Amerikalı ünlü oyuncu Harvey Keitel, Selanik festivalinin gözdesiydi. "Ülis'in Bakışı" filminde başrolü üstlendiği Yunanistan'ın büyük ustası Theo Angelopoulos'la birlikte gazetecilerle söyleşti Keitel... Karşımızda gerçekten aydın ve ilginç bir kişilik bulduk.
Keitel, "Ülis'in Bakışı" sırasında Saraybosna ve Vukovar'da daha savaş sürerken çekim yaptıklarını, bunun kendisi için unutulmaz bir deneyim olduğunu söyledi: "Özellikle çocukların ne kadar etkilendiğini, savaşın onlara başta ölüm, nasıl felaketler getirdiğini gördüm. Ve ondan sonra savaşın bitmesi için uğraş verdim. Şimdi de aynı şeyi savaş sonrasının sefilliğine bir parça çare bulmak için yapmaya hazırım."
Keitel'e o kaçınılmaz soruyu, Robert de Niro ile olan rekabetini sormaya hazırlanıyordum ki, bir başkası soruverdi. Ama Keitel öyle bir yanıt verdi ki, iyi olmuş da ben sormamışım dedim!.. Sanatçı şöyle dedi: "Hollywood'u unutun. De Niro ile benim rekabetime boş verin. Ben kimseyle değil, kendi kendimle rekabet halindeyim. Hollywood'u örnek ya da model almaktan vazgeçin. Orası, sanıldığının tersine dünyanın merkezi değil. Küçük ve çok şeyden habersiz bir kasaba. Siz çevrenize bakın. Burada, Yunanistan'da dünyanın en eski ve en temel öyküleri yazıldı. Başka ülkelerde de öyle. Etrafınıza bakın, kendi gerçeğinizi yakalayın, kendi hikâyenizi anlatın. Böylece başarıya erişebilirsiniz. Hollywood'u taklit ederek değil!"
Angelopoulos ise oyuncusuna hayranlığını belirtti: "Öyle zamanlar vardır ki, bir büyük aktör tüm bilinen normların ötesine geçer ve ortaya tanımlanamaz bir şey koyar. Harvey de "Ülis"in bir sahnesinde öyle bir umutsuzluk çığlığı attı ki, sette herkes donup kaldı. Ve o an, filme çok şey kazandırdı."
Keitel, Oscar'ın bir amaç değil sadece bir nesne olduğunu ve sinemada en büyük amacının genç yönetmenlere yardım etmek ve ortaya iyi ve yeni filmlerin çıkmasını sağlamak olduğunu belirtti.