kapat

26.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Dolmabahçe Sarayı'nda oya çiçekleri!

Bahçesi ayrı süsleme... Sarayın içi ayrı süsleme... Ama ne süsleme! Aşırı süsleme... Batının rönesans dönemi mimarisinin kırması... Barok kırması... Orta Avrupa kırması... Üç kırmanın karışımı bir saray...

Aslında enflasyon sarayı...

İmparatorluk gerileme, yok olma dönemine girmiş, loncalar çökmüş, savaşlar yüzünden üretim neredeyse her alanda durmuş..

Topraklar insansız....

İnsanlar topraksız...

İmparatorluk elden gidiyor...

İşte tam bu dönemde Padişah Abdülmecit, Avrupalı bankerlerden yüksek faizle 5 milyon altın borç alarak ve Mimar Garabet Balyan ile oğlu Nikos Balyan'a bu süslü sarayı yaptırmış.

Borç al, saray yaptır....

Enflasyon patlasın...

O zaman, böyle patlıyordu...

Borç al ye.... Şimdi de böyle patlıyor...

Ama saray dediğin Dolmabahçe olmalı.

İmparatorluğun gücü...

Sultanlığın kudreti...

Halkın gizli böbürlenmesi...

***

Osmanlı sultanları, Dolmabahçe Sarayı yapılıncaya kadar Topkapı Sarayı'nda oturur, öbür sarayları da düğün yapmak, şehzadeleri sünnet ettirmek, av dönüşü yorgunluk gidermek için kullanırdı. Dolmabahçe yapılınca Osmanlı Hanedanı, bu saraya taşındı, Abdülaziz bu sarayda tahttan indirildi, ilk Meclis burada toplandı, Mithat Paşa burada tutuklandı, Mustafa Kemal Atatürk burada öldü...

Nereden baksan ecdadımız...

Nereden baksan tarihimiz...

Fakat ne kadar çok ağıt dinledik bu sarayla ilgili olarak... Ne kadar çok feryat...

Santim santim batıyor...

İçindekiler çalınıyor..

Nem sarayı çürütüyor...

Ahşap böcekleri 72 bin parçadan oluşan elişi oymalı tarihi koltukların, kapıların, mobilyaların, ayna çerçevelerini, pencere pervazlarını içten içe kemirip yok ediyorlar. Büyük tonajlı gemiler, boğazdan her geçişlerinde boğaz suyunu şiddetli dalgalara boğuyorlar, bu dalgalar da gelip Dolmabahçe Sarayı'nı alttan alta oyuyor.

Yıllar yılları izliyor... Zaman geçiyor...

Bunun üstüne bir de büyük Marmara depreminin dipten sallaması yüklenince. Dolmabahçe Sarayı'nın en görkemli, Muayede (Gösteri) Salonu'nun duvarlarında beş insan kolu girecek büyüklükte yarıklar, merkez kubbesinde çatlaklar, 4.5 tonluk muhteşem avizenin tepeden tutan bağlantılarında tehlikeli gevşemeler oluşuyor.

Amman uyanık olalım!

Sarayımız elden gidiyor...

Tarihimize sahip çıkalım...

Gazeteler acılı manşetler attı. TV kanalları hicranlı programları yaptı. Dolmabahçe Sarayı'nın "zamanın tahribatından, depremin tahribatından, tarihi eser hırsızlığı tahribatından ve ihmalin tahribatından" yokolma noktasına geldiğini anlattılar.

***

Saraylar, Meclis Başkanı'na bağlı...

Dolmabahçe de bir saray...

Şimdiki Meclis Başkanımız Yıldırım Akbulut, dün Dolmabahçe Sarayı'nda basın toplantısı yaptı. Bilgi verdi...

Sarayımız kurtulmuştur...

Muayade (gösteri) Salonu kubbesi tamamen onarılmış, duvar çatlakları tamir edilmiş, kubbe, yeni teknolojinin verdiği imkandan yararlanarak çelikten 7 kat daha kuvvetli çekme gücü olan karbon elyafıyla kaplanmış, tarihi ahşap eşyaları, ahşap kapıları, pencereleri, mobilyaları, döşemeleri içten içe kemiren ahşap kurtlarına karşı ne tür bir ilaçlama yapılacağı incelenmiş, dranaj kanalları yapılmış, 72 bin parça eşyanın kayıtlı olduğu defterin içindeki bilgiler bilgisayar ortamına geçirilmiş.

Sarayımız... Muhteşem kubbesi...

4.5 ton kristal avizesi....

Yeni yüksek şiddetteki bir depreme karşı dayanıklı hale getirilmiş.

***

Saraydan yetkili biri...

Yönetimin içinden biri beni aradı...

"Bütün bu söylenenler yalan. Tamamen gösteri. Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'un görev süresi 4 gün sonra biteceği için şov yapılıyor. Medya kullanılarak halka kirletilmiş bilgi sunuluyor" dedi.

Bu adama güvenebilir miyim?

Kim bu adam? İsmini de verdi...

"İsimimi açıklarsan beni kovarlar, kötülük yaparlar" dedi. Söz verdim...

İsmini yazamıyorum...

Ama getireceği belgeleri bekliyorum.

Ayrıca Dolmabahçe Sarayı'nın yeniden onarımı için 10 Yıllık Master Planı yapan 20 profesörden oluşan Bilim Kurulu'na ve Başkanı Prof. Metin Sözen'e de soruyorum: Bu 6 trilyonluk harcama ve yapılan işle Dolmabahçe Sarayı kurtarılmış mıdır? Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesi....

Dün muhteşemdi...

Özellikle oya çiçekleri...

Büyüleyiciydiler...

Oya çiçekleri de...

Gerçeği öğrenmek istiyordu...

Dolmabahçe kurtuldu mu?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır