kapat

07.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Sanki Balzac romanı!

Söylemesi ayıp. Yazması da ayıp. Övünmesi hepsinden ayıp. Fakat ne yapayım olaylar haklı çıkarıyor. 25 gün önce bu köşede şöyle yazmıştım: Şartlar; Murat Demirel'in yanında yatmaya aday yeni 400-500 kişilik bir seçkinler koğuşunun oluşabilmesi için "Alo buyrun! Ulucanlar Ranza Rezervasyon! Can I help you..." diyen yeni bir birimin kurulmasını ivedi kılıyor.

İşte olan oldu...

Reklamcı Nail de içeri girdi.

Ulucanlar Hapishanesi'nde Murat'ın yanına konuldu... Ulucanlar Ranza Rezervasyon çalışıyor...

"Yapma" dediğinizi...

Görür gibi oluyorum.

Haklısınız biliyorum...

Nail Keçili, şu anda sanık, suçu henüz kesinleşmiş değil. Adalet onu mahkeme edecek, gerçekten suçlu mu değil mi, "Egebank'ın içinin boşaltılması için oluşan nitelikli çete içinde yer aldı mı, almadı mı?" karar verecek.

Adalet'i izleyelim.

Taraflı mı, tarafsız mı bakalım.

Görelim...

Fakat Nail Keçili'nin TV ekranlarından gösterilen Ulucanlar Hapishane'sine götürülüş sahneleri ne kadar da Balzac'ın romanlarında anlatılan tiplere benziyor.

Gemlenemez ihtiras...

İnatçı hırs...

Yükseliş...

Şan, şöhret, güç...

Ve çöküş...

Nail Keçili, Marmaris'deki villasından Ankara'ya DGM soruşturmasına götürülüp, 4 gün ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılacak diye umuluyordu.

Ve kapıda bir Mercedes...

Bir de limuzin araba...

Hazır duruyordu....

Fakat savcı onun "tutuklu yargılanmasına..." karar verdi ve limuzine binip, villasına geri dönmeyi beklerken teneke konserve kutusuna benzeyen polis arabasına tıkıştırılmak zorunda kaldı.

İşte gerçeğin ikramı:

Reklamcı Nail'in hayatı...

Tıpkı Balzac romanı...

***

Nail Keçili, Türkiye'nin en büyük müteahhitlerinden biri olan Nadir Keçili'nin oğluydu. 1960'lı yıllarda intihar etti. Nail Keçili o zaman 9-10 yaşlarındaydı. Annesi Semra Keçili, Atatürk'ün çok güvendiği biri ve o dönemin en büyük gazetelerinden Ulus'un başyazarı Zuhur Danışman'ın kızıydı. İyi yetişmiş...

Geniş kültürlü....

Gerçek bir hanımefendi. İstanbul Sanayi Odası Başkanlığı da yapan, çok iyi konuşan, yazan, müzik, resim, edebiyata yatkın Ertuğrul Soysal ile ikinci evliliğini yaptı. Ertuğrul Soysal, zincir ve toplu iğne üreten Atlı Zincir Sanayi'nin genel müdürlüğünü yapmaktaydı. Annesi ve üvey babası Nail'i her anlamda desteklediler, Avusturya Lisesi'nde ve Fındıklı'daki Güzel Sanatlar okulunun Süsleme Sanatları Bölümü'nde okuttular. Nail ile Atlı Zincir Sanayi'nin sahibi avcı Kazım Bey'in oğlu Cumhur "Cen Ajans" ı kurdular...

***

Girişken çocuklar...

Güleryüzlü çocuklar...

İlişki geliştiren çocuklar...

Beşeri ilişkileri başarılı...

Sosyal yönü kuvvetli, vizyonları olan, büyük oynayan çocuklar. Reklamcılık piyasasına bıçak gibi girdiler, ustura gibi yardılar; sektörde ortalama reklamcı komisyonu yüzde 15-17 iken yüzde 6-7 komisyonla teklif verip iş aldılar.

Büyüdüler... Geliştiler...

Dışa açıldılar...

Dış ortak buldular...

Reklam harcaması yüksek kamu kuruluşları ve özel sektör kuruluşlarının reklamcısı, sektörün en büyüğü oldular. Sektör, prodüksiyon, ajans komisyonu, basılı malzeme dahil toplam 1.3 milyar dolarlık bir piyasadır. Ve büyük reklam ajansları (100-150 kişi çalıştırır), orta reklam ajansları (15-20 kişi çalıştırır) küçük reklam ajansları (8-10 kişi çalıştırır) dahil 100'ü geçer. Reklam ajansları da bu 1.3 milyar dolarlık pastadan kendilerine düşen 200 milyon dolarlık payı kapmak için yarışırlar. İşte Cen Ajans bu 100 içinde en büyüğüdür. Payı da yüzde 13-14'tür. Reklamcı Nail de "her zaman büyük oynayan, siyasi parti başkanı, üst düzey bürokrat, büyük işadamı, holding başkanı iyi ilişkiler kuran...." biridir.

Balzac romanı tipi gibi...

Ben özelim...

Sizin dünyanızın üstündeyim...

Altında tekneler...

"Mila-3" büyük teknesi...

Arkasında...

"Magnum" sürat teknesi...

Onun arkasında...

"Hatun" yelkenli teknesi...

Havada uçağı...

Kral daireleri...

Mankenler....

Elinde liderler...

Hadi Türkiyem ileri...

4 gün sorguya çekildikten sonra serbest bırakılacak umuduyla kendini DGM Savcılığı kapısında bekleyen Limuzinleri ve Mercedesleri...

Fakat...

Teneke konserve kutusuna benzeyen polis otosuna bindirilip cezaevine götürülüşleri...

Tıpkı Balzac romanı gibi...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır