Öğretmenler Günü dolayısıyla, yine iki göz iki çeşme ağladık, öğretmenlerin hayat şartlarının feci olduğundan dem vurduk.
Yanlış mı? Hayır!..
Bugün bir öğretmenin, işini layıkıyla yapabilmesi için ortalama bin 500 dolar, takribi 1 milyar lira maaş alması şart!..
Ama kim verecek?
Devlet dediğin muhtac-ı himmet bir dede...
Öğretmene nasıl himmet ede!..
Aslını ararsanız, Türkiye Cumhuriyet'inde öğretmenler hiçbir zaman rahat yaşayamadılar ama bu kadar da "skandal" hayat şartlarına da hiç sürüklenmediler.
Ben bugün, öğretmen gününü, kendi kafamdan uydurduğum bir Öğrenciler Günü ile birleştiriyorum ve aşağıda Amerikalı bir öğrencinin, okul yönetimine yazdığı mektubu yayınlıyorum.
Anlayan ne demek istediğimi anlar!
"Bu mektup, sınıf arkadaşlarımdan birinin kovulmasını protesto etmek için yazılmış açık bir mektuptur.
Sizin duygusuzluğunuz ve anlayışsızlığınıza ve yaptığınız haksızlığa içerledim. Arkadaşım sınavda kopya çekerken yakalandığı için 'dürüst olmamakla' suçlanıp okuldan atıldı.
Ama o kopya çekmediğini söylüyor ve ben arkadaşıma inanıyorum.
O, bir günün Ğtarihte önemli bir günün- doğruluğunu saptamaya çalıştığını söylüyor.
Sanırım bazen yaptıklarımızı neden yaptığımızı anlamakta zorlanıyorsunuz.
Bir kişi, bir şeyin doğruluğunu araştırdığı zaman bunu hata olarak mı kabul ediyorsunuz?
Onun bu dürüst merakının cahilliğe dönüşmesini mi tercih edersiniz?
Sınavların amacı nedir?
Eğitimsel bilgi ve becerilerimizi arttırmak mı, yoksa başarılı bir kişiyi derinden incitmek, aşağılamak ve acı çektirmek mi?
Öğretmenlerden biri dün bütün sınıfın önünde 'Eğer okulun hızına ayak uyduramıyorsa ve bu da onu kopya çekmeye zorluyorsa, başka bir okula gitmesi onun için daha iyi olacaktır' dedi...
Ben bu sözlerden kişisel olarak hakarete uğradığımı hissettim. Çünkü okulun kapısı, o okulda okumayı seçen öğrencilere daima açık olmalıdır.
Bu dünyada otorite ve güç gösterisinden, öç almak, cezalandırmak ve incitmekten çok daha önemli şeyler vardır.
Eğitimciler olarak, bilgisizlik, cehalet, ön yargı ve gaddarlığın kilitli kapılarını açmalısınız.
Arkadaşıma yapılan bu haksızlıktan dolayı ondan özür dilenmedikçe ve kendine olan saygısı ve gururu iade edilmedikçe, sonbaharda okula dönmeyeceğim.
Bu konuda samimi ve kararlıyım. Saygılarımla... Dibs"
Öğrenci, öğretmen ve öğrenim sistemi bir bütündür.
Bu bütün, hepbirlikte sağlıklı hale getirilmedikçe, öğretmenler günlerinde ağlayıp vahlamaya devam edeceğiz...
Toplumun, öğretmenlerine verebildiği şey işte şu hayat şartları ise...
Öğretmenlerin topluma verebildiği de, bugünkü Türkiye tablosudur!..