Eğer fırsatınız varsa Divan Oteli'ndeki Ankara yemekleri şölenini kaçırmayın
GELİN, bu haftanın ilk yazısını tatlı bir konuyla, boğaz ya da yemek-içmek dediğimiz konuyla açalım. Ne demişler: Can boğazdan gelir ve yeme-içme olayına ilgi duymayan kimse yoktur!..
Son zamanlarda İstanbul'un büyük otelleri egzotik mutfaklara ilgi duymaya başladılar, biliyorsunuz. Gün geçmiyor ki bir otelden adı-sanı az bilinen bir ülkenin mutfağına ayrılan bir haftanın haberi ve daveti gelmesin!.. Eh, ben de boğazına düşkünlerden sayılırım, elim elverdiğince gidip bu farklı yemekleri tadıyorum.
Ama, doğrusunu söyleyeyim, çoğu zaman bunlardan beklediğim tadı alamıyorum, Dünyanın öbür ucundan malzeme, sebze veya sos getirtmek kolay olmadığı için, o yabancı yemeklerin bizim malzemelerimizle pişmesinden mi? Aşçıların ellerinin yatkın olmamasından mı? Yoksa çok kalabalık bir kitle için aynı lezzette yemek yapmanın zorluğundan mı?
Her neyse... Geçen akşam Divan Oteli'nin "Ankara Yemekleri Haftası" davetini alınca sevindim. Bizim ülkemizin çeşitli tadları benim çok ilgimi çeker. Ve kuşkusuz biz kendi yemeklerimizi çok iyi yaparız...
Gece beni düşkırıklığına uğratmadı. Birlikte olduğumuz işin uzmanlarından, Sabah yemek yazarı sevgili Ali Esat Göksel ne der bilmem ama bence yemekler çok iyiydi. Ayran çorbası, bir tür kıymalı kabak olan kabak boranisi, milföy hamurundan tadımlık bir peynirli kol böreği... Ve de, ancak Divan'ın yapabileceği tam kıvamında bir pilav eşliğinde, kuzu etinin pirzolasından yapılmış o ünlü Ankara tavası...
Üstüne de bir karışık tatlı. Özellikle havuç lokumu ve farklı bir baklavayla seçkinleşen...
Ankara yemekleri pek tanınmış değildir, biliyorum. Ama sakın onları küçümsemeyin ve fırsatınız varsa, şef Aybek Şurdum'un elinden çıkma ve 10 gün boyunca sürecek bu şölene bir uzanın...