6/7 Eylül olayları...
Haftanın belirli günlerinde yazanlar, önemli olayların takvimiyle ilgili zorluk yaşarlar. Bu nedenle, kırk beş yıl önce yaşanan bir olayın yıldönümünü üç gün öncesinde yazıyorum.
Kırk beş yıl önce, siyasi tarihimizde 6/7 Eylül olayları olarak bilinen büyük tahrip hareketi yaşandı. Etkileri hâlâ tartışılan çok yanlış bir siyaset taktiğiydi.
Kıbrıs olaylarının çözümü için İngiltere Başbakanı Eden, Yunan Dışişleri Bakanı Stefenapulos ile Türk Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'yu Londra'ya davet etmiş böylece Kıbrıs politikasını İngiltere'nin inisiyatifinde tutmak istemişti. Zorlu, bu toplantıda anlaşma ihtimali görmüyordu. Durumu Menderes'e bildirmişti.
6 Eylül 1955 günü, Başbakan Menderes, Cumhurbaşkanı Bayar ve İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay ünlü Abdullah Efendi Lokantası'nda öğle yemeği yiyorlardı. Selanik'te Atatürk'ün evinin bombalandığı haberi geldi.
Menderes bomba olayının, radyonun öğle haberlerinde okunmasını istedi. Aynı saatlerde Mithat Perin'in sahibi olduğu Demokrat Parti yanlısı İstanbul Ekspres gazetesi ikinci baskı yapmış ve olayı bütün İstanbul'a duyurmuştu.
***
Öğleden sonra üniversite gençliği bu olayı lanetleyen bir yürüyüş düzenlemişti. Bu yürüyüş başlangıçta milli duyguları yansıtmayı amaçlamıştı; ancak yağmacılar birden harekete geçti ve inanılmaz ölçüde tahribat başladı.
Rum dükkanları başta olmak üzere Ermeni ve Musevi yurttaşlarımıza ait mağazalardaki eşya sokaklara döküldü, ve tahrip edildi. Lion, Odeon, Silviyo, Zera, Osep gibi mağazalar yerle bir edildiler.
Yağmacıların istilasından kurtulmak için Türk Bayrağı asmakla iş bitmiyordu. Rum, Ermeni ve Musevi yurttaşlarımız da mağazalarına Türk Bayrağı asıyorlardı ve haklarıydı. Çünkü bu ülkenin eşit haklara sahip yurttaşıydılar. Ama, bu özellik gözü dönmüş yağmacıları durdurmuyordu.
Türk mağazalarından birisini hatırlıyorum. İstiklal Caddesi'nde ipek ticaretiyle ünlü bir mağaza vitrinine Kuranı Kerim koymuş ve vitrinine üstübeçle, Latin ve Arap harfleriyle "burası Müslüman mağazasıdır" yazmıştı.
O dönemin şöhretli seslerinden Necmi Rıza'nın, kendi adını taşıyan kumaş mağazasının yağmalanmasını önlemek için, kapının önünde kadife sesiyle mevlit okuduğu söyleniyordu.
Sonuçta bütün İstanbul, bu önlenemez yağmanın avucuna düştü.
Hükümet bu olayı komünistler düzenledi diye ülkenin aydınlarını tutukladı.
Hasan İzzettin Dinamo, Aziz Nesin, Müeyyet Boratav, Muzaffer Amaç, Asım Bezirci, Aslan Kaynardağ, Kemal Tahir sebepsiz yere aylarca tutuklu kaldılar.
***
Bu olayın hükümet yetkilileri tarafından tezgahlandığı Yassı Ada duruşmalarında ortaya çıktı. Bu iddia, Demokrat Parti kurucusu Fuat Köprülü'nün tanıklığı ile kanıtlandı.
Yunan mahkemelerinde yapılan duruşmalarla Atatürk'ün evine atılan bombanın o tarihteki konsolosun çantası içinde Türkiye'den getirildiği anlaşıldı. Bu işi, Türkiye hesabına Selanik hukuk fakültesinde okuyan bir Türk öğrencinin örgütlediği ve bombayı konsolosluk kavasının yerleştirdiği saptandı. Yunan mahkemeleri sanıkları mahkum etti. Ama, hukuk öğrencisi Türkiye'ye iltica etti ve Türk makamları bu öğrenciyi Yunanistan'a iade etmedi. Daha sonraları emniyet müdürü ve vali olarak görevlendirildi.
Yassı Ada duruşmalarında Menderes ve Zorlu da bu olaylardan sorumlu tutularak hapse mahkum oldular.
***
Tarihçi Mete Tunçay bu olay için, "İstanbul'un taşralaşması böyle başlamıştır" der. Dediği doğrudur. İstanbul'un bugünkü hali, o günlerden gelmedir.
Tarih anlayışımız romantiktir. Bilimselliğe kavuşturmak için çok zaman harcadık. Hem vakit, hem kaynak israf ettik. Bu olayda hâlâ romantiğiz; hâlâ tarih ve hukuk açısından aydınlığa kavuşturacak tek hareket yapılmadı...
***
Kısa Not:
6/7 Eylül Olaylarını "Güz Sancısı" adı altında romanlaştırdım. Gözlediklerimi bütün ayrıntılarıyla belirttim. Kitap yayınlandığı yıl en iyi roman ödülü aldı. Sonra da Beyoğlu'nu Güzelleştirme Derneği tarafından Beyoğlu tarihine katkısı nedeniyle ödüllendirildi. Olayın ayrıntısı öğrenmek isteyenler için doğrusu tavsiye ederdim. (Doğan Kitapçılık Yayınları.)