kapat

25.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
AHMET TAN(tana@sabah.com.tr )


Köşeli bir yaşam

Hayrettin Uzun çok uzun olmayan yaşamını beklenmedik biçimde noktaladı. Canını sıktığı binler belki de on binler vardı.

Daha uzun yaşasa umduğu pozisyonlara kavuşsa, belki sevenleri milyonları bulabilirdi.

Ama sevecek olanlar onu tanıyamadan, sevmeyenlerin nefretini ise fazla sağlayamadan beklenmedik biçimde hayattan uzaklaşıp gitti.

Artık onlar da rahat, Hayrettin de.

Sonsuzluk uykusunda hiç konuşmayacak, kimsenin huzurunu, keyfini kaçıramayacak.

Hayrettin siyasete girdikten, dokunulmazlık kazandıktan sonra dili çözülenlerden değildi.

Uzun memuriyet yaşamında ne kadar dobra ve açık sözlü idiyse milletvekilliğinde ve sonrasında da aynı çizgiyi sürdürdü.

Uzun, dört yıl görev yaptığı Londra'da, İngiliz siyasetinden ve bürokrasisinden çok etkilenmişti.

Bu ülkede yönetimin ve politikanın açıklığını belli ölçülerde Türkiye'ye uygulayabilmeyi hep dile getirirdi.

Canını en çok sıkan konulardan birisi de, bizim bürokrasi ve siyasetteki "danışman salgını"ydı.

İngiltere'den verdiği bir örnek şuydu:
- 1980 ortalarında Başbakan Thatcher kendisine bir ekonomi danışmanı atamak istedi. Maliye Bakanı buna şiddetle karşı çıktı. Dedi ki, "Başbakan'ın maliye danışmanı Maliye Bakanı'dır. Beni danışmaya değer bulmuyorsanız, o danışmanınızı benim yerime atayınız!" Thatcher danışman atamaktan vazgeçti.

Uzun'a göre dünyanın en geniş makam otusu ve danışman stoku bizim ülkedeydi.

Bu konuda bir olimpiyat düzenlense, Türkiye'nin rekorlarına hiçbir ülke yaklaşamazdı.

Uzun Botaş Genel Müdürü idi. Bu görevi çok uzun sürmedi. Bunda petrol ve doğal gaz siyasetiyle ilgili dobralığının da bir payı var mı?

1995 yılı başında şöyle demişti:
- Türkiye'nin sağlam, uzun vadeli politikalarının olması lazım, Oysaki uzun vadeli bir enerji politikamız yok. Örneğin, bugün 8 milyar metreküp olan doğal gaz tüketimini 2010 yılında 40 milyar metreküpe çıkartmak gerek.

***

Memurken memurluğa yakışmayanları, politikadayken siyaset adamlığıyla uyuşmayan her şeyi en köşeli biçimde eleştirdi.

Genel Müdür iken yaptığı bir açıklama bir dergiye manşet olmuştu:

- Zengin memur hırsızdır!

Uzun, devamını şöyle getiriyordu:
- Memuriyet bir yaşam biçimi. Memurun refah içinde yaşaması diye bir şey olamaz. Memuriyet ancak bir lokma bir hırka düzeyinin biraz üstünde bir yaşam sağlayabilir. Ama buna karşılık ömür boyu iş güvenceniz ve emeklilik garantiniz vardır. Halka hizmet etmenin zevkiyle idare edeceksiniz. Zenginlik özlemiyle memuriyet bağdaşmaz. Hatta sizi yoldan çıkarır. Bu yüzden aileden bir şey kalmamışsa, zengin olmuş bir memur siz bilin ki hırsızdır. Yurtdışı tayin görmüşünün belki apartman dairesi daha iyi bir semttedir. Arabası yabancı markadır. O kadar. Bunun ötesine geçen memur bilin ki çok küçük istisnalarla hırsızdır, hırsızdır!

Uzun, memuriyetten ayrılıp milletvekili olunca bu iddiasını farklı düzeye taşıdı:
- Milletvekili zengin olmuş ise bilin ki karışık işlere bulaşmıştır. Çünkü milletvekilinin maaşı sonuçta en yüksek devlet memurununkine ayarlıdır. Yüksek de olsa maaşa ayarlı bir maaşla zengin olmak mümkün değildir. Ama rahat yaşanır. Politikada da zenginlik en masum olasılıkla ya "eş durumundan" ya da, "komisyon"dan sağlanır.

Hangi komisyondan mı? diye soranlara ise yanıtı hazırdı:
- Herhalde Anayasa veya Dilekçe Komisyonu'ndan değil!

Uzun'un cenaze töreni yine de onu mutlu edecek bir görünümdeydi. Fazlasını zaten o da ummuyordu.

Yokluğunu çok hissedeceğiz. Nur içinde yatsın.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır