kapat

31.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Birinci tehdit

Tantan, yolsuzlukla mücadeleye sivil toplumun da bilinçlenerek katılmasını konu alan konferansta önemli bir konuşma yaptı.

İçişleri Bakanı, yolsuzlukla mücadele edilmeden organize suçlarla mücadelede başarı sağlanamayacağını söyledi.

Şu tesbitinin haklılığı şüphe götürmüyor:

Yolsuzluğun nedenleri çok ama sonuçları hep aynı. Meselâ yolsuzluk...

- Demokrasiyi temelinden sarsıyor;

- Hukukun üstünlüğü ilkesini alt üst ediyor;

- Devlete olan güveni yok ediyor;

- Ekonomik rekabeti olumsuz etkiliyor;

- Suça teşvik edip mafyalaşmayı arttırıyor;

- Verimsiz yatırımlara yol açıyor;

- Yabancı sermayeyi kaçırıyor;

- Kalkınmayı geciktiriyor;

- Yolsuzluk, yolsuzluğu arttırıyor.

Bu sonuçları yaratan cehennemi önlemeden demokrasiyi yaşatmanın ve kamu düzenini sağlamanın olanağı yoktur.

Çünkü Tantan'ın deyimi ile "yolsuzluk ekonomisi" kendi varlığını idame ettirmek için kirli siyaseti de, irticayı da, bölücü terörü de finanse edecektir.

Ve bunu, soyduğu milletin ve devletin parası ile yapacaktır.

Devlet ve toplum..
İçişleri Bakanı Tantan'ın "Yolsuzluk ekonomisi Türkiye için birinci tehdittir" ısrarı sebepsiz değil.

Çünkü ona göre irtica da, bölücü terör de birer sonuçtur. Ama yolsuzluk hem sonuç, hem öteki tehditleri de üreten sebeptir.

Bu bakış açısına hak vermek gerekiyor.

Demokrasinin ve kamu düzeninin ancak "temiz toplum"la güven altına alınabileceği, bu hedefe de ancak yolsuzlukla etkin bir mücadele sayesinde varılabileceği, bir tarih ve dünya gerçeği ise ne yapılmalı?

Tabii ki ilk olarak doğru, hızlı ve etkin işleyen bir devlet idaresine sahip olmalı..

Tantan, "Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası"nın çok önemli bir adım olduğunu söylüyor. Yargı bu alanda tecrübe kazandıkça yasanın daha etkin bir işlev kazanacağına inanıyor.

Temiz toplum hedefine ulaşmanın ikinci şartı olarak da "Bilinçli bir sivil toplum hareketi" yaratmayı öngörüyor.

Yalnız yasa yetmez..

Şu sözü çok doğru:

"Dünyanın en iyi kanunları dahi, bilinçli, sorumlu ve ahlâklı yurttaşların yokluğunda işe yaramaz!"

İşte bu noktada medyanın üstlendiği hayati rol ortaya çıkıyor.

Bir yandan toplumu doğru bilgi ile beslerken bir yandan da toplum vicdanının sesine tercüman olmak..

SABAH'ın hiç bir kompleksten etkilenmeyecek kadar güçlü kurumsal kimliği, bu alandaki gelişmeleri en doğru biçimde aktarmakta ve temiz toplum amacına dönük çabalara katkıda bulunmakta örnek bir sorumluluk gösterecektir.

Tantan'ın TESEV tarafından yürütülen yolsuzluk araştırması çerçevesinde düzenen konferansta konuşması, siyasi otoritenin yolsuzlukla mücadeleyi sivil toplumla işbirliği zemininde yükseltme iradesidir.

Ve bu gelişme...

Umut vaad eden yarınlar müjdesidir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır