoğu sadece romantik değil, bir anlam da ifade eden sözlere sahip. 'Bebek seni seviyorum!' diyerek milyonlar kazanabilirsiniz, Eminem gibi kolay para kazanmak kolay, ama John Coltrane'le düet yapan müthiş bariton Johnny Hartman kanserden öldüğünde meteliksizdi. Bence bunları öğrenmeli herkes" diye sert çıkıyor.

Peki ya bizim sesler, ezgiler? "Dünya tarihinde nerede olduğunuzu gösteren bir ritminiz var... Başka kültürleri aranıza alıp neleri varsa sofraya koymasına izin veriyorsunuz. Sanıyorum Avrupa sizi uzun zaman bu yüzden sevmedi" yorumunu yaptıktan sonra, "Aman Tanrım! Neler söylüyorum" diyor...

Yeşim Nur


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır