-Yâ Resõlâllah! Yâ Resõlâllah!.. Allah (C.C.), Zübeyr ve Esma'ya bir oğlan verdi...
Bu haberin Resõlüllah ve ashabı üzerinde hasıl ettiği sevinç tezahürleri doğrusu görülmeye değerdi. Resõlüllah'ın mübarek yüzlerinde bir mutluluk dalgası sımsıcak, pırıl pırıl nurlar saçarak yayılıyordu. Mübarek çehrelerinde yayılan gülümseme, sahabelerin coşkunca sevinçlerine daha bir sevinç katıyordu. Sevinçten herkes birbiriyle kucaklaşıyor, sanki kanatlanıp uçuyorlardı. Haber kısa zamanda Medine'ye yayıldı. Bütün Müslümanlar, yahudilerin yaydıkları haberin kuyruklu bir yalandan başka bir şey olmadığını böylece öğrenmiş ve rahatlamış oldular.
Ebõ Bekir'in (R.A.) kızı Esma (R. Anhâ) da kucağında çocuğu olduğu halde sevinç içinde gülerek Resõlüllah'ın huzuruna geldi. Çocuğunu Resõlüllah'ın mübarek kucaklarına bıraktı. Resõlüllah çocuk için hayır duada bulundular. Sonra bir hurma istediler. Çiğneyip çocuğa yedirdiler. Bereketle dua edip, adını Abdullah koydular.
İşte Zübeyr oğlu Abdullah, hicretten sonra Medine'de dünyaya gelen ilk Müslüman çocuğu oldu. Bir hayli zaman geçtikten sonra, Kureyş, Resõlüllah'ın sahabeleri ile Bedir'de karşılaştı. Zübeyr o gün başına sarı renkli bir sarık sarmıştı. Savaş meydanına yürümüş, kılıcıyla kâfirlere meydan okuyordu.
Çoğu zaman Zübeyr'in içi cihad aşkıyla yanar, savaşa gitmeyi dört gözle beklerdi. Bu arzusu, ancak düşmana kılıç sallayıp, ok attığı zaman teskin olur, hafiflerdi.
Müslümanların kâfirlerle karşılaştığı ilk savaş Bedir savaşı oldu. Peygamberimiz o gün Müslümanlar'ın yenilmelerinden korkmuştu. Bunun için mübarek başlarını kaldırmış, ellerini açmış ve şöyle dua etmişlerdi:
- Allahım! Eğer İslam'ın şu topluluğunu helâk edersen, yeryüzünde sana ibadet edecek bir topluluk kalmamış olur. Sen yardım et!
Allah, Resõlü'nün bu duasını kabul etti ve şu meâldeki ayeti indirdi:
(DEVAMI YARIN)