kapat

26.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Bir deprem önerisi

İzmirli okurumuz Makine Yüksek Mühendisi A. Nejat Yazganoğlu, deprem önerisi içeren bir yazı fakslamış...

Okudum, ilgimi çekti.

Okurlarımızın da ilgisini çekeceği umuduyla sütunuma hiç dokunmadan alıyorum.

Öyle umuyorum ki, devleti yönetenler de bu öneriden haberdar olacaklardır ve belki de okurumuzun da deprem hazırlıklarında bir tutam tuzu olacaktır.

Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın sınıf arkadaşı olduğunu belirten okurumuz A. Nejat Yazganoğlu'nun mektubu aynen şöyle:

"Sayın Sarıer, bu yazıma ister başkuşluk deyin, ister doğrucu davutluk, faydalı bir yazı olarak düşünürseniz mutlu olurum.

Memleketimizin hemen her yeri deprem bölgesi. Depremle yaşamaya alışmalıyız. Bir hayli de alıştık. Deprem dedemiz konferanslar veriyor, valilerimiz toplantılar yapıyor, sivil toplum örgütlerimiz çoğalıyor, Kızılayımız yeniden yapılanıyor. Bütün bunlar güzel faaliyetler ve şüphesiz çok faydalı...

İstanbul, Türkiye'nin ticaret ve endüstri merkez. Ne çare ki, üç vadeye kadar büyük bir depremle karşılaşacak. On binlerce bina yıkılacak, On binlerce insanımız ölecek, yüz binin üzerinde insanımız yaralanacak veya sakat kalacak.

Deprem için organize olduğumuzdan, ölülerimizi beton yığınların altından çabuk çıkaracağız. Yaralılarımızı hastanelere daha hızlı taşıyacağız.

Telefon haberleşmesi kesilmeyecek, suyumuz akacak, ulaşım aksamayacak. Bunlar işin olumlu yanı.

Peki ya olumsuzluklar!

On binlerce beton molozu, felç olmuş ticari hayat, işsizlik, ruh sağlığı bozulmuş binlerce insan, sakatlar, sakatlar, sakatlar...

Bütün bunların sebebi ne? Depreme dayanıksız binalar. Peki bu katil binaları nasıl islah edeceğiz?

Büyük yazarlarımız, batık bankalara 4-5 milyar dolar veren devlet, binalara da 5 milyar dolar versin, diyor...

İstanbul'a 5 milyar, İzmir'e, Bursa'ya, Adana'ya, Erzincan'a hep devlet versin.

Sen projesiz, zemin etüdsüz, depreme dayanıksız bina yap, devlet dayanıklı hale getirsin, oh ne ala!

Eve hırsız girip eşyalarımı götürüyor, polis beni korumadı devlet zararımı tazmin etsin demiyoruz. Trafik magandası ocağımı söndürdü, ona ehliyet veren devlet tazminat versin, demiyoruz. Ama çürük binayı yapanın, onu kapalı gözle satın alanın zararını devlet ödesin, diyoruz. Bu nasıl mantık?

Deprem sonrası, insanımıza, milletimize ve hatta sağlam bina sahiplerine de zarar verecek bu çürük binalar için acilen önlem almak zorundayız.

Ulusal Deprem Konseyi Başkanı Prof. Dr. Tuğrul Tankut, TUBİTAK'ın Bilim ve Teknik Dergisi'nde bakın ne diyor:

'Deprem güvenliğine sahip bir konutun maliyeti, güvensiz ama süslü bir binanın maliyetinden daha ucuzdur. Kullanılan konutların deprem güvenli hale getirilmesinin maliyeti de öyle göze alınmayacak bir şey değil. Bilemediniz konut maliyetinin yüzde 3-5'i kadar bir şeydir.'

Kısaca, sorun çözümsüz değildir. İhmal halinde ise zarar çok büyük ve korkutucudur. Vatandaşın keyfine bırakılamaz.

Peki ne yapalım?

İşte bendeniz fakirin önerileri:
1- Dayanıksız binalarda oturanları huzursuz etmek için, BU BİNALAR DEPREME DAYANIKLI DEĞİLDİR diye sarı levhalar koyalım.

2- Binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi için sahiplerine 5 yıl süre tanıyalım.

3- Depreme dayanıklı hale gelenlerin levhalarını sökelim. Kanunsuz levha sökenlerden büyük cezalar alalım.

4- Beş yıl sonunda tadilat yapmayanlara bina maliyetinin yüzde 10'u kadar vergi uygulayalım ve bunu taksitlerle tahsil edelim. Bu paralarla o binaları tadilatını belediyelere veya devlete yaptıralım.

5- On yıl içinde bütün binalarımız depreme dayanıklı hale gelmiş olacaktır.

6- Bu arada 10 yıl içinde deprem olmaması için de dua edelim.

Ne diyorsunuz Sayın İlker Sarıer, bu işler Çanakkale'den ve İstiklal Savaşı'dan daha mı zor?"

Haklısınız sevgili A. Nejat Yazganoğlu!

Bence çok daha kolay!

Uyan
97 yaşındaki Ugandalı, 65 yıllık karısını boşamak için dava açmış... Uyan da balığa gidelim!

Yas
Kursk faciasında ölen denizciler için Putin, ulusal yas ilan etmiş... Önce öldürdü şimdi yas tutuyor!

Patlıcan
Urfi Çetinkaya, savcılara "Nataşa ziyafeti" çekmiş... Herkesin canı can da savcılarınki patlıcan mı?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır