Hayrettin Uzun çok uzun olmayan yaşamını beklenmedik biçimde noktaladı. Canını sıktığı binler belki de on binler vardı.
Daha uzun yaşasa umduğu pozisyonlara kavuşsa, belki sevenleri milyonları bulabilirdi.
Ama sevecek olanlar onu tanıyamadan, sevmeyenlerin nefretini ise fazla sağlayamadan beklenmedik biçimde hayattan uzaklaşıp gitti.
Artık onlar da rahat, Hayrettin de.
Sonsuzluk uykusunda hiç konuşmayacak, kimsenin huzurunu, keyfini kaçıramayacak.
Hayrettin siyasete girdikten, dokunulmazlık kazandıktan sonra dili çözülenlerden değildi.
Uzun memuriyet yaşamında ne kadar dobra ve açık sözlü idiyse milletvekilliğinde ve sonrasında da aynı çizgiyi sürdürdü.
Uzun, dört yıl görev yaptığı Londra'da, İngiliz siyasetinden ve bürokrasisinden çok etkilenmişti.
Bu ülkede yönetimin ve politikanın açıklığını belli ölçülerde Türkiye'ye uygulayabilmeyi hep dile getirirdi.
Canını en çok sıkan konulardan birisi de, bizim bürokrasi ve siyasetteki "danışman salgını"ydı.