kapat

07.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


MHP ve değişim

Siyasette değişim türlü türlüdür. Bazen icazetli bir biçimde yaşanır, bazen spontane bir biçimde. Kimisi devlet katlarından aşağılara doğru yayılan bir değişimdir; kimisi aşağıdan yukarı doğru yükselen bir dalga halinde yaşanır. Kimisi iç dinamiklerin, kimisi dış dinamiklerin zorlamasıyla gerçekleşir. Bazen yumuşak geçişlerle, bazen kırılmalarla ilerler. Ayrıca, doğal süreçlerin hızlanması kadar, kesintiye uğraması da bir değişim olarak adlandırılabilir.

Her değişim belli bir öncülük altında gerçekleşir. Değişime öncülük eden, aynı zamanda değişimi biçimlendirir. Kontrol altına alır, sınırlarını belirler ve kendi damgasını basar. Bu kontrol ve yönlendirmenin hedefi genellikle statüko açısından hayati önem taşıyan nokta ya da noktaları değişim dışı bırakarak, sürecin "tehlikeli" boyutlar kazanmasının önüne geçmektir.

Çoğu zaman bütün bu süreçler iç içe geçse bile, her somut durumda, yaşanan değişimin ağır basan yönünün ne olduğu tahlil edilebilir ve edilmelidir.

MHP'nin son yıllarda yaşadığı değişime baktığımızda, birçok etkeni bir arada görüyoruz. Başbuğ'un partisi bir yandan, ideolojik bir parti olmaktan geniş tabanlı bir kitle partisi olmaya geçişin gereği olan değişimleri yaşarken, bir yandan da globalleşen dünyaya uyum gösterebilecek bir çizgi inşa etmeye çalışıyor. Bu ihtiyaçlar, partiyi ciddi revizyonlara, özellikle globalleşmeyle milliyetçilik, devletçilikle demokrasi arasındaki ilişkiler konusunda yeni vizyonlara zorluyor.

Öte yandan, MHP'de önemli değişimlerin yaşandığı bu süreçte, devletin değişim sancılarının sıklaştığına tanık oluyoruz. "Kutsal devlet"in birçok kurum ve kuruluşunda, değişim daha fazla ertelenemez bir zorunluluk olarak dayatıyor. Bu zorunluluğu hisseden ve kendisini her zaman ülkenin asli yöneticisi gören bir kesim, yaşanması kaçınılmaz olan bu değişimin kontrol altına alınmasını; kendi çizdiği sınırlar içinde ve kendi çizdiği ajandaya uygun bir biçimde gerçekleşmesini hayati önemde görüyor.

İşte MHP bu noktada, "güvenilir" bir alternatif olarak ortaya çıkıyor. Güvenilir bir alternatif olmasının altında da, politik çizgisinde ortaya çıkan yumuşamaya rağmen, asla yumuşamayan bir devletçilik yatıyor. Parti kendisini hala, ideolojik ve siyasi olarak yarı-resmi bir kuruluş olarak algılıyor. Yumuşuyor ama sivilleşemiyor. Milliyetçilik anlayışını, AB karşısındaki tutumunu, globalleşmeye bakışını, hatta Apo meselesindeki tutumunu bile yumuşatıyor. Ama devlet-birey ilişkisine bakışını değiştirmiyor. Devlet'i bireyin; devlet çıkarlarını bireyin hak ve özgürlüklerinden üstün tutan geleneksel çizgi değişmeden kalıyor.

***

Tabii bu durumda, ortaya çıkan değişim projesi de devlete endeksli bir değişim projesine dönüşüyor. Değişime yön veren temel belirleyici toplumun değil, devletin ihtiyaçları oluyor.

MHP'de yaşanan değişimin devlete endeksli bir değişim oluşunu en açık bir biçimde türban meselesinde görebiliyoruz. Eğer MHP'de, kendi tabanına ya da seçmen kitlesinin taleplerine cevap veren bir değişim esas olsaydı, parti başörtüsü meselesinde böylesine sıkışmaz, böylesine tutuklaşmazdı.

Görünen o ki, MHP şimdi kendisini her zamankinden daha fazal iktidara yakın hissediyor. Ve bu ülkede iktidar olmak için sandığın yetmediğini -yakın tarihimizden örnekleriyle- çok iyi bildiğinden, birinci parti olma ihtimali arttıkça, rejimin "değişmezleri" konusundaki güvenilirliğini ispat etmeye daha fazla önem veriyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır