"IOC, (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) kimlerin nasıl ve ne kadar doping aldığını biliyor, ama göz yumuyor. Çünkü onlar da oyunun bir parçası.."
Sözlerin sahibi Olimpiyatların gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından, Münih Oyunlarının 7 Altınlı yüzücüsü Mark Spitz.. (Ayrıca bir bronz, bir gümüşle toplam madalyası 9'du.)
Spitz Sydney'de önce kendi ülkesi Amerika'yı ağır bir dille eleştirdi..
"Amerika tarihinde ülkesine en fazla onur kazandıran sporcuların başında geliyorum.. Ama ne Los Angeles, ne de Atlanta'da meşaleyi bana taşıtmayı akıllarına getirmediler.. Çünkü ben 'Siyah' değil, yahudiydim.." dedi.. Ardından aldı sazı eline.. IOC'ye başladı, veriştirmeye..
Olimpiyatların en gözde sporları atletizm ve yüzme başta, IOC pek çok doping olayına göz yumuyor, daha kötüsü, göz yumacağının garantisini bazı ülkelere veriyordu..
Neden?..
Çünkü IOC, oyunlarının yayın haklarını inanılmaz paralara televizyonlara satıyor, milyon kere milyon dolarlar kazanıyordu.. Televizyonlar ödedikleri bu büyük paraların karşılığını reklamlarla alıyordu. Reklam, reytinge bağlıydı.. Reyting için de Olimpiyatlarda müthiş rekorlarla müthiş yarışların yapılması gerekiyordu..
Spitz bu oyunu anlattı işte, öfkesini saklamaya gerek duymadan..
Spitz anlatırken, yüzmede 15 dünya rekoru kırılıyor, iki Hollandalı, Van Hoogendenband ve de Bruijn, zafer üstüne zafer kazanıyorlardı.. Özellikle Amerikan kaynaklarından, bu iki "Uçan Hollandalı"nın dopingli olduğu haberleri yayılıyordu.. Hafif bir tebessümle "Tabii biz, van Hoogenband'ı ve de Bruijn'i kast etmiyoruz" denerek.. Oysa kimleri kastettiklerini herkes biliyordu..
Marion Jones'un dünya şampiyonu gülleci kocası C.J. Hunter'ın "Dizimden sakatım. Oyunlardan çekiliyorum" demesinden bir hafta sonra dopingli olduğunun anlaşılması, Olimpiyatların üzerine bomba gibi düşünce, bu defa oklar Amerikalılara çevrildi..
IOC Tıp Komisyonu Başkanı Prens Alexandre de Merode, "1988 Seul Oyunlarından önce doping testine takılan ve hala yarışan beş atletin duğunu biliyorum" dedi..
Prens isim açıklamadı ama, listesinin başında Seul'de üç altın bir gümüş alan Florence Griffith Joyner'in olduğunu Bursa'daki sağır sultan bile biliyordu.. 10.49 gibi bugün yanına dahi yaklaşılmayan bir 100 metre koşan Flo- Jo iki yıl evvel, 38 yaşındayken açıklanmayan bir sebeble ölmüştü.. Ölüm sebeninin de aldığı yüklü dopingler olduğunu bilmeyen yoktu oysa..
IOC üyesi ve Sporcular Temsilcisi John Koss, Amerikan Atletizm Federasyonunun tam 15 doping olayını sakladığını iddia etti. "Doping konusunda iki kural var. Biri Amerikalılara uygulanıyor, diğeri dünyanın geri kalan sporcularına" dedi.. "Uluslararası Atletizm Federasyonu da işin farkında ama yumuşak tutuyorlar ipin ucunu diye ekledi..
Tabii başta Hunter'ın kendisi doping yaptığını şiddetle reddediyor. Amerikan takımı yöneticileri "Gizli tutuluyor" ithamlarını nefretle kınıyorlar ama, galiba güneş de balçıkla, bu defa hem fena halde sıvanıyor!..GÜNÜN LAFI
"C.J. kocaman bir oyuncak ayıdır.. Filmlerde ağlar.."
Marion Jones (Kocasının doping yaptığından haberdar olup olmadığı sorusuna yanıt verirken.)
"Şimdi Marion Jones, 1998'de verdiği 'Sydney'de 5 altın alacağım' sözünü tutabilecek mi" değil soru.. Bu..
"5 altın alırsa, bu altınların temizliğine dünyayı inandırabilecek mi?.."
Birkaç gün önce dünyanın en büyük sprinterlerinin dört metre önünde muhteşem bir 100 metre zaferi kazanıp dünyanın gönlüne that kuran o güzel tebessümlü kız, 140 kilo ağırlığındaki kocasını, asıl şimdi taşıyabilecek mi?..
Amerikanın en önde gelen Atletizm Yazarlarından Jim (James) Dunaway ile 1980 Moskova oyunlarında başlayan bir dostluğumuz var..
Basın Merkezinde rastladım ona..
"Marion" der demez anladı..
"Hele beş altını alsın da, temiz olup olmadıklarını sonra tartışalım" dedi. Başladı anlatmaya..
"İnger Miller devam eden sakatlığı yüzünden önce 100 metreden çekilmişti. Şimdi 200'den de çekildi.. Bu Marion'un 200 metreyi kazanmasını kolaylaştırır ama, 4x100'ü fena halde tehlikeye sokar.. Miller 4x100 takımının anahtar adamı.. O olmadan Amerika'nın yarışı kazanması zor.. Marion'un yanında Gail Devers, Christie Gaynes ve Torri Edwards koşacak.. Ama dikkat et, bunların hiçbiri 100 metre finalinde yoktu.. Oysa Bahama ayni finale üç kişi soktu. Şimdi bütün Amerika İnge'nin iyileşmesi için dua ediyor. Yoksa gider madalyaların biri.. Bu arada 100 metrede iki finalist yarıştıran Jamaica'yı saymadım daha.."
Bir nefes aldı, Jim..
"4x400 daha da felaket.. Bu mesafede Amerika'nın yarı final koşan atleti yok. Nasıl kazanacak ki?.."
Rakiplerin zorluğu ve Amerikan atletlerindeki kıtlık, Marion'u 4x100 ve 4x400'ün serilerinde de koşmaya zorlayabilir, o zaman nefes alacak vakti dahi kalmayacak.."
Özet mi?.. Marion Jones 200 metrede bir altın, uzunda rengi belli olmayan bir madalya daha alır, gerisi de Allaha kalır.. Tabii eğer kocasının doping skandalı moralini fena halde bozmadıysa..
Bu meğerse Jones- Hunter çiftinin ilk skandalı değilmiş..
1993'te Marion Jones, 16 yaşında lise öğrencisi iken, zorunlu bir doping testinden kaçtığı için 4 yıl ceza almış. O. J. Simpson'un avukatı olarak bildiğimiz, Ünlülerin savunucusu Johnny Cockrane "Teste davet yazısını almadı" diye savunma yaparak kızı kurtarmış.
Marion, North Carolina Üniversitesi basketbol takımının point gardı iken Atlanta Olimpiyat takımına seçilmiş, ama sakatlığı yüzünden oynayamamış.. Üniversite atletizm takımının antrenörlerinden C.J. Hunter onu spor değiştirip atletizm yapmaya teşvik etmiş.. "Bak ben de beyzbolda kariyer yapamayacağımı anlayınca gelip atlet oldum" diyerek.. Hunter o sıralar 26, Marion da 19 yaşındaymış..
Evli ve iki çocuk babası hoca ile o güne dek tek erkek arkadaşı olmayan öğrencisi arasında bir yakınlık başlamış.. Arkadaşları farkedip engel olmaya kalkmışlar.. İşe yaramamış.. Hoca ile öğrenciler arasındaki ilişki okul kurallarına göre yasak.. Okul yönetimi Hunter'ı uyarmış.. Hunter hocalıktan istifa etmiş.. Marion'un annesi fena halde veto etmiş Hunter'ı.. O da işe yaramamış ve sonunda evlenmişler..
Fırtınalarla dolu bir yaşam öyküsü anlayacağınız.
Şu günlerde de kasırgalar esiyor