kapat

24.09.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Savaşta ne yaptın baba?

Tarih boyunca insanoğlu durup durup başını belaya sokmaktan çekinmemiş. Yoksa onca savaş, onca zulüm, işkence, yağmalanan uygarlıklar, kitle katliamı, soykırım nasıl açıklanabilirdi?

Demek ki insanoğlunun birbirini kırma, yok etme, incitme konusunda genetik bir eğilimi var.

Arthur Koestler buna "genetik bozulma" diyordu.

İnsanlığın bu eğilimi her zaman vardı ama buna karşı çıkanlar da olmadı değil: Yazarlar, filozoflar, şairler, alimler savaşsız bir dünyanın hayalini kurdular ve bu ülkü; edebiyat, felsefe, bilimsel araştırma, şiir formlarında ortaya çıktı.

Belki savaşlara engel olamadılar ama hiç olmazsa kendi namuslarını kurtardılar ve son nefeslerine kadar insanoğlunda sağlıklı bir bilinç oluşturma çabasından vazgeçmediler.

Nazi katliamı döneminde yaşayanlara, çocukları daha sonra sordular: "Savaşta ne yaptın baba?"

Bu soru; "Toplu çıldırmaya, katliama, işkencelere, insanlık dışı eylemlere katıldın mı, yoksa insan türündeki bu bozulmaya karşı mücadele mi ettin?" anlamları içermekteydi ve son derece önemliydi.

***

Bugünün Türkiye'si de manevi bir savaş alanı gibi.

İnsanı insan yapan onur, namus, dürüstlük, olgunluk, zerafet, kültür gibi değerler hızla aşınmakta.

Aşınmayı bırakın bu değerler ağır bir bombardıman altında.

Sanki etkili ve yetkili birileri, özel olarak bu ülkenin kültürünü, ahlakını, namusunu bozmakla görevlendirilmiş.

İşgal ordularının yapamayacağı tahribatı bunlar yapıyor.

Çocukları; kültür düşmanı, cahil, görgüsüz birer hırt olarak yetiştirmek için büyük çaba sarf ediyorlar.

Ve ne yazık ki amaçlarına doğru adım adım ilerlemekteler.

Çünkü, ayakları baş, başları ayak yapma sanatında son derece becerikliler.

Bu yüzden uygar dünyayı uygar kılan bütün unsurlar hızla tüketiliyor Türkiye'de!

Yıpratılıyor, çürütülüyor, susturuluyor.

Ve ortalık, hiçbir sıfatla tarif edemeyeceğim ancak sizin yakından tanıdığız zamane tiplerine kalıyor.

***

İşte bu ortamda, savaş sonralarının soruları çıkıyor ortaya.

"Bu çürüme döneminde ne yaptın baba ya da anne?" sorusu. "Yozlaşmaya katıldın mı, yeni değerler olarak sunulan cehalet, kabalık, görgüsüzlük, edepsizlik ortamına katkıda bulundun mu, yoksa bunları protesto mu ettin?"

İnsan o zaman çocuğuna şunları söyleyebilmeli diye düşünüyorum:

"Ben temiz kaldım. Hergün binlerce yazı, görüntü ve konuşmayla bize dayatılmaya çalışılan çürümeyi reddetme hakkımı kullandım. Son nefesime kadar uygarlığı, dostluğu, nezaketi, sanatı, kültürü ve evrensel değerleri savundum. Kimse bunun dışındaki tek bir davranışımı, tek bir satırımı, tek bir konuşmamı gösteremez. Çünkü, yalnız kalma pahasına yozlaşmayı reddetme hakkımı kullandım. Hiçbir zaman hain olmadım."

Bu soru ve cevabı önemli; çünkü bugünün yarını da var.

İsmimizin yarına bırakacağı izler, bugün çiziliyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır