|
İmzasını attı
Avrupa Şampiyonası'nı 2 kez yakaladık. Sıra Dünya Kupası'nda. İlk engel Moldova. Kapanan, iyi defans yapan bir ekip. İlk maçların zorluğunu da düşünürsek, duble problem!
Şenol Güneş sistem olarak, Denizli'nin oynattığı 3-5-2'ye sadık kaldı. Ama oyuncu tercihi konusunda önemli farklar vardı. Ve Milli Takım'a kendi imzasını attı. Takviyeli G.Saray ile sahaya çıktı. Özellikle ilk 20 dakikada dinamizm vardı, hücum arzusu çok yüksekti.
Ancak kapanan takımlara karşı her takımı bekleyen bir tuzak vardır. Milli Takımımız da 20. dakikadan sonra bu tuzağa düştü. Çok oyuncuyla rakip 18'de top beklemeye başladı. Ama aynı oranda rakibi de düşünürsek, bu kalabalıkta kaptırılan her top rakipten dönen toplar, orta sahada az adamla yakalanmamıza neden oldu. Bu zaafiyet defansın da dengelerini bozdu. Pas hataları ve rakibin tehlikeli çıkışları başımıza iş açabilirdi. Hatta, Fatih'in Cunteian'a yaptığı bir hareket vardı ki, birçok hakem buna penaltı çalabilirdi.
Cenk 40 yıllık milli gibi
Futbolda biraz şansınız olacak. Tıpkı dün Milli Takım'ın görüntüsü kötüye giderken, Okan'la kazandığımız golde olduğu gibi. Bu gol tam zamanında geldi. Ay-yıldız'ın çoğu ismi tanıdık. Hepsi çok iyiniyetli, müthiş mücadele gösterdi. Yeni biri vardı: Cenk. Milli Takım, bu oyuncuyu ilk maçında kazandı. İdeal bir santrfor. Sanki takımın 40 yıllık adamı gibiydi.
Hakan ise bildiğimiz Hakan. İyilerle kötüleri bir arada yapıyor. Kafalara çıkarken, arkadaşlarına duvar olurken iyi. Ama 18'e yaklaşıyorsa, birden sıkıntı başlıyor. Bunca tecrübeden sonra daha rahat olmalı. Emre'nin attığı enfes gol güzel futbolunun karşılığı oldu. Rüştü ise 2-0'dan sonra kurtarışlarıyla skoru korumamızı sağladı.
10 maçlık maratonun ilk adımını başarıyla geçtik. Güneş'imiz şimdilik parlıyor...
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|