Kuru bir gürültü yükseliyor.
Pabuç bırakılmayacak bir kuru gürültü...
Ekonomik riskler üstlenmiş girişimciler ile "hırsızları" birbirine karıştıran bir kuru gürültü.
15 yıldır İstanbul'da gösterdiği yüksek performans ile Türk medyasının gözbebeği haline gelmiş olan SABAH grubuna, beslenen kıskançlık ve öfkenin dışa vurulduğu bir kurul gürültü...
Hiçbir tereddüde kapılmayacak biçimde bilmelisiniz ki, Türk medyasında sadece SABAH grubu, dededen ve babadan "gazeteci" olan gerçek bir gazeteci tarafından yönetilmektedir.
Bu gazetecinin adı Dinç Bilgin'dir.
Kendisiyle çalışmaktan yıllardır gurur duyup lezzet aldığımız Dinç Bilgin!..
Doğru gazete, etkili gazete!..
Doğru gazetecilik, etkili gazetecilik...
Okunur yazarlık, etkili yazarlık...
Konularında çok şey öğrendiğimiz ve hala öğreneceğimiz Dinç Bilgin!..
Bir başka ifadeyle, gazetecilik ve yayıncılıkta son derece usta ve etkin olan "yönetimimizin", ülke ekonomisinin girdapları sonucunda girdiği bankacılık konusunda, aynı derece usta ve etkin olmadığı anlaşılmıştır.
Bu son olay, SABAH grubunun, kendi uzmanlık alanı dışındaki faaliyetinde çeşitli dış faktörlerin de sebebiyle "başarısız" kaldığının açık ifadesidir.
Ama aynı sonuç, bizim kendi alanımızdaki başarımızı gölgelemeye, hele hele kimi fesat kumkumalarının bize "gazetecilik" konusunda fetva vermelerine asla dayanak oluşturamaz.
Bankacılık konusunda gösterilmiş nispi başarısızlığı, bizim gazetecilik yeteneğimize bulaştırmaya kalkışanlar, bilsinler ki avuçlarını yalayacaklardır.
Onlar bir türlü kabul etmek istemiyorlar ama...
Türk medyasındaki en etkin, en kaliteli ve en güçlü gazeteleri biz yapıyoruz.
Türk medyasındaki en kaliteli dergileri biz hazırlıyoruz.
SABAH grubunun, sahip olduğu teknik altyapı ile sahip olduğu yazarlar ve profesyonel gazeteci kadrosu paha biçilmez bir değerdedir.
Yalnızca Kurtköy'de trilyonlar harcanarak servise sokulmuş baskı tesislerini görmüş olsaydınız, ne demek istediğimi çok rahat anlardınız.
Şimdi, "gazeteci" olduğu için gerçekten yabancı bulunduğu bankacılık sektöründe başına gelen talihsizliği fırsat bilerek SABAH grubuna yüklenmeye kalkışanlar, büyük bir ikiyüzlülük ve kıskançlık içinde çırpındıklarının farkında olmayabilirler.
Ama bizler bunun farkındayız.
SABAH grubundan bir "teklif alabilmek" için, SABAH grubunun bünyesine dahil olabilmek için geceleri gözlerine uyku girmeyenler, şimdi bu "talihsizliği" fırsat bilerek saldırıyorlar. Leş kargaları ve kerkenezler gibi...
Onlara şunu hatırlatmak isteriz:
Bizim gazeteciliğimize toz konduramazlar...
Ama bankacalığımıza eleştiri yöneltebilirler...
Biz zaten hiçbir zaman bankacılığımızla ortaya çıkmayı düşünmedik...
Bir finans grubu olarak değil bir gazetecilik ve yayıncılık grubu olarak parıldadık!
Kaldı ki, Etibank olayında yapılacak son hesaplar da, SABAH grubunun bir "kanunsuzluk" içinde olmadığını, sadece bir "talihsizlik" içine sürüklendiğini açıkça ortaya koyacaktır.
Bankanın piyasadan olan alacaklarını da "götürülmüş" gibi göstermeye çalışanlar, bizim mesleğimizin yüzkaralarıdır. Gazetecilik dürüstlüğü ile yakından uzaktan ilgileri yoktur.
Sendelememizi bekliyorlar, meydanın "yeteneksizler, embesiller ve şakşakçılar" güruhuna kalmasını istiyorlar ama yağma yok...
Bu bahiste kendilerine ne yazık ki, müjde veremiyoruz.
Her girişimcinin başına gelebilecek bir talihsizliği fırsat bilip SABAH grubunun zaafa uğramasını bekliyorlar ama boşuna bekleyecekler.
Sendelemeye niyetimiz yok...