Washington'a yapıp tamamladığımız bu ziyaretimizde, başkentin nabzını tutabildiğimiz ölçüde tuttuk..
Washington'da nasıl yaşandığını, insanların, bu küçük ama çok güçlü kente neden geldiklerini, gelince neler yaptıklarını bilmezseniz, o zaman ne yapsanız boş..
Washington'da en önemli mesele, doğru adamları tanımak..
Bunun doğruluğunu bir kere daha gördüm ABD başkentindeki günlerimde..
O müthiş güç odakları ile doğrudan temasta olanlardan, Başkan Clinton'un kulağına verdiğiniz mesajı fısıldayabilecek konumda olan insanlarla oturduk.. Güçlü Yahudi lobisi ile defalarca biraraya geldik..
Ve tabii bizim Beltway ekibi.. Sonra, Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı koridorları.. Olup bitenler.. Kimin kime ne söylediği.. Neden söylediği.. Sonuçları...
Bütün bu fevkalade karmaşık siyaset labirentleri içinde dolaşırken, sadece Ermeni karar tasarısını değil, ama Ortadoğu, Kafkaslar, ucundan kenarından Balkanlar, Türk-İsrail ve Türk-ABD ilişkileri konusundaki düşünceleri de dinleme imkanımız oldu..
Çantamıza koyduğumuz dosyalar, dosyalar. İşte, bizi çok ilgilendiren bir başka konuda, Institute for Advanced Strategic ve Political Studies isimli kurumun hazırladığı raporun kapağı "September 2000. The Geopolotics Of Water."
Dostumuz olan Paul Wihbey, Ilan Berman ile birlikte hazırlamış.. Bir başka yazımızda bu dosyanın kapağını açacağız..
Sonra, bu ülkede, teknoloji devriminin geldiği ve gelecekte de ulaşacağı akıl almaz gelişmeleri öğrenme imkanımız oldu..
Internet'ten cep telefonlarına, bilgisayardan, haberleşmenin tüm alanlarında yapılan bazı yeni ve akıl almaz çalışmaları öğrendik..
İyi bir data bankı olan Web sayfalarının nasıl birkaç yıl içinde birkaç milyon dolarlık sayfalar haline geldiğini görebildik..
Geçtimimiz yüzyıl teknolojiyi ıskalayan Türkiye'nin, Türk iş adamlarının artık bari bu yeni yüzyılda bunları ıskalamamasını temenni ettik. Duyduklarımıza ve gördüklerimize, zaman zaman gıpta, zaman zaman "ne kadar basitmiş" ve zaman zaman da "Biz niye yapamıyoruz" diye kızgınlığımızı içime atarak izledik..
Yeni açılan Ritz-Carlton otelinde 400 doktorun kalp krizi ve onun beyinde açtığı tahribatlar konusunda, Californa'dan gelerek bu toplantıya katılan Küba asıllı Amerikalı bir doktorun tabiri ile "devrim niteliğindeki gelişmeleri" Tıp jargonu arasından çekip alabildiğimiz kelimelerden dinledik..
Washington Üniversitesi'nde Türk öğrencilere dış politika anlatırken, bütün hayal kırıklıklarına karşı, gözlerindeki pırıltıları görüp mutlu olduk..
Şimdi kasım ayı sonunda tekrar gidecek ve bu sefer, çok daha geniş bir platformda onlarla konuşacağız.. Lobinin ne olduğu ve nasıl kurulması gerektiği üzerinde birikimlerimizi paylaşacağız..
CSIS'de, Amerikan dış politikasında yeni isimler ve bunların oluşturucağı politikaların Türkiye'ye olası etkileri konusunu ele almaya çalışacağız..
Washington'da bulunduğumuz süre içinde yazdıklarımız konusunda bize mesajlar gönderen, orada görüşebilme imkanı bulduğumuz herkese çok teşekkür ederiz..
Bu arada New York ve Şikago'daki Türklerin davettlerine, zamanımızın darlığı nedeniyle katılıp konuşamadık. Ama inanıyoruz ki, Kasım ayı sonunda ATAA'nın düzenlediği asamble toplantısında onlarla da konuşabileceğiz..
