kapat

31.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Bayrağımız nerde?

Cumhurİyet Bayramı'mızı törenlerle idrak ettik.

Askerimiz ve Cumhuriyet'in emanetçileri olan pırıl pırıl gençliğimiz Türkiye'nin gurunun sergiledi.

Ben de "iyi ki Cumhuriyetmiz var" duygusuyla doldum taştım...

Ama önemli göndüğüm bir husus da dikkatimden kaçmadı...

Hatta beni, içimde beliren şaşkınlık dolu bir serzenişi okurlarla paylaşmaya mecbur etti.

Bayram günü gazeteye gelirken, izlediğim bir dolu mahalle ve semtte, evlerin balkonlarına ve pencerelerine baktım.

Evlerin ezici çoğunluğu,Türk bayrakları ile donatılmamıştı.

Birkaçı hariç...

İçim burkuldu, düşündüm...

Bir bayrak almak bu kadar zor muydu?

Bir bayrağı, Cumhuriyet Bayramı'nda daha akşamdan pencereden veya balkondan sarkıtmak bu kadar imkansız mıydı?

Hayır!..

Öylese neden ulusça, ekmeğini yediğimiz, suyunu havasını paylaştığımız...

Kederlerini, sevinçlerini yaşadığımız...

Her olayından dolaylı dolaysız etkilendiğimiz...

Kültürü ve tarihi ile ait olduğumuz bu ülkenin en büyük bayramına katılmakta bu derece önemsemez ve ihmalci bir tavır sergiledik? Niçin?

Bayrak asmak basit de görülebilir ama değil...

Dünyanın en güçlü ülkesi Amerika'da bir ulusal gün kutlanmayagörsün...

300 milyonluk ülkede, belki de 500 milyon bayrak bir gökyüzü gibi ülkenin üzerini örtmektedir.

Çünkü bayrak, toplumsal aidiyetin en büyük simgelerinden biridir.

Uğrunda ölünen bir simge!..

Peki biz, Amerikalılar kadar ülkemizi sevmiyor muyuz?

Elbette seviyoruz...

Ama gönül istiyor ki, sevgi, böyle günlerde de ortaya konsun...

Bayramlar, ulusun kendini ortaya koyduğu günlerdir.

Eğer bu bayram, evlerimizin yüzde 95'inde Türk Bayrağı dalgalanıyor olsaydı, kendinizi çok daha iyi hissetmez miydiniz?

Yolsuzluk

Tantan, duruyor duruyor, her türlü ilişkiye hakim olan "yolsuzluk ekonomisine" parmak basıyor.

Yerden göğe haklı...

Yolsuzluğu besleyen bataklığın kurutulması için, her türlü reformun gerçekleştirilmesi gereği ise hepimizin yıllardır konuşa konuşa bıkıp usandığımız yegane konu...

Tantan'ın, yolsuzluğun en büyük tehlike olduğunu söylemesi de yanlış değil...

Çünkü, sık sık vurgulanan "irtica tehlikesi" de, yaygın yolsuzluğu kendine "bahane" ederek taraftar toplamaya çalışıyor.

Mürteci, "Bakın" diyor, "ne kadar yolsuzluk var, görüyor musunuz!"

"Görüyoruz" diyorsunuz, ardından tamamlıyor:

"Bunun sebebi laik cumhuriyetçi düzendir!" diye bağlıyor...

O halde, şunu bilelim:

Yolsuzlukları ortadan kaldırdığımız zaman, mürteci de ağzını açıp tek laf edemez hale gelecektir.

İşte zemin

Deveye sormuşlar, niye boynun eğri, diye...

Nerem doğru ki demiş...

O hesap!..

Bir yandan langır langır bankalar batıyor...

Bir yanda, Emekli Sandığı'nın ve SSK'nın katrilyonları aşan ödemelerini Hazine destekliyor.

Ekonomik çalkantılardan dolayı, devasa şirketler adeta parmaklarının ucunda duruyor.

Bizler de haklı olarak bağırıyoruz:

Nedir bir kepazelik, ne zaman sağlıklı bir ekonomik ve siyasi yapıya kavuşacağız!

Bağırmakta haklıyız ama çoğu zaman sadece vitrindeki hadiseleri irdeleyip, eleştiriyoruz.

"Zemin"de ne var, ne yok bakmıyoruz.

Türkiye'nin yarısı vergi vermiyor.

Verenlerin büyük çoğunluğu tam vergi vermiyor, ülkede çalışanların yarısı da "kaçak" çalışıyor. İşte zemin bu!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır