kapat

25.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Dün öğretmenler günü müydü?..

Kırk yıldır, demokrasimiz ve Cumhuriyetimiz kendiyle hesaplaşma cesaretini gösteremiyor. İyi niyetle yüreklenip eleştiri süzgecinden geçmeyi göze alsa, sorunları omurgasından yakalamayı becerecek.

Başlangıçta Cumhuriyetin kavramlarını yerleştiren güzel girişimler vardı. Bu girişimlerin günleri, haftaları olurdu. Milletçe kutlar, mutlu olurduk. Yerli Mallar Haftası, Okuma Haftası, Sağlık Haftası böyle güzel kutlama vesileleriydiler...

Sonra günlere razı olduk... Orman Günü, Hukuk Günü, İnsan Hakları Günü gibi...

Artık bunların değeri ve önemi kalmadı. Laf olsun diye hatırlanan ve üç beş cümle ile güya kutlanan sıradan toplantılara dönüştü...

Dün Öğretmenler Günü'ydü...

Sıradan bir gün gibi üç beş cümle ile geçiştirdik...

***

Yetmiş iki yıl önce Atatürk, yeni Türk alfabesinin kabulünden sonra bir milli eğitim seferberliği başlatmıştı. Bu seferberlik, cehalete ve karanlığa açılmış amansız bir savaştı. Elinde tebeşir, kara tahta başına geçip bu savaşı öğretmenlere devretti.

11 Kasım 1928 günü Bakanlar Kurulu aldığı kararla, Millet Mektepleri Genel Başkanlığı ve Başöğretmenliği görevini Atatürk'e teklif etmişti. 24 Kasım 1928 günü Atatürk bu görevi kabul etti. İşte Öğretmenler Günü olarak kutladığımız gün, bu gündür...

Atatürk, "milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir" derken, bir onurlu görev sorumluluğu tanımlıyordu. "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır" derken, bu görev sorumluluğunun kalitesine işaret ediyordu.

***

Önceki gün TBMM'de siyasi parti sözcüleri Öğretmenler Günü'nün önemine işaret ettiler. Mesleği yücelttiler. Öğretmenlerimizi kutladılar.

Bazıları da, çok haklı ve isabetli olarak öğretmenlerin özlük haklarının yetersizliğini gündeme getirdiler.

Bunların hepsi doğruydu ve ülkenin acı gerçeğiydi. Ama kimse nitelikli öğretmen yetiştirme görev ve sorumluğuna dokunmadı. Acaba bu görevi niteliklerine uygun hale getirebildik mi?

Öğretmenliğin nitelik tartışması, o çok iltifatlı ve acıklı sahne teşhirleri kadar önemli değil mi?

Herkesin öğretmen olabileceği yolundaki o palyatif çözümün tahrip ettiği öğretmenlik haysiyetini onaracak cesareti gösterip gerekli önlemi alabildik mi?

İhtisas mesleğini, istihdam imkanı gibi sömüren siyaset sorumsuzluğunun önünü alabildik mi?

Öğrencilerimizin nitelikli öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamadan sağlıklı bir üniversite öğretimi gerçekleştirilemeyeceğinin itirafında bulunduk mu?

Öğretmenlik mesleğinin YÖK bünyesinde yetiştirilmek istenmesi ulusal eğitimin can damarına saplanmış bir sorumsuzluk hançeriydi.

***

Öğretmen, öğretmen okullarında yetişir, yetiştirilir...

Öğretmenler şimdi hasretle ve gururla andığımız Yüksek Öğretmen Okulları'nda yetişir, yetiştirilir...

Ben, üniversiteye girmeden önce "olgunluk imtihanından" geçen nesilden geliyorum. Beni cumhuriyetin Yüksek Muallim Mektepleri'nde yetişmiş öğretmenler eğitti. O dönemin Talim Terbiye Kurulu, yüksek öğretmen okullarından yetişmiş müstesna eğitimcilerden oluşurdu.

Hepsi eğitim felsefesini omurgasını yakalamış, bilgili, deneyimli, cesur ve birikimli eğitimcilerdi. Hepsi saygın insanlardı. Hepsine saygı duyulurdu ve meslek bu niteliğiyle saygı görürdü.

Türk eğitimindeki en önemli reform, yeniden öğretmen okullarına ve yüksek öğretmen okulları sistemine dönerek, özel ihtisas isteyen öğretmenlik mesleğini yeniden canlandırmaktır.

***

Öğretmeni sadece bir gün anmanın ne kadar önemli haksızlık olduğunun farkında mıyız?

Öğretmenini her gün anan ve hakkını teslim eden eğitim ciddiyetini ve sorumluluğunu göstermedikçe, sıradan ve gündelikçi kutlamalar ile işi ucundan tutmuş oluruz. Sorun, olduğu yerde kalır ve küflenir.

Öğretmenler Günü'nü bu anlayış ve ihtiyaç içinde kutluyorum...

Yarın akşam sahura kalkılacak; öğretmenimin sofrasında ne olduğunu düşünmeyen yönetim, neyi kutlar ve kutladığının içtenliğine kimi inandırır?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır