kapat

24.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
TEVFİK YENER(tyener@sabah.com.tr )


Kim bu delikanlılar?

Rezaletin böylesi görülmemiş!..

Hanımefendi haykırıyordu:

-Meydan hokkabazlara kalmış.

Gözyaşları kirpiklerinde birikmişti.

-Gidiyorum" dedi "-Bir daha dönmemek üzere..."

O anda Türkiye, çok değerli bir sanatçısını kaybediyordu.

Kimdi bu sanatçı?

Bu olay İzmir Fuarı'nda yaşandı.

9'uncu ay eylül'deydik ve yıllardan 1969 idi. Süleyman Demirel başbakanlıkta 4'üncü yılını dolduruyordu.

Menderes efsanesi, darbe, idam, yeni partiler, yeni seçim, 44 yaşındaki Süleyman Demirel başbakan...

YÜKSELEN NAĞMELER
"İnleyen nağmeleer..." şarkısını söylüyordu güzel kız... Semiramis Pekkan sahnedeydi. 1969 İzmir Fuarı'nın ilklerinden...

"İnleyen nağmeler" umurunda değildi "Yükselen değerler"den Süleyman Demirel'in. İki yıl sonra belki, 12 mart 1971'de alacağı muhtıradan sonra en sevdiği şarkı olabilirdi.

O günlerde mutluydu Demirel.

Mutlu olmayan birisi vardı İzmir Fuarı'nda; o da Güneri Tecer idi. Bir aralar Zeki Müren'e rakip gösterilmişti.

Ve Semiramis Pekkan'a çok içerliyordu. Çünkü kendi repertuarında bulunan "İnleyen nağmeler"i söylüyordu züppe kız. Üstadların repertuarları gasp edilemezdi.

Semiramis Pekkan'ın ardından sahneye çıktığında Güneri Tecer inadına "İnleyen nağmeleri" okudu ve: -Az önce de bu şarkıyı söylediler, ama şimdi nasıl buldunuz?" dedi.

Seyirci mesajı almıştı, müthiş bir alkışla üstada cevap verdi. Centilmen Güneri ilk defa böyle tepki gösteriyordu.

'KÖYLÜ GİBİ GONUŞŞUYODU'
Süleyman Demirel farklı bir başbakan olmuştu.

İsmet İnönü, Adnan Menderes de halkını seven başbakanlardı.. Osmanlı terbiyesinden ötürü "aristokrat" davranışlıydı onlar..

İsmet paşa, adı üstünde "paşa"ydı zaten, Osmanlı subayıydı.

Adnan Menderes bir "bey oğlu" idi. Şık, zarif salon adamı.

Süleyman Demirel ise İslamköy'ün Çoban Sülü'sü idi.

Sülü; gırtlağına greyvatı takıyyodu emme, şepkeyi mıhtar gibi yamıltıyodu...

Köylü gibi "gonuşşuyodu" emme, gafası hesap makinasıydı he...

"Türlü çeşitli" davranışlarıyla Anadolu'nun gönlüne yerleşirken, muhaliflerini şaşırtıyordu. Genç başbakan Süleyman Demirel halkla kucaklaşıyor, yaşlıların ellerini öpüyordu. Küreği "gaptığı" gibi işçilerle toprağa dalıyordu:

-Öyle kürek sallasan çabuk yorulussun, küreği gullanmanın da usulü va..., diyordu.

O sıralar, bütün zamanların en çarpıcı yazı dizilerinden "ÇOBAN SÜLÜ"nün sayfalarını hazırlıyordum. Ergin Konuksever'in bu harika röportajı çok ses getirecekti.

Süleyman Demirel'in ilkokul için çektirdiği vesikalık fotosuna bakıyordum. Karayağız, dudakları sıcaktan çatlamış. Kafa kabak, eski gömleğinin yakası kıvrık, ceketi yüzyıllık.. Tam bir çoban.. Solgun fotoğrafında parlayan gözleri "Bu gövdeyi çobanlıktan başbakanlığa taşıyacak güçteyim" diyordu.

Beyazperdenin esmer bombası Sevda Ferdağ artık sahnelerdeydi. Filmlerde "kazayla açılan bacakları" sahnedeki yırtmacı kadar para kazanmıyordu. Bir iki okuması kolay şarkı öğrenmişti, yetmez mi? Sütun gibi bacaklarına, fildişi kollarına bakmaya geleceklerdi zaten.

-Tartışmasız Türkiye'nin en güzel kadınıyım.., diyordu Sevda Ferdağ, uzun bacaklarına file çoraplarını geçirirken. "Kıskanan çatlasın 100 yıl yaşayacağım".

Sevda da mutluydu çünkü, aşık olduğu adam İzmir'deydi. Yakışıklı Tamer Yiğit.

Yazının başındaki öfkeli kadın kimdi?

Hamiyet Yüceses, musiki tarihimizin müstesna ismiydi. Gürleyen sesiyle "Beşiktaş'taki Kamburun Bahçesi'nde söyler, Üsküdar Paşakapısı mahkumları dinlerdi".

"Makber" ve daha bir çok şarkının, gazellerin unutulmaz sesi...

1969'da sahnelerden kendisini çekmişti. Yalvarmışlar, yakarmışlar İzmir Fuar'ında sahneye çıkmaya razı edebilmişlerdi.

-Meydan hokkabazlara kalmış.., dediği gece gazinoculuğun yüzkarasıydı .

Hamiyet Yüceses, neonlara adı nasıl yazılmış diye bakınca beyninden vurulmuştu. Koskoca Hamiyet Yüceses ile Çılgın Meloş adı yanyana yazılmıştı.

Kimdi bu Çılgın Meloş?
Türkan Şoray ile Nazan Şoray'ın annesiydi. Kızları ile sık sık kavga eder, gazetelere "aile sırlarını" açıklardı. Türkan ile Nazan şöhretli kocaman kızlar oldukları sıralarda bir gençle evlenmiş ve bir de bebek yapmıştı. Çılgın Meloş, utanılacak bir anne değil, kabadayı kadındı.

Çılgın Meloş, kızları kadar şöhretli olduğundan, gazinocu uyanıklık yapmış onu sahneye çıkarmıştı. "Aklına geleni yap" diyerek.

Meloş, aklına geleni yapabilirdi, ama gazinocu Hamiyet Yüceses'e aklına estiği gibi davranamazdı. Meloş ile eş tutulan büyük sanatçı Hamiyet Yüceses öyle kırılmıştı ki, bir daha sahneye çıkmadı.

"Cehennem amatör müzikçilerle doludur" der Shaw.

BARAJLAR KRALI
Keban Barajı temelini attığında Demirel ileriyi görüyor "enerjiye yatırım durmamalı" diyordu. Acaba bir okul arkadaşının geleceğini de tahmin edebiliyor muydu? Taaa Teknik Üniversite'den Toy Necmettin. Seçimlerde Konya'dan bağımsız aday olmuş ve milletvekilliğini kazanmıştı.

Nereden nereyeeee... Bir gün gelecek, Toy Necmettin parti kuracak da, Sülüman'la koalisyon yapacaktı.

Okul yıllarında nasıldı hal ve gidişleri Sülüman'la Necmettin'in acaba?

Şöyle yazıyordu 1947- 48 İTÜ yıllığı ARI'nın sayfalarında:

SÜLEYMAN DEMİREL
Daimi ve metodik çalışmasıyla ve iyi işleyen kafasıyla, herkese yardıma koşmayı adeta kendisine vazife addetmesiyle Süleyman, Makine Şubesinin İnşaat Şubesine muazzam bir hediyesidir. Kağıt oyunu oynamayan nadir talebelerdendir.

İnşaat etüdüne heykelinin yapılması düşünülmektedir.

NECMETTİN ERBAKAN
Toylardandır, sofudur, dindardır, çalışkandır.

Hayatının yarısını namaz, yarısını projeler işgal eder. Sınıfının yarısını kendisi, yarısını arkadaşları işgal eder.

Proje ve raporları, Saatli Maarif Takvimi nükteleri gibi geniş izahlıdır. Herkesin bir sayfada bitirdiği konuyu, o kırk sayfada özetler.

Kendisine "Civata nedir?" diye sorsanız, izaha demir filizlerinin naklinden başlar ve o kadar uzun anlatır ki nihayet namaz vakti gelir ve sonunu dinleyemezsiniz.

DEMİREL
Ben bir çağlayandım

Bir ırmağa aktım,

Irmak oldum

Bir dereye vardım,

Nehir oldum

Bir denize vardım.

Hep baktılar...

Aktım artık.(*)

(*) Şiirler:

Özdemir Asaf.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır