


Sanal ve gerçek
Yeni ekonomi, bir yıl öncesine kadar, "şapkasından tavşan çıkaran sihirbazların mekanı" olarak algılanmaktaydı. Özellikle gelişmiş piyasalarda, kısmen de Çin, Hindistan gibi büyüyen pazarlarda, internet ekonomisinin "mucizevi" nitelikleri hissedilmekteydi. Oysa şimdiki hava, çok daha makul ve gerçekçi. Uzun dönemli ve gelir yaratıcı işler ayakta kalacak. Diğerleri ise kepenk indirecek. "Sanal" gelirler, ticari başarısızlıkları uzun süre perdeleyemeyecek.
Bu sonuca varmak için konunun uzmanı olmaya gerek yok. Köşedeki bakkal dükkanı da aynı "ekonomik gerçek"le hergün karşı karşıya. Hesabını bu mantık çerçevesinde yapmak durumunda. O halde, bunca "akıllı" insanın girişimci sıfatıyla, bir o kadarının da yatırımcı kimliğiyle yarattıkları "serap" bu gerçeği gözardı mı ediyor? Yoksa hepimizi sanal bir gerçekliğe mi sürüklüyor?
İnternet evrim geçiriyor
Amerika, Avrupa ve ardından da gelişen pazarlardaki "internet rüzgarı", yaşanan iletişim devriminin kaçınılmaz bir parçası. Dört yıl önce internet sektörü dünyada ivme kazanırken, Türkiye, servis sağlayıcıları aracılığıyla bu yeni sektöre "merhaba" diyordu. O dönemde servis sağlayıcılar, internetle ilgili tüm hizmetleri sunmaktaydılar. Modemden bilgisayara, web tasarımından içerik sağlamaya kadar pekçok farklı hizmet aynı çatı altında sunulmaktaydı. Zaman içinde bu piyasa evrim geçirdi: Uzmanlık alanları belirginleşti, birbirinden ayrıldı. Sektörde hizmet şirketlerinin sayısı ve çeşitliliği arttı. Servis sağlayıcılar, asıl işleri olan "hat sağlama" işlevine geri döndüler. Kıyasıya bir servis ve hizmet rekabetiyle ve sayıları hızla çoğalarak bugünlere geldiler.
İnternet sektörünü genel anlamda iki açıdan değerlendirebiliriz: Kişilere ve kurumlara sunulan servisler ile internette oluşturulan işletmeler. Örneğin servis sağlayıcılar, web üretim şirketleri ve e-ticaret uygulamaları geliştiren şirketler birinci işkoluna dahiller. Mevcut veya yeni işleri internete taşıyanlar ise ikinci kategorinin temsilcileri. İlk gruptaki şiketler, yazılım, donanım, danışmanlık ve hizmet sunarak para kazanmakta. İkinci gruptaki şirketler ise bu hizmetleri talep eder konumdalar. Medyada olsun, finans veya perakendecilikte olsun, kurumlar interneti yeni bir kanal olarak kullanıyor. İnternet, üretim ve dağıtım planlamasından, pazarlama, satış ve eğlendirmeye kadar pekçok alanda şirketlerin yeni iş modelleri yaratmasını sağlıyor.
Tavuk altın yumurtlamıyor
Şu anda gelinen noktada, internet ve cep telefonu sayesinde deneyimlediğimiz kesintisiz iletişim, yeni ekonomik düzenin ayrılmaz bir parçası olarak göze çarpıyor. Bu çerçevede, iletişim ve internet teknolojileri, şirket stratejilerinin de yeniden yapılanması anlamına geliyor. Ancak, bu yeniden yapılanma, internetin "altın yumurtlayan tavuk" olduğu yanılgısından yola çıkmamalı. İnternet, ekonomik değer yaratma ve bu değeri gelire çevirme yarışında faydalanılacak çok önemli bir araç. Bu aracın, verimli ve doğru kullanılmasını engelleyen en önemli etkenlerden biri de insan kaynakları eksikliği. İnterneti anlayan yetişmiş eleman sayısı çok az. Bu eksiklik, hem internet hizmeti talep eden kurumlarda, hem de internet girişimlerinde fazlasıyla hissediliyor. Yalnızca teknoloji veya pazarlama, ya da sadece akademik bilgiye sahip bireyler, yeni ekonominin çok yönlü başarı profiline uymuyor.
Yeni ekonomi, serap görenlerin değil, piyasa gerçeklerini ve gelişim sürecini doğru algılayanların başarılı olacağı bir ortam. Ne gözardı etmeli, ne de "şapkadan tavşan çıkmasını" beklemeli.