kapat

29.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Akıl hocamız Lord Ahmed

Gündemimizdeki olaylara, haberlere şöyle bir göz gezdirince "İyi ki Galatasaray var" diyorum. Bize mutluluk, coşku, başarı duygusu yaşatıyor. Onların başarısı dışında bol konuşma ve kavgadan başka izleyecek birşey yok. Aylar geçiyor, mevsimler değişiyor, bizim kısır döngümüz hep aynı. "O ne dedi?.. Bu ne cevap verdi?.."

Aslında şöyle bir arkanıza yaslanıp olayları biraz uzaktan görmeye çalıştığınızda sadece "çekişme" görüyorsunuz. Her alanda... Galatasaray'ın iç işlerinde de aynı şey olmuştu. Benim bu başarıya çok sevinmemin bir nedeni de budur. Şimdi Faruk Süren TV'ler aracılığıyla Terim'e lâf gönderiyor, o çıkıp Süren'e alaycı cevaplar veriyor. Bütün bunların ne önemi var, insanlar tam UEFA Kupası başarısına sevinirken, bu sevinci kursaklarında bırakmayıp anlaşsaydınız ya! Yani bu "anlaşma" denen eylem bu kadar mı zor, yakıp yıkacak, o dakika bırakıp gidecek kadar mı imkânsız?

Siyasette de durum aynı. Başbakanla Cumhurbaşkanı'nın akıllı, deneyimli yöneticiler olarak sessizce uzlaşıp anlaşmak yerine inatlaşmaları bize ne kadar zaman kaybettirdi, koca ülkeye de prestij.. Durum böyle olunca Lord Ahmed diye biri de İngiltere'lerden kalkıp gelerek bize akıl verebiliyor. Hatırlıyor mısunuz, bir ara da, meydanı boş bulduklarında İranlılar gelip vermişlerdi. Lord Ahmed Bey maşallah bizi bizden iyi biliyor. AB mabe derken birden din olaylarına giriyor ve Refah Partililerden çok Erbakan savunucusu kesiliyor. Tesadüfe bakın ki Türkiye'ye geldiğinde doğru Fatih Üniversitesi'ne gitmiş ve yüksek standarttan çok etkilenmiş;

"Onları Lordlar Kamarası'na davet ederek, sertifika verilmesini" istemiş.

İlginç... Okuyunca merak ettim, acaba "Bilkent"e, "Boğaziçi"ne, "Koç"a da gitmiş mi? Onlardan da etkilenip sertifika verilmesini istemiş mi...

Keşke sakallı Lord, Anayasamızı değiştirme, "Muhalif"lere baskıyı ortadan kaldırma aklını verirken, Erbakan'ın konuşma kasetlerini, ezbere bildiği tüm detaylarıyla savunurken bunu da açıklasaydı!

Bir ülkede siyaset "sorunlu ve istikrarsız" bir görüntü verir, cumhurbaşkanı ile başbakan bile anlaşamazsa yabancılar da böyle küstahlaşıp, o ülkenin içişlerine karışma cesareti bulurlar.

Bence en büyük eksiğimiz olgunluk ve iyimserlik. Keşke kanunları değiştirmeye kalkmadan önce bu özellikleri geliştirebilsek.

"Havayolları"na destek şart!
Bir büyük hata daha... İstanbul Havayolları mali krize daha fazla dayanamayarak uçuşlarını durdurdu. Bunun üzerine Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri İstanbul Havayolları ve diğer özel havayolları temsilcileriyle biraraya gelerek sivil havacılıktaki krizi gözden geçirmişler.

Bu "gözden geçirme" işleminin, tam turizm sezonu ortasında, binlerce turisti havaalanında perişan etmeden önce, sezon başında yapılması gerekiyordu. Uçuş Kulesi görevlilerinin "işi yavaşlatma" direnişi sürerken ve turizm o yüzden bir darbe yemişken, üstüne bir de özel havayollarının "iflâsı" eklenmemeliydi. Kısa süre önce Antalya'daydım. Turizmciler çok önemli gelişmelerin olduğunu, Avrupa'da birkaç büyük tur operatörünün gücü ele geçirdiğini ve yakında Türk turizmini tamamiyle onların yönlendirmesi ve şartları dayatması gibi ciddi bir tehlikenin söz konusu olduğunu söylüyorlar. Ve "Devlet vergileri azaltmaz, ihracatçıya gösterdiği kolaylığı ve kredi desteğini turizmciye göstermezse havayolları gibi biz de batarız" diyorlar.

Özel havayolu şirketlerinin kurtulması için gereken para sadece 120 milyon dolar... Yani, devlet bankalarını dolandıran ayrıcalıklı ve uyanık şahsiyetlerden sadece birinin cebe atarak toz olduğu bir miktar. Ülkeye milyarlarca dolar döviz akıtan turizm ya da onun yardımcı sektörü 'havayolları' için istenince aylarca düşünüyoruz, onlar gelip TIR'la toplayarak yok oluyorlar.

Devlet ya bu sorunu en kısa sürede çözmek ya da hesabını vermek zorunda kalacaktır.

Yeniden doğmak bu!
Müzik dünyasına ilk girdiğinde "Ablasına özendi" demiş basın onun için... Bunu söylediklerinden tam 10 yıl sonra "Türk pop müziğinde heykeli dikilecek kadın" diye yazmışlar... Olağanüstü güçlü bir ses olarak Türkiye'nin müzikte en ünlülerini sollayıp geçmiş ve liste başına oturmuş "Müzik Oscarları"nda...

O yıllarda ben de herkes gibi Zerrin'i beğenirdim ama sanıyorum bugünkü kadar değil. Son çıkardığı "Bir Zerrin Özer Arşivi" isimli, son teknolojiyle hazırlanmış ve eski şarkılarına tüm duygu birikimini aktararak söylediği CD'yi dinledikten sonra beğenimin hayranlığa dönüştüğünü farkettim. O tanıdık şarkıları nasıl bambaşka, nasıl etkileyici ve yepyeni bir hale gelmiş inanılmaz!

Sizi bir anda alıp 20 yıl öncesine götürürken yeniliği, değişikliği, tazelenmeyi de hissettiriyor.

Hele o "Eline değerdi safça elim

Seninse arardı beni gözlerin

Öpüşürken korkusu birşeylerin

Sevgimize ilk hüznü getirdi biraz"

diyen "O yaz" isimli parça... Bin kere dinleseniz bıkamazsınız.

Zerrin bu CD'yle yeniden, bir kez daha doğuyor bence. Bir Zerrin Özer Arşivi'ni en kısa zamanda dinleyin.. Bayılacaksınız!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır