


Kaymak tabaka
DİE, bir araştırma yaptı. Tabii ki "kayıtlı ekonomi" verilerine göre...
Türkiye'de 15 milyon aile yaşıyor.
Bu ailelerin yüzde 1'ini oluşturan "kaymak tabaka" 150 bin aileden oluşuyor.
150 bin aile, ortalama 4 kişiden, 650 bin küsur kişiyi kapsıyor.
Bu kaymak tabakanın yıllık kazancı, kişi başına 70 bin dolar....
4 kişiyle çarptığında bu ailelere ortalama yılda 280-300 bin dolar gelir giriyor.
Ye ye bitmez bir para...
Şimdi biraz daha "zum" yapalım.
Eğer, kaymak tabakadan bir babanın "heyecanı"ndan yola çıkıp da, kaymak tabakadan bir annenin rahminden dışarıya avdet etmişsen, mesele yok...
Sen de otomatikman, "kaymak bir çocuk" oluyorsun...
Eğer kaymak bir çocuk isen, sapıtıp, "berduş" olmana izin verilmiyor, iyi mekteplerde okuyup, kurulmuş düzenlerin başına oturuyor, kişi başına ortalama 70 bin doları cebe indirmeye başlıyorsun...
Peki ya, "kaymakla" hiçbir alakası olmayan bir baba ile anne, aşka gelip de seni dünyaya getirmişlerse, ne halt edeceksin?
Isırılacak bir ayva seni beklemektedir.
Evet, gerçi, kişisel büyük çaba ve emekle "kaymak tabaka"nın arasına sızma şansından da söz edilebilir.
Ama bu, milli piyangoda büyük ikramiyeyi yakalamaktan daha basit ve olası değildir.
Çünkü herkes tuttuğunu tutmuştur ve sana tutulacak boş sap bırakmamakta da ısrarlıdır.
İşte bu noktada ulusal ekonomi projektör altına alınmalıdır.
Eğer ülkenin üretim potansiyelinde, kişisel gelirin elde edilme koşullarında ve paylaşım adaletinde, bireyi "normal, akılcı ve donanmış" bir çaba ile "insanca" yaşama standardına "taşıyabilme" esnekliği ve olanağı mevcutsa, hiçbir sorun kalmayacaktır.
Tıpkı Almanya, İngiltere ve Fransa'da olduğu gibi...
İşçi olmayı seçtiğinde, 3 bin marklık normal bir standardı yakalayabiliyorsan, mühendis, doktor, ekonomist veya akademisyen olmak için daha yüksek bir çaba gösterdiğinde de 5-10 bin mark klasında bir hayatı yakalayabiliyorsan, ne gam?
O zaman ultra bir kazanç, kişinin kumaşına, hayat anlayışına ve fedakâ0rlık potansiyeline kalır ki, isteyen bu yolu da seçebilir.
Asıl olan bireyin yükselme özgürlüğü ile toplumun ekonomik refahını buluşturmaktır.
O zaman ancak, karınlar doymuş, şık ve temiz giyinilmiş, asgari değil "standart" ihtiyaçlar kolaylıkla sağlanmış, toplumsal mutluluk bireye psikolojik rahatlık ve huzur olarak yansımıştır...
Geleceğe duyulan "güven" de kişisel yaratıcılık had safhaya çıkarmıştır.
Avrupalılar'ın becerip de bizim burnumuzda tüten şartlar işte bu şartlardır.
O yüzden, Türkiye'nin bundan başka tartışacak meselesi olmadığını düşünüyorum.
Tartışılan diğer bütün siyasi konuların da, bu asıl meseleyi "örtmeye" ve "ötelemeye" hizmet ettiği apaçık...
"Aç"ın, "açlıktan" başka hiçbir konusu yoktur, olamaz da...
İcat
Trabzonlular "sahibini tanıyan silah" yapılacakmış... Neden? Sahibi, silahını tanıyamıyor mu?
Canlı
İzmirli DJ, 64 saat "canlı" yayında kalmış... İyi ki daha fazla inat edip, "cansız" yayına geçmemiş!
Aday
CHP'de lider adayı sayısı 5'e yükselmiş... CHP'nin sorunu zaten herkesin kendini lider görmesinde!
Yaratıcılık
Türkiye, "yaratıcılık"ta dünyada 16'ncı sıradaymış...
200'den fazla memleket içinde 16'ncı olmak az buz bir başarı değil... Bizim millet olarak bilimsel buluşlardan pek hazetmediğimiz meydanda...
Bilim işini Batılılar'ın üzerine yıkıp, biz daha ziyade "şeytani zeka" gerektiren konularda uzmanlaşmayı tercih etmişiz...
Fakat şeytani zeka deyince de insanın aklı nedense hep, yolsuzluk, dolandırıcılık, rüşvet ve yalancılığa kayıyor... Bu sebeple, Türkiye'nin yolsuzluk ve dolandırıcılık konusunda bir dünya rekoruna hızla koşturmasından endişe etmekte bilmem ki haksız mıyız?
İçişleri Bakanı Tantan'ın, "yolsuzluklar" diye bağırması da herhalde boşuna değil...
Şeytani zekamızı biraz daha eğitebilsek, ne iyi olurdu.
Light rakı
Geçen gün bizim Sabah'ta güzel bir haber yayınlandı.
Tekirdağ rakısı çok beğenilmiş, satışları patlamış...
Yazıişlerinden arkadaşlarım, haberin başlığını çok "çekici" koymuşlar:
"Light Rakı!" Yani "hafif" rakı... Hafif deyince, insan hemen, "alkol oranı düşük rakı" zannediyor. Ama değilmiş...
Meğer yeni rakı ile arasında alkol oranı bakımından bir fark yokmuş...
"Light" olarak nitelenmesi, aromasından, harmanlanmasından ve dinlenme süresinden kaynaklanıyormuş... Kısaca, "içimi" daha yumuşakmış...
Rakıcılar dikkat etsin, "Yaşasın light bir rakı bulduk, yumulalım abi" demesinler...
Ölçüyü kaçırdın mı, Tekirdağ da küfelik yapıyor, ona göre!..