Moldova bizim ayarımızda bir takım değil. Milli takımlarını bir kulüp takımı olarak düşünüp, bizim ligde oynatsak, düşme hattında zorlanırlar. İlk yarı daha fazla hücum eder gözüktük, ama onlar iki kontratakta iki pozisyon yakaladılar. Bir de 26. dakikada ceza alanı içinde Fatih'in rakibine yaptığı penaltı hareketi. Allahtan Avusturyalı, Monaco'da Suat'ın aleyhine çaldığı düdüğü burada affettirdi.
Bizim futbolcular 'Nasıl olsa bu Moldova'yı rahat yeneriz' havasıyla hepsi tek tek iş yapmaya kalkıştılar. Bunların en başında da Emre geliyordu. Haddinden fazla enerji sarfetti, çok işler yapmaya kalktı. Sonunda attığı golle bunu gerçekleştirdi. Golde yaptığı işler "futbolda ders" niteliğinde. Cenk ile Hakan'ın uyumsuzluğu hücumda bizi rahatsız etti. Cenk Milli Takım'da faydalı olabilecek bir futbolcu. Ama bu ikilinin yan yana özel çalıştırılması sayesinde.
G.Saray'daki Okan'ı Milli Takım'da mumla aradık. Oynadığı sürede en etkisiz futbolcumuz oydu. Attığı golü de o atmadı, rakip kaleci yedi.
Futbolumuzun son yılındaki görüntüsü ile Avrupa'ya yollayacağımız ilk futbolcunun Emre olması gerekirdi. Seyirci bile futboldan memnun kalmayınca kendi kendine eğlenmeye kalktı. İlk maç diyelim ve bu Moldova'nın geçen yıl kendi ülkesinde bizle berabere kaldığını unutmayalım. Üç puan iyi, oynanan futbol kötü. Bir de futbolda kazanan daima haklıdır. Ama eksiklerimizi net görelim. O anlaşılıyor ki, bu grupta bile zorlanacağız.
Fatih Terim'in gidişi G.Saray'ı olduğu kadar, net bir biçimde Türk futbolunu da etkileyecek.