Sizler bu satırları okurken biz, İsrail'de olacağız.. Bu ülkede kalacağımız süre içinde hem siyasiler, hem de bürokratlarla birlikte olacağız.. Onlardan duyduklarımızı da sizlere yansıtacağız..
İsrail'deki değişime, değişim mücadelesine, siyasete, ekonomiye, Türkiye ile ilişkilere, askeri olanlar dahil, her şeye gözatacağız..
Golan'a gideceğiz.. Lübnan işgalinin ünlü Bakanı Ariel Sharon'ın aynı yerde "Benim toplarımın menzili 40 kilometre.. Şam ise şuracıkta" diyerek, Suriye başkentine yaptığı göndermeyi hatırlayacağız..
Sonra Lübnan sınırı.. Savaşı izlerken defalarca geçtiğimiz sınırı yeniden görüp, o dönemde yaşadıklarımızı hatırlayacağız...
Yanmış yıkılmış kasabalar, o kasabalardan birinin meydanındaki kahvede, başında fes ile oturan birine "Buralar çok yabancı hakimiyeti gördü.. Hangisi en kötüsüydü?" diye sorduğumuz Arap'tan "Osmanlı" cevabını aldığımız zaman nasıl şaşırdığımızı, hayretler içinde kaldığımızı hatırlayacağız..
Sonra, kaç kere, iki ateş arasında kalmaktan nasıl son anda kurtulduğumuzu hatırlayacağız..
Göremediğimiz eski dostlarla, geçmişte müsterek yaşadımız olayları konuşacağız.. Konuşurken de mutlaka güleceğiz..
Tanıma şansına sahip olduğum için kendini çok şanslı bir kişi olarak saydığım Rabin'i hatırlayacağız.. Onunla, Savunma Bakanlığı'ndaki mütevazi odasında konuşurken, gülerek, "Sizin kumarhaneler çok ünlü buralarda. Arkadaşlarım gidiyor. Ben gidemedim" dediğini hatırlayacağız..
Belki Peres ile de karşılaşıp, Hikmet Çetin ile imzaladığı anlaşma sonrası kaldırılan şampanya kadehlerini konuşacağız.. Onun, gelişmiş ve zenginleşmiş Ortadoğu tutkusunu konuşmak imkanımız olacak.. Acaba hangi noktada bu iş?
Belki eski Cumhurbaşkanı Weizman ile görüşürken "Hamas'ı, FKÖ'ye karşı siz büyüttünüz.. Şimdi başınıza bela oldu. Ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğumuz zaman ne kadar kızdığını hatırlayacağız..
Belki Rafi Eytan, uzun boylu olanı değil, kısa boylu olanı, eğer oralardaysa, sabaha kadar geçen konuşmaları hatırlayacağız..
Yossi Beilin ile, tabii oralardaysa, Jak Kamhi'nin evinde yaptığımız başbaşa görüşmenin satır başlarını dillendireceğiz..
Ankara ve İstanbul'da görev yaptıktan sonra ülkelerine dönen, İsrailli diplomat dostlarımızı yeniden görebileceğiz..
20 yıl önce başlayan ve hala süren dostluklarımızı tazeleyeceğiz.. Dostumuz Eli Shaked'i göreceğiz..
Tansu Çiller'in Başbakan olarak gittiği İsrail'de arabasının nasıl iki kere bozulduğunu, hatta birinde Rabin'in arabasına binmek zorunda kaldığını hatırlayıp güleceğiz..
Acaba Shlomo Bino oralarda mı? Onunla 20 yıl önce Kudüs'teki Ermeni klisesi ve bölgesinde yaşadıklarımızı konuşmak imkanımız olacak mı acaba?
İsrailli meslektaşlarımızla biraraya gelmemiz ilginç olacak. Bakalım eski dostlardan kimler gelecek? Onlara, Barak'ın reformları konusundaki şansını soracağız..
Görmeyi umduğumuz o kadar çok isim var ki.. David Granit ne yapıyor acaba?
Washington'daki Soykırım Müzesi Müdürü'nün yapmaya hazırlandığı sersemlikleri onlara anlatmaya çalışacağız..
Başka anlatacaklarımız da olacak.. Çünkü konuşulacak o kadar çok nokta var ki..