Hortumlama ve sismikleme!
Farkı farkedelim. Farkı ne? Hortumlama ne? Sismikleme ne? Hortumlama her alanda yapılan ve Hazine'nin parasını, vergileri, toprakları, deniz kıyılarını, ormanlarını, havayı, suyu soymanın genel adıdır.
Genelin parasını...
Genelin hakkını....
Genelin hissesini...
Özele aktarmak...
Örneğin, banka hortumlama ile bankalar boşaltılır. Krediler buharlaşır. Ülkenin kaynakları savrulur. Genelden alınır, özele verilir.
Genel yoksul kalır...
Kişi zengin olur.
Tüküreyim böyle zenginliğe...
***
Öte yandan, çok basit anlatımla; deniz dibinin röntgenini çekmeye de sismik araştırma deniyor. Sismik araştırma yapmak için, ileri teknolojik aletlerle desteklenmiş gemiye ihtiyaç var. Eldeki gemiler 3-5 milyon dolar harcanarak bu sismik araştırmayı yapacak hale getirilebiliyor.
Ülkenin bu imkânı varsa...
Bu imkâna sırtını dönüyorsan...
3 milyon dolara yapacağın işi, 28 milyon dolar yatırarak yeni bir gemi almaya kalkıyorsan, bu da ülkenin kaynaklarının savrulması değilse nedir?
Ülke genelinden almak...
Gemiyi yapan yabancıya...
Gemiyi satan yabancıya...
Borç para veren yabancıya...
Satış komisyonu alan yerliye...
Para aktarmak değilse, nedir?
Ülke yoksul kalır.
Kişi zengin olur..
Bunun adı da sismikleme olur...
***
Kandilli Rasathanesi Müdürü ve Başbakanlığın Deprem Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "28 milyon dolara yeni bir sismik gemi alınmasına...." karşı çıktı. Bu kadar parayı bu gemiye vermek yerine hastane binalarını, okul binalarını, askeri kışlaları depreme karşı güçlendirelim önerisi getirdi. Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkan Yardımcısı ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam da aynı görüşte.
Yeni gemi almaya gerek yok.
Akla şu soru geliyor:
Marmara denizinin dibindeki fayların durumunu incelemeye, gravite ve manyetik araştırmalar yapmaya, ayrıntılı deniz tabanı topoğrafyasını çıkarmaya, deniz tabanı görüntülemesi ve palco-sismoloji gibi jeolojik ve jeofizik çalışmalara ihtiyacımız yok mu?
Prof. Dr. Cemal Saydam ve Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'ya göre araştırmaya ihtiyaç var.
Fakat yeni gemiye gerek yok.
Çünkü eldeki gemiler yapabilir.
Deniz Kuvvetleri'nin elinde Çubuklu ve Çeşme adlı iki araştırma gemisi var. Deniz Kuvvetleri, "Çeşme gemisini mazotu ve kaptanıyla veriyoruz, alın, yeni aletlerle donatın, araştırmanızı yapın" diye teklif de getirmiş...
9 Eylül Üniversitesi'nin...
Piri Reis adlı gemisi...
ODTÜ'nün gemisi...
Bu iki gemi de en iyi ihtimalle yılda ancak 100 gün çalışıyor. Yılın 265 günü yatıyor. Bu gemiler de istenirse, 3-5 milyon dolarlık yeni teknolojik aygıtlarla desteklenerek istenilen kıvama getirilebilir.
***
Ayrıca Prof. Dr. Cemal Saydam'ın bana söylediğine göre Fransız devlet Ifremer kurumu, yani Fransa'nın TÜBİTAK'ı, ileri teknolojiyle donatılmış bir sismik gemisini Ağustos'ta Marmara'ya gönderiyor. Bu gemi deniz tabanından 15 kilometre de aşağı inerek bütün bilimsel bulguları tespit edip bize verecek.
Hem de parasız...
Hem de pulsuz...
Bilim adına...
İnsanlık adına verecek...
Elde bu imkân da varken MTA, neden 28 milyon dolar akıtarak yeni bir gemi almak istiyor?
Ve bu geminin alınması için Bakanlar Kurulu'ndan karar çıkartanlar ne düşünüyorlar?
28 milyon dolar...
19.6 trilyon Türk lirası eder....
Büyük para....
Niçin bu sismikleme?
En iyi cevabı MTA Genel Müdürü'nün vermesi gerekir.
Onunla da konuştum...
Yarın yazacağım..
Adnan Hoca: Mesih değilim. Pazar günü bu köşede yayınlanan "Kınalı mesih patlaması" başlıklı yazıda adı geçen Adnan Oktar, avukatı aracılığıyla bir açıklama gönderdi. Mesih olarak tanımlanmasının doğru olmadığını belirtti.
