kapat

25.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


"Tesis vardı da yüzmedik mi?"

Bugüne kadar "Urfalı bir türkücü" tabirini çok duydunuz. Ama "Urfalı bir yüzücü" herhalde ilk kez telaffuz ediliyor.

14 yaşındaki Ayfer Şahin bunun öncülerinden...

Bu yıl 6'ncısı düzenlenen Atatürk Barajı Su Sporları şöleninde 400 metre, 800 metre ve maratonda Güneydoğu birincisi oldu Ayfer...

"Nerede öğrendin yüzmeyi" diye soruyorum.

"Yazın gölde yüzerek..." diyor gülümseyerek...

"Göl" dediği Atatürk Barajı'nın suyu...

800 metrede 3'üncü olan Diyarbakırlı Mehmet Erdem ise hiç deniz görmemiş:

"Çalışabileceğiniz bir havuz yok mu" diyorum.

"Var da bizi sokmuyorlar" diye boyun büküyor.

Boyunlarındaki madalyaları birkaç haftalık sıkı çalışmaya borçlu olduklarını söylüyorlar. Madalyaların üzerinde "1999 Yüzme Şampiyonası" yazıyor. Yeni madalya yaptırmaya para yetmemiş belli ki...

***

Bu kez bambaşka bir nedenle ziyaret ediyoruz Urfa'yı...

Devlet Su İşleri'nde, Demirel'in genel müdürlükte kalma rekorunu kırmak üzere olan "Ispartalı" sempatik Genel Müdür Doğan Altınbilek'in davetiyle su sporları şölenini izliyoruz.

Bölgeye hayat taşıyan "su", yelkenciler, yüzücüler, dalgıçlar, kürekçilerle yaşlı Urfa'ya gencecik bir sahil kenti elbisesi giydirmiş adeta...

Peygamberler Şehri, bu yeni elbisesi içinde biraz şaşkın, biraz mahcup ve oldukça heyecanlı görünüyor. DSİ içinde yeni yaptırılan tesislerde Urfalı gençler tenis oynuyor. Altınbilek'le birlikte raketleri alıp onlara katılıyoruz.

Urfa'da "deniz" ve tenis...!

10 yıl önce hayal bile edilemeyecek bir görüntü bu...

Çorak toprağın kalın zırhını delip ekini filizlendiren su, yüzeydeki asırlık toplumsal zırha da basınç yapıyor. Aktıkça değişimin çarkını çeviriyor... Ve spor, bu yeni hayatın misyoneri gibi giriyor Urfalı gençlerin monoton dünyasına...

Şölen sayesinde bölge bir anda spor kulüpleriyle dolmuş. Sadece Urfa'da 4 kulüpte 100 sporcu var. Dalgıçlık okulu da açılmış, 34 balıkadam yetişmiş.

"Dalgıç okulunu bölge halkı istedi" diyor bir yetkili...

Su kanalları açıldığından beri yılda 20 civarında çocuk boğuluyormuş burada... Çocuklarını zalim Fırat'ın elinden kurtarmak isteyen ailelerden de ölenler oluyormuş. Üstelik yitirdiklerinin bedenleri bulunmadan oradan ayrılmıyorlarmış. Şimdi okuldan yetişen dalgıçlar, kanallardan ceset çıkartarak uyguluyorlar öğrendiklerini...

Ölümün dayattığı spor... Bu da bölge gerçeğinin trajik bir ayrıntısı...

***

Kulüplerde kız çocuklar azınlıkta... Adıyamanlı bir eğitmen, "5 yaşındayken kızı veriyor aileleri, ama 12 oldu mu alıyor" diye yakınıyor.

Bölgenin derinlerine kök salmış muhafazakar toplumsal yapı, değişime ayak diriyor. Şehirlerin gelişim hızına insanlar ayak uyduramıyor.

Kürek kulübü var, ama kız kürekçi yok.

Okul var, ama çocuğunu göndermeyen çok. Üniversite var, ama gençlerin gidebilecekleri bir yer yok daha...

Modern caddeler ve alışveriş merkezleri var, ama kızlar etekle gezerken tedirgin hâlâ...

Değişim, zaman alıyor, yavaş oluyor; ama oluyor sonunda...

Maya tutuyor.

Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Uğur Büyükburç'un ön ayak olmasıyla üniversiteliler ilk kez bu yıl mezun olurken kızlı erkekli bir çay partisi yapmışlar.

Şehirdeki 65 internet-cafe, gençlerin dış dünyaya açılan duyargaları gibi...

İlk yıl hiç başvuru olmamasından yakınan spor kulübü yöneticileri şimdi elemeyle sporcu alıyorlar. Açılan yeni havuza kadın erkek birlikte girilebiliyor.

"Ailen yüzmene bir şey demiyor mu" sorumu 14 yaşındaki Ayfer Şahin, televizyondan duyduğu bir sloganla yanıtlıyor. "Ben özgürüm" diyor.

Daha çok ilgi, özellikle de tesis ve malzeme istiyorlar.

Su sayesinde yoksulluğun, işsizliğin belini kıran Urfa, şimdi geleneksel yapıyla, modern gelişme arasında kıran kırana bir çekişmeye tanık oluyor.

İşte tam da bu aşamada sosyal, kültürel faaliyete, "insani kalkınma çalışması"na gerek var. Mühendislere, antropologların, sosyologların katılması şart...

Urfa'dan bu duygularla dönerken mahalli şair Bekir Şirinoğlu'nun gece heyecanla okuduğu mısralar çınlıyordu kulaklarımızda:

"Havar (yakınma) bitti... Şivan (ağıt) bitti/ Gün doğdu Urfa'ya, gün doğdu/ Beklemediğiniz bir sabah, uyanacağız bu gaflet uykusundan."

Uyan Urfa, hadi uyan...!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır