Hukuk devrimi
Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk "Devrim... Devrim... Devrim" diye söze başladı... Sözünü ettiği devrim "Hukuk Devrimi."
Türkiye "bu devrimi" Cumhuriyet'in kuruluşunda yaptı.
Ama "1920'lerin hukuku" bugünün ihtiyaçlarını karşılamıyor.
Bakan:
- İşte onun içindir ki... Büyük bir Hukuk ve Yargı Devrimi kaçınılmaz oldu... Yapacağız.
- Gerçekten... Yapabilecek miyiz?
- Mecburuz.
***
Adalet Bakanı'nı "yoğun bir çalışmanın" içinde bulduk.
Bir yandan "güncel ile" meşguldü.
Cezaevleri ile ilgili "denetleme" ya da "izleme komisyonu" kurmak gibi.
Mahkemeler karar verdikten sonra meydana gelebilecek gelişmelerle ilgili olarak görev yapacak "Ceza İnfaz Hakimliği" kurumunu getirmek gibi.
"Kişisel verilerin korunması için" Kanun Tasarısı hazırlamak gibi.
- Hangi verileri korumak istiyorsunuz Sayın Bakan?
- Çeşitli vesilelerle vatandaşın kanı alınıyor... Vatandaşın DNA özellikleri "başka işlerde... Başka amaçlarla" kullanılmamalı.
***
Bakan "bir yandan da" cezaevleri ile ilgili "iyileştirme" ile uğraşıyordu.
F tipi cezaevlerinde kalanlar, yasa gereği "birbirleri ile görüşemeyecekler... Açık görüş yapamayacaklar."
Bu konuda "şikayetler" var.
Şikayetlerin giderilmesi için çalışmalar yapılıyor.
Örneğin... Cezaevlerinde "ortak yaşam alanları" oluşturulacak.
Kütüphane, spor salonu, meslek atölyesi gibi.
***
Ve Bakan bir yandan da "devrim çalışmalarını" sürdürüyordu.
Amaç, 1920'li yıllarda çıkan yasaları "2000'e uyarlamak."
- Sayın Bakan, zor yaparsınız.
- Neden?
- Örneğin yeni Medeni Kanun... Kaç madde olacak?
- Bin otuz.
- Sayın Türk, siz bu bin otuz maddeyi, Meclis'ten, bin otuz günde ancak geçirirsiniz.
***
Prof. Türk dedi ki:
- Parti başkanlarını tek tek ziyaret edeceğim... Şimdiki içtüzük ve usul ile hareket edilirse... Dediğiniz gibi, bu iş, uzadıkça uzar... Eğer liderler de kabul ederlerse... Mecliste, yasa maddeleri tek, tek görüşülmesin.. Kanunun bütünü görüşülsün.
Bakan "1920'lerde" diye devam etti:
- Yine böyle olmuş.
***
Adalet Bakanı'nın gündeminde "bir başka konu" daha var.
Prof. Türk:
- Bakanlar Kurulu'nun bu haftaki toplantısına yeni bir tasarı getireceğim.
- Ne tasarısı?
- Kamu Denetçiliği.
- Yani?
- Yani Ombudsman.
- Ombudsman ne yapacak?
- İdare ile vatandaş arasındaki uyuşmazlığa... Böyle konular yargıya gitmeyecek.
***
Prof. Türk'ün anlattığına göre bir "Kamu Başdenetçisi" olacak.
"Beş" ya da "on" Kamu Denetçisi.
"Bunların" tamamı, TBMM tarafından seçilecek... "Kurumun" en az yüz kişilik kadrosu bulunacak.
Bakan:
- Uzun yıllar devlet hizmetinde bulunmuş... İdareyi çok iyi tanıyan... Güvenilir ve saygın bir kişi... Kamu Başdenetçisi olacak.
- Yani... Şu... Şu... Şu... Ya da "bu" isimler gibi mi?
Bakan dedi ki "son söylediğiniz şahsiyet gibi."
Söylediğimiz "son isim" Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'di.