Kendinizi öyle bir çalışma temposuna kaptırıyorsunuz ki, bu şartlı refleks gibi.. Hani o an "Seviyorum, aşığım" demeniz gerekiyorsa söylüyorsunuz. Bir şeyler hissediyor gibi oluyorsunuz ama o setten çıkınca bitiyor. (Heyecanla devam ediyor) Sonra, yıllar sonra ben de filmleri seyrettiğim zaman; ne kadar büyük aşklarmış diyorum. Ben de çok yabancılaşarak seyrediyorum tabii filmleri. Hakikaten o oyuncu ne kadar yakışıklıymış diyorum. Nasıl hiçbir şey hissetmeden, gerçek yaşamda birşey hisettmeden bu duyguları vermişiz, ben de bunu zaman zaman düşünüyorum. Hayatımda çok büyük bir aşk olmasa belki olabilirdi.
* Ne kadar zamandır yalnızsınız, Türkan Şoray bu kadar zamandır aşksız mı yaşıyor?
Aşksız yaşıyorum çünkü beraber olacağım erkekte artık herşeyi bulmak istiyorum. Beklentilerim çok fazla. Kafa yapısı olarak, sanatımı anlayarak, sevgiyle yaklaşan biri olması lâzım. Çevremizde çok erkek var ama aradığınızı bulmak yine de zor.
Canım sıkıldığı zaman konuşabileceğim, başımı göğsüne yaslayabileceğim bir hayat arkadaşım olmasını zaman zaman düşlüyorum, hayatı paylaşmak güzel bir şey ama istemek yetmiyor.
* Kendinizi işe vererek mi bu boşluğu dolduruyorsunuz?
Hayır, iş hayatı kendiliğinden gelişen bir şey ama iş yaşamım sırasında da bu eksikliği zaman zaman hissediyorum. Şimdi yalnız yaşamaya da alıştım, bundan sonra zor olur mu diye de düşünüyorum. Aslında sağlam beraberlikler karşılıklı güven olduğu, her iki taraf da birbirine baskı yapmadığı zaman kurulabiliyor. Bu da tecrübeyle oluyor. Benim de yaşamımda hep birbirimizin hayatına müdahale ettik aşkta..
* Kıskanç mısınız?
Evet, sevdiklerime karşı aşırı tutkulu ve kıskancımdır.
* Sizin için bir de kıskanılma söz konusu. Bu kadar dikkatleri üzerinde toplayan bir güzellik ve başarıya sahip biri aynı zamanda kaskanılmıyor mu?
Onu da yaşadım ama ben de çok kıskancımdır.
* Bir başkasına bakmasını bile mi kıskanırsınız?
Evet, ona bile tahammülüm yoktu. Ama zamanla çok yanlış olduğunu anladım. Kıskançlık da kendine güvensizlikten kaynaklanan bir şey herhalde. Şimdi hem kendime güvenim arttı, hem de insanları çok olduğu gibi kabul ediyorum. Bir de en büyük yanlışımız insanları değiştirmeye çalışmak oluyor. Onun için bundan sonra bir ilişkim olursa çok farklı olur diye düşünüyorum.
* Kafa olarak, kültür olarak da kendinizi çok geliştirebildiniz mi? Örneğin okuyor, ülkenin gündemini takibediyor musunuz?
Evet, bunun için çok çaba sarfediyorum. Kendimi ve dünyayı tanıma adına, kendi huzurum ve mutluluğum adına kendimi geliştirmeye, okumaya çalışıyorum. Gözlem de çok önemli. Okumak kadar izlemek, hayatı takibetmek. Çok izliyorum.
Bu ülkede yaşayan biri olarak Türkiye'nin sorunlarına duyarsız kalmak imkânsız. Her şey beni etkiliyor. Bugün ülkemde ekonomik dengesizliğin de farkındayım. Geçim sıkıntısı içindeki insanları görmek beni çok mutsuz ediyor.
* Siz aynı zamanda toplumsal bir misyon da yüklenebilirdiniz. Milyonlarca hayrana sahip biri olarak insanlara mesajlar verebilir, sorunlara yardımcı olabilirdiniz. Gelecek için kendinize farklı bir boyut kazandırmak aklınıza geliyor mu?
Aslında çok iyi bir fikir. Ben bunu kısmen uyguluyorum zaten. Zaman zaman demokratik hareketlere katkıda bulunuyorum. Aydınlar dilekçesi oluyor imzalıyorum, bazı protesto olaylarına katılıyorum..
* Örneğin Güneydoğu'daki intihar olaylarını, töre bunalımlarını izliyor musunuz?
Güneydoğu'daki kadınların dramlarını biliyorsunuz ben Hazal gibi, Sultan Gelin ve Berdel gibi filmlerimdeki rollerimle anlatmaya çalıştım. Oralara gittim.. Yaşadıklarını çok iyi biliyorum. Doğdukları andan itibaren onlara yüklenen rollerin sıkıntısını biliyorum ama elimden gelen bu.. Biz bunları mesleğimizle dile getirmeye çalışıyoruz.
* Türkiye'de sevilen sanatçıların da örgütlenerek bu tür konularda öne çıkıp olayların çözümüne katkıda bulunabileceğini düşünüyor musunuz?
Buna katılıyorum, evet. Yeri geldiği zaman, herhangi bir konuda sevilen bir insan veya insanlar etkileyici olabilir. Örgütlenme olmasa bile belki bundan sonra belli olaylarda çıkıp birikimlerimi söyleyebilirim.. -BİTTİ-
RUHAT MENGİ