kapat

29.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Depremzedeleri unutmayalım...

Biz sıcak yerlerde çalışıp, sıcak salonlarımızda televizyon seyredip, sıcak odalarımızda rahat rahat uyuyabiliyor, iftar yaptıktan sonra bacaklarımızı uzatarak, rahatlıkla televizyonlarımızı seyredebiliyorsak, "Şükür Allahımıza" diyelim ama depremzedeleri de aklımızdan çıkarmayalım...

Onlar ikinci kışı da ızdırap içinde geçirmeye hazırlanıyorlar. Hatta bu günlerde soğukla nasıl savaş vereceklerini düşünüp, duruyorlar. Üstelik de mübarek Ramazan günlerinde inançları gereği, dini vecibelerini de yerlerine getiriyorlar. Unutmayalım ki, onlar da bir zamanlar bizim gibiydiler. Hatta hatta içlerinde bizden daha varlıklıları da vardı. Ama kader bu... Bir anda herşeyi aldı, götürdü...

Bana kalırsa bu kutsal ayda onları düşünelim, düşünmekten de öteye giderek, pamuk ellerimizi ceplerimize atarak, yardımlarımızı o yöne kaydıralım... Yiyecek, giyecek, yakacak gibi acil ihtiyaçları karşılamak için depremzedelere elden geleni yapmak lazım... Mübarek ayın bizler için huzurlu geçmesi ancak bu görevleri yerine getirdiğimiz sürede mümkün olacaktır.

Acizane tavsiyem; özellikle Ramazan ayı içerisinde fitre, zekat gibi dini görevleri bu tarafa yönlendirerek yerine getirelim. Yalnız bilindiği gibi, bu yardımların çar, çur olmaması lazım...

Hatırlayacaksınız, daha önceleri bazı kurumlar ve dermekler aracılığıyla yolladığımız yardımlar "cebellezi" olmuştu... Mümkünse üç-beş arkadaş bir olup, oralara giderek, yardımları gerçek ihtiyaç sahiplerine verelim. Sanırım bu daha makbul bir hareket olacaktır. Zira bugün onların başına gelenler, yarın bizim de başımıza gelebilir.

Elektrik telleri çok tehlikeli...
Avcılar-Parseller semtinde elektrik telleri adeta yerlerde... Çoğu tel yere o kadar yakın ki, her an bir kaç kişi ölebilir. Hele hele İSMAR adlı marketin bulunduğu apartmanın yanından geçen teller kötünün de kötüsü... Haftada iki-üç kez korkunç patlamalarla bu teller alev alıyor, alev saçıyor, insanlar panikle sağa-sola kaçışıyorlar. Hatta bazen o civarda oturan vatandaşlar, duydukları patlamaları bomba sesi zannediyorlar.

O teller birbirlerine çarptığı zaman o kadar büyük şerareler çıkıyor ki, kıvılcımlar apartmanların yedinci katına kadar uzanıyor. Büyük bir şans eseri henüz ölen ve yaralanan yok... Zaman zaman üst katlardaki apartman sakinleri yangın var diye pencerelerden aşağıya kova kova su döküyorlar.

Pekiyi bütün bunlar olurken, bu elektrik idaresi nerelerde?... Bu telleri böyle abuk-subuk çekenlere kim hesap soracak?... Nerede onların teknisyenlikleri?... Nerede onların mühendislikleri?... Yazık günahtır be!... İnsanlarımızı böyle tehlikelerle başbaşa yaşatmak insanlığa sığar mı?... Dua edin Ramazan ayına... Yoksa size başka türlü konuşurdum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır