Ben artık entel miyim?
Selahattin Duman'ın, imajında 'deli' kelimesi sık olan birinin röportaj isteğini kabul etmesi beni şaşırttı. Üç gün sonraya randevulaştık; Simitsiz eve giriş yasaktı. Bir torba simit ve kır çiçekleriyle kapısının önündeydim . 'Haftanın rüküşü' unvanım da olsa şıktım. Ama, karşınızda sizi Matrix kahramanına benzeten biri varsa...
Her sabah bugün gündeme neler kazandırdım' sorusuna cevap bulmak adına merakla açtığım bu sayfaları şimdilerde 'sayfa işgalimin zaferi'ni kutlamak amaçlı karıştıracağım. Türkiye'de, hayatında mankenlik mesleğini icra ederek bir kişinin bu zaferine kaç kişi alkış tutar bilemiyorum; ama ayakta alkışlanacak bir yazarı sayfama konuk ettiğim için en azından tarafsız bir yorumu hak ediyorum.
JÖNÜN EN ALASI
Kolay değil, 'Türkiye'nin en çekici 10 erkeği' sıralamasında erkek güzelimiz Önder Bekensir'i bile açık farkla sollayan, 'mankenden oyuncu olmaz' sloganları atılırken, 'yazardan da alası olur' diyerek jön ünvanını hak eden Selahattin Duman'la bir öğleden sonrasını paylaştım.
İmajında 'deli' kelimesi sıkça tekrarlanan birinin röportaj isteğini hiç tereddüt etmeden kabul etmesi beni şaşırtmadı desem yalan olur. Telefonun karşı tarafındaki tok sesin sahibi ile bir an önce tanışmalıydım. Israrlarım sonunda üç gün sonraya randevulaştık; fakat bir şartla... Simitsiz eve giriş yasaktı. Sempatik olma adına biraz abartıp bir torba simit ve kır çiçekleri ile tam vaktinde kapı önündeydim. Israrcı olmamak adına telefonla bir kere bile kendimi hatırlatmadım. Eee tabii ki, Deniz Akkaya röportaj yapacak, unutulur muydu bu randevu?
HAYALKIRIKLIĞI
Kocaman bir hayalkırıklığı! Evet, unutulmuştum, ne yapmalıydım, ısrarcı mı olmalı yoksa gurur meselesi mi yapmalı? Sonuç: Etiler'de atılan 15 dakikalık tur sonrasında Selahattin Duman uykusunu yarıda bölmüş, traşını olmuş, şık bir ev kıyafeti ile hazır, beni kapıda karşıladı. Ben ise her nekadar televole programında her hafta 'haftanın rüküşü' ünvanını kimseye kaptırmasam da o gün çok şıktım. Ama bu şıklık neye yarar, karşınızdaki sizi MATRIX kahramanlarına benzetirse...
Simitler ve peynir çeşitleri 'beni yemelisin' dercesine önümde dururken, benim gibi oburlara yakışmayacak bir tavır içerisindeydim. Yemek umurumda değildi ki! Hemen konuşturmalı, ağzından laf almalıydım. Bıçkın gazeteci edaları içinde.
Favorim Ali Kırca'yı bile çekicilik konusunda sollayan yazarımızın gözünün içine bakıyordum. Bugünlerde katıldığım bir televizyon programında bana sorulan bir sorunun ağırlığı vardı üzerimde; 'Entel olma çabası neden?..' Bu röportajın ve devamı gelecek yazıların asıl amacını nasıl da anlamıştı, soruyu soran değerli izleyicimiz. Amacım kendimi entellektüel kesime kabul ettirmektir. (Son iki cümlemi ciddiye alabildiyseniz sizde en az benim kadar delisiniz demektir.)
* Şanlı bir futbolcu olduğunuz söyleniyor, haklı bir şöhret mi sizinki?
- Evet (bıyık altından hınzırca). Galatasaraylıyım ama fanatikliğim yok. Bu yaşta fanatik olunmaz. Mesela ben Türkiye'de maça gitmiyorum. Türkiye'de maça gitmek tehlikeli. (İşte Türkiye'nin gerçeğini anlatmak için yeterli cümle.) Tehlikesi bir yana maça gittiğimde 500 kişi önümü kesip 'abi ne olacak bu maçın hali' diye soruyor. Ne olacaksa olacak işte. Bu durumlarda biri size bıçak soksa koruyacak mekanizma yok. Selahattin Duman şöhret olmadan önce maçlara gidermiş ama artık şöhretin bedelini yurt dışında maçlara giderek ödüyor. (Tanrım, bana da bir gün böyle bir bedel nasip eyle.)
* Peki ya Fenerbahçe için yazacağınız kitap? (İşte Galatasaraylılar'a bir darbe daha, hem de hiçbir takıma yar olmamış bir yazardan.)
- Kitap haline getirmedim, televizyona belgesel olarak düşündüm. Zaman bulunamadı, kafamı eğemedim üstüne. Eski spor mecmualarından bitmemiş çevirilerim var. Çalakalem iş yapmamak lazım. Hem tarihe saygı, hem kendine saygı, hem de okura saygı.
* Yazıyorsunuz. Okumak için neleri tercih ediyorsunuz?
- Çetin Altan'ın bir lafı vardır hiç kimse bu günden yarına kimin kalıcı olacağını bilemez. 200 sene önce yazmış olan ÇEHOV, halen zevkle okuyorsun; Benim için halen günceldir. Birde KAFKA vardır. Ben hiç sevemedim, niçin severler anlamam. Bende Çehov'la aynı tadı bırakmaz."
KORKMADAN SORDUM:
Çekici misiniz?
MERTÇE CEVAPLADI:
Çirkin adamım
* En çekici erkek sıralamasında hak ettiğiniz yerde misiniz?
- Her zaman ilk üçte idim ama Ahmet Mete Işıkara çıkınca klasmanda düştüm. Hep söylerim ben hakikaten çirkin bir adamım.
* Estağfurullah...
- Haklısınız ama üzülmeyin'dir tam karşılığı bu estağfurullahın. Bu çekicilik kavramı kadınlara özgüdür.
* Erkekler için durum farklı mı?
- Güzellik olmadan hiçbir şey beş para etmez, doğanın kuralı bu. Kadın, kadınca duygular taşımalıdır. Yoksa başka şey, silahşör olur.
* Kadın dilinden anlar mısınız?
- Ben insanın dilinden iyi anlarım. İnsanlar bana yürekleriyle açılır. Tabii ki kadınlara daha fazla özen gösteririm. Bizim toplumda, kadınların hırpalandığını düşünürüm hep. Kadınlar hayata karşı daha erken politik davranmaya başlar.
* Yazılarınızda ismi sık geçen Tansu Çiller'e sempatiniz nerden geliyor?
- Benim sempati duyabilmem için bir insana, mizah duygusunun olması lazım. Gülemiyorsa, espriden anlamıyorsa benim sempatimi kazanamaz. Tansu Hanım'da maalesef o sanat yok. Kendisiyle o kadar meşgul ve espriden o kadar uzak bir yapısı var ki. Benim için kocası daha eğlenceli.
|