* Nazan'a ablalık, hatta annelik yapmışsınız. Nasıldır ilişkiniz?
Nazan'ın bezlerini falan yıkardım. Onun için ben onu çocuğum gibi de severim. Bebeğimdir o benim. Ve iyi ki bir kardeşim var. O çok mükemmel biridir. Bir kardeşimiz daha var, üçümüz çok severiz birbirimizi. Anlatılmaz bir dosttur, Nazan. Çünkü annemizi kaybettik, babamızı kaybettik, yani aile olarak üç kişiyiz biz. Nazan benim her şeyimdir. Çok yakın oturuyoruz, yürüyerek gidilecek bir mesafe yani. O da beni anormal sever.
* Rüçhan Bey'in de çok önemli bir yeri var değil mi hayatınızda?
Rüçhan Bey'le 15 yaşımda tanıştım. Yani hayat hakkında hiçbir bilgim yoktu ve çok kapalı bir çevrede büyümüştüm. Birdenbire sinemada buldum kendimi, bambaşka bir dünyada...
Dolasıyla Rüçhan Bey'in benim hayatımda etkisi çok büyüktür. Bir kere yaşamım boyunca sırtımı dayayacağım, güvendiğim bir insan oldu hep. O çok önemli.
Çünkü o yaşa kadar hep annem vardı hayatımda. Ondan sonra Rüçhan Bey girdi hayatıma. O belki yaşamımda bir kolaylıktı. Başım sıkışsa, her şeyde arkamda o vardı.
Güçlü bir adam, o güven vardı hep hayatımda. Hatalarımı önledi, ne bileyim korudu. Kazandığımı biriktirdi, bana yatırım yaptırdı. Bugün çok şükür kimseye muhtaç olmadan kızımla yaşıyorsam, bunda Rüçhan Bey'in katkısı çok büyüktür.
* Hayatınızda neler öncelikli?
Kızımın varlığı, tahsili en önemli şey. Ondan sonra gelen sinema elbette... Ve de üçüncü önemli şey, beni sevenlerin gözünde bu sevgiyi, saygıyı, dostluğu hep koruyabilmek.
Başka bir hedefim yok. Bunlar zaten yeterince yüklü ve sorumluluk, çaba, zaman, emek gerektiren şeyler.
* "İkinci Bahar" dizisinde oynadığınız Hanım'la, Türkan Şoray'ın ortak özellikleri var mı?
Dürüstlükleri ve hayata doğru bakışları Hanım ile Türkan Şoray'ın ortak noktaları. İkisi de menfaatleri uğruna yaşam ilkelerinden ödün vermiyorlar, ayakları üzerinde durmaya çalışıyorlar ve başarıyorlar.
* Türkan Şoray'ın en mutlu ve en mutsuz anısı diye sorsam?
Yağmur'un doğumu ve annemi kaybetmem. Bazen mutlu, bazen mutsuz... Her an mutlu olmak ya da her an mutsuz olmak ne kadar olası ki?... Ama hayatıma bakarsam mutlu olduğumu söyleyebilirim.
* Aşk size ne ifade ediyor?
Aşk, şiddetli bir deprem bence...
Kendi fotoğraflarıma pek bakmam. Ama albümlere, ara sıra bakarım. Baktıkça da o anı bütünüyle yeniden yaşarım. O anın hakkını verip veremediğimi düşünürüm. Ve mutlaka hakkını vermediğimin kararına varırım. Üzülürüm... Eski filmlerim televizyonda oynuyor, rastladığımda izliyorum.Tabii ki feci eleştiriyorum kendimi. Beğenmiyorum, bazılarında o kadar rahatsız oluyorum ki kapatıyorum.
* Oyunculuğunuzu mu beğenmiyorsunuz?
Hayır, bu rahatsızlık oyunculuğumla ilgili değil. Daha ilk filmimden beri çok yüreğimle oynamışım. Oyunculuk eğitimi görmedim ama, daha ilk filmimde yüreğimi koydum ve yıllarca haksızlık edildi oyunculuğum hakkında. Bu benim için bir acıdır. Yani star oyuncu, iyi oyuncu değildir, yıllarca böyle oldu. Ben sürekli oyunculuk üzerine okuyorum, kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
* Hala mı? Bunca yıla rağmen...
Evet, imkanım olsa gidip oyunculuk eğitimi almak istiyorum. Bunu hep istedim, istiyorum da. Yani belki artık sinemayı bırakma zamanım geldi ama ben gene de bunu yapmak istiyorum.
Mesela eski filmlerimde eleştirdiğim nokta, bilgisizlikten yaptığım acayip makyajlar ve abartılı oyunlar. Onlar da gerçi hep iyi niyetle ve samimiyetle yapılmış.
* Geçmişe bakınca neler görüyorsunuz?
Yaşanabilecek tüm güzellikleri yaşadım, yaşıyorum ve yaşayacağım. Tekrar geçmişe dönsem yine sinemaya balıklama dalarım. Geçmişte ne varsa güzel, acı, hüzünlü ve mutlu... Yangında kurtarılacak ilk şey. Dün ile bugünün köprüsü. Olmazsa olmaz olan şeyler. O kadar öncelikli ki insan hayatında fotoğraflar. Bazen onlarla iç sesimle konuştuğum bile olur. Kimin olmaz ki?