kapat

26.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Büyülü güzellik Nemrut
Nemrut'un etkileyici zirvesinde günün ağarmasını titreşerek bekleyenler, hayal edilemeyecek güzelliklerle karşılaşıyor

Nemrut Dağı'na çıktınız mı hiç... Cevabınız "Hayır" ise çok yazık... Zira Kahta ilçesinin Karadut köyü sınırları içinde 2 bin 150 metreye yükselen bu dağın zirvesinde her gurupta ve her şafakta ne mucizeler yaşanıyor...

Milattan önce 162 yılına uzanan Antik Kommagene Krallığı'ndan kalan tapınak ve etrafındaki kült heykelleri görmek için buraya tırmananlar, hayal edilemeyecek güzelliklerle karşılaşıyorlar... Tarihi kalıntılara ilgi, yerini, doğanın yaşattığı yoğun duygulara bırakıyor...

EN BÜYÜK KEYİF
Nemrut'un zirvesinde gün batarken, hele de seher vakti iğne atsanız yere düşmez... Japonundan İsraillisine, İngilizinden Hollandalısına kadar çeşitli ülkelerden kadın-erkek, yaşlı-genç hatta çocuklar ve bebeler bizlerle omuz omuza güneşi bekliyor...

Sıra sıra uzanan dağların arkasında kaybolan güneşi ertesi sabah yeniden görebilmek için gecenin ayazına katlanmaya razı olarak kah uyku tulumunda, kah battaniye altında sabahlayanlar belki de en büyük keyfi yaşıyor ilk kızıllıkta... Bir kadın çığlık atıyor:

Güneşi doğurdum... Ellerime doğdu sanki...

Bir soprano "Meleklerin Ekmeği" duasını söylüyor gözleri dolu...Ve burada biraraya gelerek dünyaya hayat veren doğa olayını adeta huşu içinde seyreden birbirine yabancı insanlar sanki yekvücut oluyor... Aynı güzellikleri ve duyguları paylaşanlar birbirlerine sevgi ile bakıyor...

Omuzlarında battaniyesi olan, olmayanı sıcağına alıyor... Cebinde ekmeği, şekeri olan diğerleriyle paylaşıyor..

'BARIŞIN GİTSİN'
...Ve herkes sükut ve barış içinde büyülenmişcesine bekliyor... Böylesine bir duygunun daha yoğununu hac sırasında Arafat tepesinde yaşadığımı anımsıyorum... Herkes dost, herkes kardeş burada... Güneşin batışını seyretmeye gelen Malatyalı Köy Hizmetleri görevlisi İsrafil Solmazgül (53) yanına tüneyen İsrailli sosyolog Itzık Katz (26) ile öğrenci Ofir Elalouf'a (24) benim tercümanlığımda bakın ne diyor:

"Allah 3 çeşit insan yaratmış... İnanan, inançsız ve münafık... İnsanları birbirleriyle kavga ettiren münafıklara dikkat etmeli... Barışın gitsin Filistinlilerle..."

Meğer, "Burası bizimdir" diye Kudüs'ün bir fotoğrafını eline tutuşturmuşlar... Nemrut'un etkileyici zirvesinde güneşi beklerken müslüman İsrafil ile musevi delikanlılar arasında gelişen dostluğa ve yakınlığa şahit olmak umut verici...

YOLCULUĞUN NİRVANASI
Çevresinde günün ağarmasını titreşerek bekleyenlerin Japonya'dan getirdiği şekerleri ikram ederek ısıtmaya çalışan Bayan Sayuri ile sohbet ediyoruz.

"Çok sevdim ülkenizi... Türkiye çok güzel... İstanbul, Trabzon, Van pekçok yeri gezdik gurubumla... Ama bu dağın tepesinde bunları yaşamak bir ömre bedel... Sanki yolculuğumuzun nirvanası Nemrut..." Ne yazık ki Nemrut tarihi ve doğal zenginliğinden başka pek bir şey sunamıyor yerli ve yabancı turistlere... Buralarda bir günden fazla konaklamak isteyen pek çok kişi kalacak yer bulamamaktan şikayetçi...

Zirveye 9 kilometre mesafede 52 odalı mütevazi Euphrates (Fırat) Oteli'nden başka bir de 18 odalı daha iptidai Kervansaray bulunuyor... Fiatlar yarım pansiyon 40 mark civarında. Yemek ancak bu otellerde yenebiliyor... Başka hiçbir lokanta yok... Sadece zirvenin eteklerinde meşrubat ve su da satan tek bir çay ocağı var...

DOĞA CÖMERT DAVRANMIŞ
Buraya kadar minibüs veya otomobille gelinebiliniyor... Ondan sonra çok taşlı ve dik bir yerden tepeye tırmanmak zorundasınız... Veya katır sırtında çıkabilirsiniz... En fazla 20 dakika süren bu çıkışta pekçok yaşlı insan gördüğüm için sağlığı yerinde olan her yaştakiler bu güzellikleri yaşayabilirler diye düşünüyorum...

Nemrut Dağı örneğin Amerika'da olsaydı şimdiye kadar çevresinde ne oteller açılır, ne tesisler kurulur ve ne paralar kazanılırdı... Ama zararın neresinden dönülse kardır... Üstelik tam da sırası... Güvenliğin sağlandığı Güneydoğu'yu yabancı turistlerin istilasına hazırlanmak gerekir...

Doğa ve tarih buralara cömert davranmış... Şimdi iş bizim katkımıza kalıyor... Aksi halde bir servet burada heba olacak.

AMERİKA'DA OLSAYDI...
Nemrut'un zirvesinde gün batarken, hele de seher vakti iğne atsanız yere düşmez... Japonundan İsraillisine, İngilizinden Hollandalısına kadar çeşitli ülkelerden kadın-erkek, yaşlı-genç hatta çocuklar ve bebeler güneşi bekliyor... Fakat ne yazık ki Nemrut, tarihi ve doğal zenginliğinden başka pek bir şey sunamıyor yerli ve yabancı turistlere... Buralarda bir günden fazla konaklamak isteyen pek çok kişi kalacak yer bulamıyor. Oysa Nemrut Amerika'da olsaydı çevresinde ne oteller, ne tesisler kurulurdu.

YARIN
Terörün pençesindeki Mardin'de terörist Apo yakalandıktan sonra neler değişti?


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır