Bunları Avrupa Birliği isteyince çok kızıyoruz
MHP'liler MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve Müsteşar Yardımcısı Mikdat Alpay'ın açıklamalarına çok kızdılar. Kızmakta çok haksız değiller, çünkü ilk kez devletin katından birileri MHP'nin bugüne kadar sürdürdüğü politikaların tam zıddı bir söylemi dile getirdiler.
Gerçi Atasagun'un söylediklerine Türkiye o kadar yabancı değil. Bu sözler zaten Avrupa Birliği tarafından hep söyleniyor. Onlar söylüyor, biz de kızıyoruz.
Bu köşenin okurları hatırlayacaklardır, Apo idama mahkum olduğunda bile "Bu infazın yerine getirilmesinde sayısız sakıncalar olduğunu" yazmıştım. O günlerde devletin bazı önemli katlarında da bu görüşün konuşulduğu ve infazın bir şekilde en azından geciktirilmesine çalışıldığı biliniyordu.
Nitekim geçen süre içinde Apo'nun infazının yerine getirilmeyeceği görüşü ağırlık kazanmıştı. Çünkü aklın yolu bir; Apo'nun idamı vicdanlarda belki bir parça ferahlama yaratabilir, ama uzun vadede bu Türkiye'ye zarar verecektir.
Şimdi MİT müsteşarından öğreniyoruz ki, Apo'nun asılmaması için açıkçası karar bile alınmış, karar olmasa bile devletin bazı önemli birimleri bu infazın yerine getirilmemesi için çaba harcamışlar. Atasagun ve Alpay'ın açıklamaları siyasette çalkantılara neden olacak. Bu açıklamalar bana Türkiye'de önemli bazı gelişmelere tanık olacağız gibi geliyor.
* Çok önemli devlet politikalarının bazı bürokratlar tarafından açıklanması adetten midir?
* Türkiye'nin yeni politikası Atasagun'un söylediği biçimde mi çizilecek?
* MİT Müsteşarı açıklama yapmadan önce Ecevit'ten başka kimlere bilgi verdi?
* Bu kadar önemli konuda konuşma iznini Ecevit verdiyse, bunu niçin kendisi yapmadı?
* Bahçeli ve Yılmaz açıklamadan haberli miydiler yoksa gazetelerden mi öğrendiler?
* Milli Savunma Bakanı asker adına mı ters tepki verdi?
* Mikdat Alpay gerçekten gönüllü olarak mı gidiyor Amerika'ya?
* Yoksa Miktad Alpay harcandı mı?
* Bu işin arkasında bir siyasi olabilir mi?
* Şenkal Atasagun MİT'teki görevini bırakacak mı?
* Atasagun'un bir ülkeye büyükelçi atanacağı haberleri doğru mu?
* Atasagun giderse yerine Miktad Alpay gelecekti ama harcandı gitti görüşü doğru mu?
Eksik kalan mesajlar
Pazar günü yer darlığından yayına hazır bazı mesajlara yer verememiştim. Bugün onları tamamlıyorum. Bu arada dün pekçok Galatasaraylıdan "tepki" mesajları aldım. Asıl Fenerbahçe'nin hakem tarafından tutulduğunu söylüyorlar. Onlardan örnekleri sonra vereceğim.
* Sayın Tantan'ın dediği gibi Türkiye'nin öncelikli sorunu soygunlar ve gelir dağılımındaki dengesizlik. Gelin hepbirlikte sizden bizden demeden soygunculara karşı çıkalım.Fenerbahçe hakkında yazı yazma, sen her yazdığında Fener yeniliyor, ligin başında Fenerbahçe şampiyon diyorsun olmuyor, lütfen yazma..
* Sizi hergün 12.00'de zevkle izliyorum. Yazılarınızı kaçırmıyorum. En beğendiğim tarafınız başkaları gibi saldırarak yazmamanız. Mantıklı ve adaletlisiniz.
* Ahmet Kaya'nın ölmeden önceki isteği bakkalda sokakta Kürtçe konuşulmasıymış. Sokta konuşulan dile kimse karışmıyor ki.
* Baykal Alevilerin isteğine laiklik gereği destek vermeyeceklerini söylemiş. Herhalde son seçimde yediği tokat aklını başına getirmedi.
* Bana karşı işlenen suçu devlet ya da kendini devlet sananlar nasıl affedebilir. Siz de affa taraftarsınız. Basını yanımıza almamız için, biz de mi suç işleyelim?
* Vergileri ödemeyelim yazınızı çok beğendik. Bir kampanya açılsın destekleyelim, ama bu konu bir örgütün reklamı haline gelmesin.
* Vergiler hakkında doğru yazmışsınız. Resmen kaz gibi yolunuyoruz. Sesimizi çıkarmayı artık öğrenmemiz gerek.
* Diğer ülkeleri bilmiyorum ama benim yaşadığım Belçika'da yürüyen merdivenler otomatik. İnsanlar merdivene gelince çalışıyor. Enerji tasarrufu yapan belediyeye duyurulur.
* Avrupa Birliği karşıtları değil Avrupa taraftarı olanlar öne geçti. Dünya Avrupa'dan ibaret değil. Avrupa Birliği'ne ne pahasına olursa olsun evet değil.
* Pazar yazdığınız sevgi hikayesini çok sevdik. Birkaç arkadaşımın çocuğu yurtdışında, onlara da mail ettik.
* Memurlar iki hafta arka arkaya Kızılay'da toplandı ama nedense medyada yeterli ilgiyi göremedi. Reyting mi getirmiyor yoksa?
* Avrupa Birliği konusunda çok haklısınız. Bizimkiler esip gürleyip kesiyorlar. Sakın ola duraklamayın, yazık olur bu ülkeye ve çabalara.
* Bu iyi bir reklam olur mu? Fenerde yeni uygulama. Kadıköy'e gelen takımlara beş çekip yolluyormuş. Bunu taraftar çok beğeniyor. Ne dersiniz sizce de hoş olmadı mı?
* Galatasaraylıyım ama iyi bir okurunuzum. Fenerbahçe ile ilgili o kadar yazı yazıyorsunuz ki artık Fotomaç'ın zengin Fenerbahçe kadrosuna siz de girmelisiniz.
* Keşke gazeteci olsaydım, duygularımı, bilgilerimi paylaşsaydım diye düşünürdüm. Sayenizde böyle düşünmeme gerek yok. Çünkü siz o köşede benim yerime konuşuyorsunuz. Kendinize iyi bakın.
* Vergi konusuna önderlik edin. Hergün yayınlayın. Ödedeğim vergiler kadar evime mutfak masrafı yapamıyorum. Ama artık yeteeeer.
* Vergilerle ilgili yazınızı sonuna kadar destekliyorum.Bizlerin artık yolunacak kaz olmadığımızı anlama zamanı geldiğine inanıyoruz.
Hayatımız Truman Show filmindeki gibi olmasın
Bir ay kadar önce tatil alışkanlıklarımızı değiştiremediğimizi, oysa yaz aylarında tatil yapılan yerlerde kışın da tatil yapmanın keyifli olabileceğini yazmıştım.
Bu yazıdan sonra pekçok olumlu tepki aldım. Birçok kişi o yazıyı okuduktan sonra "düşündüklerini" ve "Alışkanlıklar sonucu hep aynı hayatı yaşamaktan bıktıklarını" dile getirdiler. Sinemalarda oynayan bir film vardı, Truman Show. Bu filmde bir stüdyoda dünyaya gelen ve bütün hayatı televizyon ekranından naklen yayınlanan bir adamın öyküsünü izlemiştik.
Truman, herkes gibi bir dünyada yaşadığını düşünüyordu, oysa herşey önceden hazırlanmış bir senaryonun parçasıydı.
Truman her sabah aynı saatte evden çıkıyor, aynı komşular, aynı postacı, aynı temizlik görevlisi, aynı polis, aynı iş, aynı arkadaşlar, aynı bar, aynı lokanta hatta aynı duygular. O filmi izlerken gördüklerimiz bizi çok güldürmüştü. Filmin sonu biraz hüzünlü olmakla birlikte sonuçta eğlenerek çıkmıştık filmden.
Peki bir düşünün bakalım, bizim hayatlarımız Truman Show'dan farklı mı? Hergün aynı saatte kalkıyoruz, aynı şeyleri yapıyoruz, aynı yollardan geçip, aynı işyerine gidiyor, aynı kişilerle karşılaşıyor, aynı lokantalara, aynı eğlence yerlerinde eğleniyoruz. (Tabii genellikle, bunun dışına çıkan pekçok kişi var) Tatilimizi de her yıl aynı dönemlerde ve genellikle aynı yerlere giderek geçiriyoruz. Truman Show'dan tek farkımız, bizim hayatımızın başkaları tarafından naklen izlenmiyor olması. Oysa bu hayatı hergün bizim izlediğimizin farkına varmıyoruz.
O halde hayatımızı değiştirmek, hayatımızı Truman Show'un örneği olmaktan çıkarmak bizim elimizde.
İşte, örneğin tatilden başlayabiliriz. Her yıl denize girmek için gittiğimiz yerlerin yerine, bu kez kış aylarında gidebilir, denize girmek yerine günlük uzun yürüyüşlere çıkabilir, gece biraz üşüyerek de olsa yakılan ateşin etrafında kumsalda yemek yiyebilirsiniz.
Şimdi belki biraz torpil gibi olacak, çünkü çok sevdiğim yer, Bodrum Türk Bükü'ndeki iki otelden söz edeceğim. Tabii bunu yaparken haklı olduğum bir taraf var. Çünkü bu iki otel, o yazıyı yazdıktan hemen sonra aradılar ve kış programlarını bildirdiler.
Bunlardan biri Maça Kızı. Yazın en gözde mekanlarından Maça Kızı hafta sonu iki gün için özel tarife uyguluyor. Deniz manzaralı odalar 230, bahçeye bakan odalar 200 dolar. Bu fiyata kahvaltı ve zengin büfeli akşam yemeği dahil.
Maça Kızı ayrıca bayram yılbaşı için de özel tarife yapmış. Buna göre oda fiyatları 125 ve 145 dolar. Bu fiyata sadece kahvaltı dahil. Yılbaşı yemeği ise 150 dolar.
Maki Otel'de ise oda fiyatları 130 ile 150 dolar. Maki'de bu fiyata kahvaltı dahil, ayrıca özel sürprizler yapacaklarmış.
Bunlar tabii sadece bana ulaşanlar. Bunun dışında, başta Bodrum olmak üzere, Göcek, Marmaris, Kuşadası, Çeşme ve Antalya'daki pekçok turistik tesis kış aylarında da hizmet veriyor. Kış ayında tatil fikrini düşünün derim.
Bu hastanın neresi ağrıyor acaba?
Adamın biri doktora gitmiş. Çektiği ağrılardan şikayetçiymiş. "Vücudumun her yeri ağrıyor doktor bey" demiş, "Nereme dokunsam sızım sızım sızlıyor." Sonra da parmağı ile altına bastırmış ve feryadı basmış "Ah anam anam" diye. Sonra göğsüne dokunmuş parmağı ile yine aynı sızlanma. Bacağına dokunmuş, sonra karnına, sonra koluna. Gerçekten neresine dokunsa müthiş bir acıyla kıvranıyor adamcağız. Doktor şaşırmış tabii, böyle şey hiç görmediğini düşünmüş. Sonra başlamış muayeneye, ardından kahkahalar atarak dönmüş adama "Aman beyefendi bakın kaç dakikadır hastalığınızı anlamaya çalışıyorum, yahu sizin parmağınız kırık, hepsi bu" demiş.