Akıl ve yürek

Çağdaş hukukun disiplini yaratılmadığı zaman İslâm'ın nasıl boğucu bir toplumsal baskıya dönüştüğü ortada..

İran'ı, Afganistan'ı, Arabistan'ı görüyoruz.

Türk insanı, laik hukuk sistemi ile sadece siyasi değil, inanç özgürlüğü de kazandı. Şeriat yanlıları, bu rejime açıkça karşı çıkamıyorlar. Çünkü cumhuriyetin kazanımlarını feda edecek büyüklükte bir kitleyi kandıramazlar.

O nedenle "devletin vatandaşı" statüsü ile "Allah'ın kulu" statüsü arasında günah üreten bir uçurum oluştuğuna mümin vatandaşları inandırmanın oyunlarını oynuyorlar.

Kimsenin ibadetine dokunulmuyor.

O nedenle türbana asılıyorlar.

Kur'an'ı aklın ve zamanın gözü ile okuyun buyruğa rağmen..

"Tanrı kadını niçin örtmek istedi? Kadının haysiyetini, kişiliğini korumak için.. Bugün kadının haysiyetini koruması için tek yol okuldur" diyen din bilginlerine rağmen..

"Taklitçi"ler asıl, Türk kadınını Arap ve Acem kadınlarının kılığına sokanlardır.

Muğla Üniversitesi'nin İlâhiyatçı Rektörü Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, akademik yılın açılışında bu gerçeği iyi vurguladı ve gençleri uyararak "Sabıkalı ve şaibeli olan siyasi liderlere kanmayın" dedi.

"Gencecik kızlarımızın Arap ve Acem kültürünün zevksiz, estetikten uzak görünüşlü bu bir metrelik bez parçası için toplumda fitne uyandıranların oyununa gelmiş olmalarından büyük üzüntü duyuyorum" dedi.

"Taklid-i iman", dini siyaset, ticaret ve baskı aracı olarak kullanmak isteyenlerin yöntemidir. İrtica budur.

Dini ve dindarı dünyevi menfaatleri için sömürenlerden koruyacak şey de aklı temel alan "Tahkik-i iman"dır. Bu yolu Allah korkusu ve bilim ahlâkı taşıyanlar açabilir.

Türkiye irtica tehlikesini aşacaktır.

Bunun için yeterli toplumsal tecrübeye, dinden maddi menfaat bekleyenlerin maskesini düşürecek donanıma ve cesarete sahip ilim adamlarına sahibiz.

Baykal'ın dönüşü
Deniz Baykal CHP Kurultayı'ndan yetki isteyeceğini Salı günü açıklayacak.

Seçimdeki yenilgiden sonra başkaları "git" demeden gitmesini bilen bu siyasetçi, dönmek için herhalde yalnız "gel" diyenlerin çağrısına uymuş olamaz.

Mutlaka çok daha önemli sebepleri bulunuyor olmalı.

Aklı ve vicdanı ile baş başa kaldığı 15 ayın onda ne değişimler yarattığını, dönüşünü anlamlı ve inanılır kılacak hangi siyaset projelerini üretmesine yardım ettiğini merak ediyoruz.

Kurultay da onu akılla sorgulamalı.

Yenilginin en iyi öğretmen olduğu inancı, onun uyandıracağı umudun da sermayesi olacak.